Miras ortaklığının temsilci atanması isteğinde husumet miras bırakanın tüm mirasçılarına yöneltilmelidir. Dosyanın incelenmesinde terekeye temsilci atanması için açılan bu davada, dava dilekçesinde 12 adet dava dosyası için terekeye temsilci atanması istendiği halde mahkemece talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden davanın kısmen kabulü şeklinde çelişkili karar verilmesi hatalıdır. Mahkemece; davacının ileri sürdüğü dava dosyaları incelenip, tereke adına dava açıldığının anlaşılması halinde tüm bu dosyalar yönünden terekeye temsilci atanması gerektiği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz olmakla davacılar vekilinin istinaf isteminin kabulüyle hükmün HMK'nın 353(1)a-4 maddesi gereği kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere 1- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)a-4 maddesi gereğince KABULÜ ile Samsun 3....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.09.2014 gününde verilen dilekçe ile terekeye temsilci atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava terekeye temsilci atanmasına ilişkindir. Davacı, murisin terekesinde olan bir takım malların paylaşıldığını geriye kalan ..... ünvanlı şirket hisseleriyle ....... İli, ..... İlçesi'nde bulunan 930 metrekare yüzölçümü üzerinde bulunan kargir atölye ve arsa vasfındaki taşınmazın paylaşımı üzerine anlaşmazlık olduğunu paylaşma yapılıncaya kadar terekeye temsilci atanmasını talep etmiştir. Davalılar vekili, taraflar arasında yarar çatışması olmadığını terekeye temsilci olarak davalı ...'...
Şöyle ki; 1.)Miras ortaklığına temsilci atanması konulu davada; Yerel Mahkemece, tereke temsilcisi listesinden üç avukat isminin bildirilmesi için, İzmir Barosu Başkanlığı'na müzekkere gönderilmiştir. İş bu müzekkere cevabı uyarınca, meslektaşlarımızdan Av. T14 tereke temsilcisi olarak mahkemece atanmıştır. 2.)Haricen yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde; İzmir Barosu Başkanlığı tarafından gönderilen müzekkere cevabında yazılı her üç meslektaşımızın da henüz mesleğe başladıkları ve tereke temsilciliği hususunda daha önce tecrübelerinin olmadığı tespit edilmiştir. 3.)Taraflar arasında miras ortaklığından kaynaklı ciddi ihtilafların söz konusu olması, birden çok davanın devam etmesi ayrıca açılacak yeni davaların söz konusu olması ve terekenin hacmi de nazara alınarak, konusunda uzman ve belirli bir kıdeme sahip meslektaşımızın terekeye temsilci atanması istemiyle İzmir Barosu Başkanlığı'na yeniden müzekkere gönderilmesini talep etmiştik....
Anılan ihtaratta ise, murisin mirasçılarının davacı sıfatıyla muvafakatlerinin alınması için kesin süre verildiği belirtildikten sonra muvafakatleri alınamıyor ise tereke temsilcisi atanması hususu belirtilerek terekeye temsilci atanmasına yönelik herhangi bir kesin süre belirlenmemiştir. Bir başka anlatımla verilen kesin süre sadece diğer mirasçıların muvafakatinin alınmasına yönelik olup, ihtaratta davacılar vekilinin terekeye temsilci de atanmasını sağlayabileceğine ilişkin yapması gereken işlem yer almadığından verilen kesin süre usulüne uygun kesin süre niteliğinde değildir. Ara kararda davacıların terekeye temsilci atanmasına yönelik yapması gereken işleme dair verilen herhangi kesin süre ve bu süreye uyulmamasının sonuçlarının ihtarı bulunmamaktadır....
Terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise ortakların oybirliği ile karar vermeleri TMK'nun 702/2. maddesinin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Ancak, bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ancak dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, böyle bir dava reddedilir....
nin tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, bu durumda mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince tereke temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...'ye tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı bulunmamaktadır....
TMK'nın 702/2. maddesinde sözü edilen terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise, ortakların oybirliği ile karar vermeleri maddenin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir. Ne var ki, dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, bu dava dinlenemeyecektir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2000/723 E. sayılı dosyası ile terekeye temsilci tayin edildikten sonra davalıların elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet şeklinde maliki oldukları tüm gayrimenkullerin idaresinin, Medeni Kanun hükümleri gereği T1 ettiğini, yasal görev gereği, tereke malvarlığının tespiti ve tereke mallarının defterinin tutulması amacıyla, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne müzekkere yazıldığını ve müteveffa T1 Türkiye genelindeki gayrimenkullerinin tespit edilerek, tereke defteri oluşturulduğunu, davalı mirasçılar arasında yapılan paylaşım sözleşmesi gereği, müteveffanın menkul malları ve şirket hisseleri mirasçılara intikal etmiş olup, işbu sözleşmede paylaşım dışı tutulan elbirliği halindeki gayrimenkul malların tereke idaresine geçtiğini, yine yasal düzenlemeler gereği tereke mümessilliğinin idaresine geçen gayrimenkullerin, kiralarının tereke tarafından tabsil edilmesi ve bunlara ilişkin yıllık gelir vergisi beyannamelerinin, tereke mümessilliği tarafından düzenlenerek vergi...
Davacı ..., miras nedeniyle elbirliği mülkiyeti şeklinde sürdürülen zilyetlik nedeniyle muris ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca tereke adına açılıp takip edilen davaları ya tüm mirasçıların birlikte açmaları, ya da tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. Veraset ilamına göre miras bırakan ...'ın, davacı ... ve davaya muvafakat veren diğer mirasçılar dışında ... isminde bir mirasçısının daha bulunduğu anlaşılmaktadır. Adı geçen mirasçı davacı ile birlikte dava açmadığı gibi, sonradan davaya muvafakat da vermemiştir. Dosya içinde, terekeye mümessil tayinine ilişkin başka herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. 6100 sayılı HMK'nın 115/2. maddesi uyarınca "dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verilir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/38 Tereke esaslı dosyaya konu terekeye atanan tereke tasfiye memurunun değiştirilmesi talebinden ibaret olduğu, işbu talebin ilgili tereke dosyası kapsamında ilgililerce ileri sürülebileceği, kayyımlığın kaldırılması davası ile işbu davaya konu talep arasında herhangi bir ilintinin bulunmadığı, 6100 sayılı HMK.nun 114/1- h maddesine göre, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması hususunun dava şartları arasında sayıldığı, yukarıda izah edilenler ışığında davacı vekilinin talebinin ilgili tereke dosyasında ileri sürülüp, yine aynı dosya kapsamında mahkemesince değerlendirilebilir bir talep olduğu ve kayyımlığın kaldırılması davası ile hiçbir hukuki ilintisi bulunmayan bu talebe ilişkin işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, 6100 sayılı HMK.nun 115/1. maddesinde, "dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır", HMK.nun 115/2. maddesinde ise, "Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın...