ın temsilci olarak atandığı, davanın reddine ilişkin gerekçeli kararın tereke temsilcisine 03.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, karara karşı davacı tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.03.2017 tarihli ve 2014/697 Esas - 2017/306 Karar sayılı kararıyla mirasbırakan .....’in terekesine ...’in temsilci olarak atandığı, davanın reddine ilişkin gerekçeli kararın tereke temsilcisine 06.04.2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisinin kararı temyiz etmediği, karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Nitekim, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçı veya mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer....
Mahkemece; "Dava; 4721 sayılı TMK'nun 640/3. maddesine dayanan miras ortaklığına temsilci atanması talebine ilişkindir. Mirasçılardan birisinin istemi üzerine sulh mahkemesi, miras ortaklığına paylaşmaya kadar bir temsilci atayabilir. Ölümle birlikte bir kişinin terekesi bir bütün olarak kanun gereğince mirasçılarına geçer. (MK 599). Bu şekilde mirasın mirasçılara geçmesinden onlar tarafından paylaşılmasına kadar, miras bırakanın terekesi üzerinde miras ortaklığı meydana gelir. (MK 640/I). Mirasçılardan birisinin sulh mahkemesine başvurması, tereke temsilcisi atanması için yeterli ve gereklidir. Tereke temsilcisi atanması bakımından diğer bir şart, miras ortaklığının varlığını sürdürüyor olmasıdır. Tereke temsilcisi atanması bakımından şekli şartların sonuncusu, tereke temsilcisine ilişkin ihtiyacın başka şekillerde karşılanmamış olmasıdır....
ın tereke temsilcisi olarak atanmış olması nedeniyle davayı takip yetkisi kalmayan davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin reddine verilmiştir. Bilindiği üzere ... Medeni Kanunu'nun 640 ıncı maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkar. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olduğundan terekeye temsilci atanmış, gerekçeli karar tereke temsilcisine 03.11.2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmamıştır....
Miras bırakanın yerleşim yeri sulh hakimi, istem üzerine veya res'en tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır. Bu önlemler özellikle kanunda belirtilen hallerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve varsa vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir (TMK.nun 589/1- 2 maddesi). Koruma önlemi olarak terekenin tespiti işleminin maddi hukuk bakımından haklara ve borçlara bir etkisi bulunmamaktadır. Bu işlem, tespiti yapılan malvarlığı unsurlarının terekeye ait olduğu, tespit edilmeyenlerin de terekeye ait olmadığına delil teşkil etmez. Mirasçıların, tespit olunanlara "onay" vermeleri veya benimsemeleri, onları tespiti yapılmamış olan borçlara ilişkin sorumluluktan kurtarmayacağı gibi, tespit edilmemiş olan tereke alacakları için de talepte bulunamayacakları anlamına gelmez....
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/3 esas 2015/4 karar sayılı ve 20.01.2004 tarihli tereke dosyasında yargılama sırasında ölen davacı ... terekesine ...’ın temsilcisi olarak atandığı, duruşmalara katılan tereke temsilcisine gerekçeli kararın tebliğ edildiği, ancak; kararın davacı ... Biginsoy mirasçıları vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, tereke temsilcisi kararı temyiz etmemiş, ancak karar davacı ......
Davalı T3 mirasçıları Fatmana Şan, Ümmügülsüm Koca, Nafiye Özcan, Feyzullah Koca, Neriman Akdağ ve Halil Koca, müşterek olarak sundukları 25/01/2023 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dahili davalı T6 ile aynı sebepleri ileri sürerek, tereke temsilcisi olacak Çetin Üstündağ'ın davacının oğlu olduğu için terekenin tamamını temsil edeceği için T3 ile husumetli bir kişinin oğlunun tereke temsilcisi atanmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, T3'nın mirasçıları olarak Çetin Üstündağ'ın tereke temsilcisi atanmasını kabul etmediklerini beyan ederek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK'nın 640/3. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması isteğine ilişkindir....
Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Başka bir söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve bununla bağlantılı olarak da hükmü temyiz ... miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda, Kuşadası Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/846 Esas, 2021/1256 Karar sayılı kararı ile mirasbırakanın terekesine ...’ın tereke temsilcisi olarak atandığı ve kararın istinaf edilmeksizin 15/04/2022 tarihinde kesinleştiği, Mahkemece verilen kararın tereke temsilcisine Dairece yapılan geri çevirme sonucunda 19/12/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ancak tereke temsilcisi tarafından temyiz isteminde bulunulmadığı anlaşılmaktadır....
Somut olayda, davacının yargılama sırasında ölümüyle terekesinin iştirak halinde olduğu ve davaya tereke temsilcisi atanmak suretiyle devam edildiği, böylece davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirildiği, artık bu aşamadan sonra davacının mirasçılarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisinin sona erdiği kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği gibi, bu bağlamda kanun yollarına da ancak miras şirketini temsil eden tereke temsilcisinin başvurabileceği açıktır. Hal böyle olunca, tereke temsilcisi tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmadığına göre, usul ve yasaya uygun olan ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun bozma kararına katılamıyoruz....
Oysa açıklandığı üzere, tereke adına takip edilecek olan davada tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. O halde mahkemece, muris ...... Çetin'in tüm mirasçılarının davaya dahil edilip muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanarak temsilciden davaya diyeceklerinin sorulması için davacı tarafa süre verilerek, taraf teşkili sağlandığı takdirde hukuki tavsifin mahkemeye ait olduğu da nazara alınmak suretiyle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek eksik ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....