Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.10.2014 gününde verilen dilekçe ile terekeye temsilci atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, terekeye temsilci atanması istemine ilişkindir. Davacılar vekili, tarafların ortak murisi ...'in 11.10.2004 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilleri tarafından.... Hukuk Mahkemesinin 2011/478 Esas sayılı dosyası ile 1506 parsel sayılı taşınmazda muristen kalan 1/3 oranındaki paya ilişkin tapu iptali ve tescil davası açıldığını, anılan mahkemece ... mirasçılarını davaya dahil etmek üzere süre verildiğini ancak mirasçıların tamamını davaya dahil etmenin mümkün olmadığını ileri sürerek davacı ... .'nun muris ...'...
- K A R A R - Dava, tereke mümessil tarafından terekeye dahil dükkanın ödenmeyen (birikmiş) kira bedelinin tahsili için giriştiği icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, ... ile 01.01.2008 tarihinde yıllık kira bedeli 2.700.00 TL olmak üzere 3 yıllık kira sözleşmesi yaptığını, ilk yılın kirası olan 2.700.00 TL’yi ...’ya elden ödediğini, 2009 yılına ait 2.700.00 TL tutarlı kira bedelini de 04.02.2009 tarihinde tereke temsilcisinin hesabına yatırdığını bildirerek davanın reddini istemiştir....
ın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrası gereğince terekeye temsilci tayinine karar verildiği, kararın 12.10.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Dava dosyası içerisinde ve UYAP ile oluşturulan elektronik ortamda davacı tarafı temsil eden Avukat ...'a tereke temsilcisi ... tarafından verilen vekâletnamenin yer almadığı belirlenmiştir. Bu itibarla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 77 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca işlem yapılarak, Tereke temsilcisi ... tarafından Avukat ...'...
Dosyadaki bilgi ve belgelerden; gerekçeli kararın tereke temsilcisine 25/12/2017 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Ancak tasfiye memuru ..., 03/01/2018 tarihli dilekçesi ile temyiz süresi içerisinde tereke temsilciliğinden istifa ettiğini bildirmiştir. Mahkemece belirtilen durum karşısında, terekeye yeni bir temsilcinin atanıp atanmadığı araştırılarak, yeni bir temsilci atanmış ise, bu temsilciye veya varsa vekiline gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerekmektedir. Terekeye yeni bir temsilci atanmamış ise, mahkemece davacı tarafa yetki verilerek tereke temsilcisinin atanması sağlanmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan şekilde işlem yapılıp, eksiklikler tamamlandıktan ve gerekli temyiz süresi de beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a yeniden gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE 12/03/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tereke Tespiti ve Terekeye Temsilci Atanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davalı ... kendi adına asaleten, diğer davalı ...'a ise vekaleten Av....'a verdiği vekaletname ile davada kendilerini temsil ettirmişlerdir. Ancak dosya içinde davalı ...'in, .... adına vekil tayin edebileceğine dair herhangi bir belge ( yetki vs.) yoktur. Mahkemece davalılardan ....'in, Şükran adına vekil tayin edebilmesine olanak sağlayan dayanak belgenin istenilerek dosya arasında alınması, aksi halde; Av. ...'dan davalı ...'ı temsili yönünden vekaletname sunup sunmayacağı sorularak vekaletname verilmesi halinde dosyaya eklenmesi, vekaletname verilmemesi durumunda ise mahkeme kararının davalı ...'...
Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkında olduğu gibi karar düzeltmeye getirmek de miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren davacı vekilinin karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, alınan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi....
in elbirliği mülkiyeti halindeki terekesi ile davalının murisi ...terekesinin birbirlerine karşı üçüncü kişi konumunda olduğu kuşkusuzdur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca, tereke adına davaların ya tüm mirasçılarca birlikte açılması, ya da mirasçılardan biri tarafından açılan davaya tüm mirasçıların muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. Somut olayda; davacı murisinin kendi beyanı ile diğer mirasçıların muvafakatini almadığı gibi terekeye mümessil de tayin ettirmediğini belirtip kendi miras payı uyarınca adına tescil isteminde bulunmuş ise de ... mirasçısı olmayan ...mirasçılarına karşı açılan davada mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunup birlikte hareket etmeleri gerekeceği göz önüne alındığında davacının kendi miras payı talebiyle tek başına açtığı davanın görülmesi mümkün bulunmamaktadır....
Dava, terekeye temsilci atanması istemine ilişkindir. Dosya arasında mevcut mirasçılık belgesine göre muris T17'ın 10/01/2016 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak, davacılar ile dahili davalıların kaldığı anlaşılmıştır. TMK'nun 640. maddesine göre "Birden çok mirasçı bulunması halinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir.Mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır."...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından 17.12.2014 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti ve resmi tasfiyesi ile terekeye yönetim kayyımı atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 22.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, muris ...'nun tüm yasal mirasçıları tarafından mirasın reddi talebinde bulunulduğunu ileri sürerek terekeye temsilci atanmasına ve murisin terekesinin resmi tasfiyesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, ... 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/968-1000 E....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/6 Esas sayılı dosyasında devam eden manevi tazminat dosyası mevcut olduğunu, müteveffanın üvey kardeşlerine ulaşılamadığını, mirasçıların mecburi dava arkadaşı olmaları sebebi ile davaların sürüncemede kaldığını, murisin terekesinin halen paylaşılmadığını iştirak halinde mülkiyet olduğunu, paylaşım yapılıncaya kadar terekeye ilişkin yapılacak işlemlerde bir temsilcinin atanması gerektiğini, müvekkili .......'nın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava, terekeye temsilci atanmasına ilişkindir. Mahkemece dava dosyasında mirasçıların tümüne tebligat yapıldığını, bu nedenle terekeye temsilci atanmasına gerek kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....