un tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, yerel mahkemece açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen kararın tereke temsilcisi ...’a tebliğ edilmesine karşın, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Ne var ki, davacı mirasçıların davada takip yetkisinin kalmaması nedeniyle kararı temyiz etme hakkı da bulunmamaktadır....
CEVAP: Davalılar vekili özetle; murisin terekesinde bulunan Sincan, Gölbaşı ve Gaziosmanpaşa'daki taşınmazların ortaklığın giderilmesi davaları sonucunda satılarak paylaşıldığını, 2017/337 esas sayılı dosyanın vekaletin kötüye kullanılması olduğunu, ortada temsil edilecek tereke bulunmadığını, davacıların kendilerinin terekeye temsilci olarak atanması taleplerine muvafakatleri olmadığını, davacılar ile davalılar arasında birden çok dava ile ihtilafların bulunduğunu, tereke temsilciliğini tarafsız olarak yerine getiremeyeceklerini belirterek öncelikle davanın reddini, terekeye temsilci atanacaksa da dışarıdan üçüncü bir kişinin atanmasına karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi tarafından; "Davanın KABULÜNE, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/337 Esas sayılı ve bu dosya ile birleşen Ankara Batı 1....
Somut olayda davacıların dava dilekçesinde açıkça " tapu kaydının davacıların murisi Abdurrahman Özcan'ın iskan payı oranında iptali" istenilmiş , bu talep dikkate alındığında mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi halinde iptal edilecek tapu kaydı miktarı " davacıların murisi Abdurrahman'ın iskan payı oranında" olacak olup böylesi bir durumda "iptal edilen tapu kayıt miktarının da tesciline karar verilmesinin zorunlu olduğu, bir başka deyişle tapu kaydı iptal edildiğinde hakimin infazı mümkün doğru sicil oluşturma yükümlülüğü gereği iptal edilen pay miktarının tümünün tesciline karar verilemesinin de zorunlu olduğu dikkate alındığında bu haliyle davanın Abdurrahman Özcan terekesi adına tescil istemiyle açıldığı anlaşılmış, nitekim mahkemece de öncesinde talep bu yönde görülerek terekeye temsilci atanması için süre verilmiş ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca tereke adına açılan bu davada terekeye mümessil tayin edilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/2086 KARAR NO : 2022/2217 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : DÖRTYOL SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 02/06/2021 NUMARASI : 2020/8 ESAS, 2021/7 KARAR DAVA KONUSU : Terekeye Mümessil Tayini KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
Tereke mirasçıların mülkü olup, mukavele veya kanun ile muayyen temsil ve idare hakları mahfuz kalmak üzere mirasçılar, bunda müştereken tasarruf ederler. Mirasçılardan birinin talebi üzerine hakim, taksimin icrasına kadar miras şirketine bir mümessil tayin edebilir (TKM m. 581). Terekeye veya bazı tereke mallarını elinde bulunduran kimseye karşı dava açan yasal veya atanmış mirasçının mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmuyorsa açılan dava adi istihkak davası olarak adlandırılmaktadır. Adi istihkak davasında miras sebebiyle istihkak davasından farklı olarak mirasçılıkta üstün hak iddiası bulunmadığı gibi mirasçılık sıfatıyla ilgili uyuşmazlık da mevcut değildir. Mirasçıların istihkak davası açması her zaman imkan dahilindedir....
vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.05.2012 tarih, 2011/677 Esas ve 2012/237 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakan ...’nın terekesine...’ın temsilci olarak atandığı, eldeki davada...’in 18.09.2012 tarihli 23 nolu celseye tereke temsilcisi sıfatıyla katıldığı, takip eden celselerin tereke temsilcinin yokluğunda sürdürüldüğü, gerekçeli karar kendisine tebliğ edilen tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, kararın davacı ... vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır....
ın davacı olduğu da gözetilerek hükmü temyiz eden davalıya terekeye temsilci tayin ettirmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre terekeye temsilci tayin edilmesi durumunda gerekçeli kararın, temyiz dilekçesinin ve işbu geri çevirme kararının tereke temsilcisine tebliği ile temyiz süresinin beklenmesi, kararı temyiz etmesi halinde temyiz dilekçesinin ya da dosyada bulunan temyiz dilekçesinin benimsediğine ilişkin beyanda bulunması halinde kimlik tespiti de yapılarak beyan dilekçesinin davacı tarafa tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 07.03.2018 tarih, 2017/748 Esas, 2018/240 Karar sayılı kararıyla mirasbırakan ... ’ün terekesine ...’in temsilci olarak atandığı, davanın reddine dair gerekçeli kararın tereke temsilcisine 25.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, karara karşı davacılar vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....
Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Tüm bu açıklamalar karşısında, davayı takip yetkisi sona eren davacı vekilinin 18.11.2019 tarihli temyiz dilekçesinin REDDİNE, peşin alınan harcın davacıya geri verilmesine, 03.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....