Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin verilen 19/04/2012 tarihli karar Dairece “.... terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer”. “...tereke temsilcisine davetiye tebliğ edilerek, tereke temsilcisi huzuru ile davanın görülmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tereke temsilcisinin davada yeralması sağlanmadan sonuca gidilmiş olması doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozmadan sonra terekeye temsilci atanmış, tereke temsilcisine tebligat yapılmış ancak tereke temsilcisi 19/01/2016 günlü dilekçesi ile davayı takip etmeyeceğini bildirmiş, dava davayı açan mirasçılar tarafından sürdürülmüştür. Bilindiği üzere terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer....
Oysa açıklandığı üzere, tereke adına takip edilecek olan davada tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlarının sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. O halde mahkemece, muris ...'ın tüm mirasçılarının davaya dahil edilip muvafakatlerinin alınması ya da terekeye temsilci atanarak temsilciden davaya diyeceklerinin sorulması için davacı tarafa süre verilerek, taraf teşkili sağlandığı takdirde işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek eksik ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Tereke hukukuna ilişkin davada ...Sulh Hukuk Mahkemesi ve ... Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, terekenin resmen tasfiyesi ve terekeye mümessil tayini istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 589. maddesinde "miras bırakanın yerleşim yeri Sulh Hakimi, istem üzerine veya re’sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.", aynı Yasanın 19. maddesinde de "Bir kimsenin ikametgahı, yerleşmek niyeti ile oturduğu yerdir" hükümlerine yer verilmiştir. Tüm dosya kapsamından, müteveffanın 21.05.2010 tarihinde vefat ettiği, adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresinin “.../...” olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Tereke mahkemesi sıfatıyla......
Mirasçılar arasında uyuşmazlık olsa da olmasa da terekeye temsilci atanması istenebilir. Terekenin büyüklüğü, dağınıklığı gibi sebeplerin varlığında terekeye temsilci atanır. Terekeye temsilci atanmasını (yasal veya atanmış) mirasçılar isteyebilir (HGK 15.2.1989 tr 1989/9- 1989/95). Yetkili mahkeme miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesidir. Görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Tereke temsilcisi kayyım gibidir. Tereke temsilcisi olarak mirasçılardan biri atanabileceği gibi üçüncü kişi de temsilci atanabilir. Ancak, mirasçılar arasında çıkar çatışması varsa mirasçılardan biri terekeye temsilci atanmamalıdır. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olayda, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/382 Esas sayılı dava nedeni ile terekenin idaresi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının ... 3....
in temyiz itirazlarına gelince; Her ne kadar dava dilekçesindeki açıklamalardan davanın tereke adına açıldığı net olarak anlaşılamıyorsa da; çekişmeli 190 ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı iptal edilmiş olan bölümünün davacı murisi adına kayıtlı 190 ada ... parsel sayılı taşınmaza ilavesine karar verilerek hüküm kurulduğuna ve bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğine göre davanın üçüncü kişiye karşı tereke adına açıldığının kabulü zorunludur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesi uyarınca tereke adına açılıp takip edilen davaları ya tüm mirasçıların birlikte açmaları, ya da tüm mirasçıların açılan davaya muvafakatlerinin sağlanması veya davanın terekeye mümessil tayin edilerek sürdürülmesi zorunludur. Dosya içerisinde bulunan veraset ilamından davacının miras bırakanı ... ...'in davacıdan başka ... ve ... isimli mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmaktadır....
Mahkemece, asıl davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacılar-birleşen dosya davalılarının tereke adına istekte bulundukları gözetilerek ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.12.2008 tarihli kararı ile terekeye mümessil tayin edildiği; tereke mümessiline 27.05.2009 tarihinde davetiye tebliğ edilmesine rağmen duruşmalara gelmediği, 27.04.2012 tarihli duruşmaya geldiği ve sonraki oturumlara gelmediği ve davanın davacılar vekili tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Nevarki, tereke temsilcisi asıl dava dosyası bakımından tayin edilmiş olup, birleşen dava dosyasında açılan davanın ise tüm mirasçılar aleyhine açıldığı görülmekle, tereke temsilcisinin birleşen dava dosyasında bir sıfatı ve davayı takip yetkisi yoktur . temsilcisi birleşen dosya yönünden kararı temyiz ettiğinden, bu sebeple tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin reddine. Birleşen dosya davacısı ... ve birleşen dosya davalıları ... ve ...'...
Dosyanın incelenmesinde terekeye temsilci atanması için yetki verilen Ordu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/430 E sayılı dosyasında davacıya terekeye temsilci tayini için yetki ve süre verildiği görülmüştür. Bilindiği gibi terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak tereke 4721 sayılı TMK'nın 701 ve devamı maddeleri gereği elbirliği mülkiyete tabi olduğundan yasal istisnalar dışında (örneğin TMK 702/son) tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı yasanın 640. maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Ancak dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmışsa tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece temlikin mal kaçırmak amaçlı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince terekeye temsilci atanması ile davacının davayı takip yetkisinin kalmadığı gerekçesi ile davacının istinaf başvurusunun HMK'nın 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/433 Esas 2016/744 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakan ...'in terekesini temsil etmek üzere ...'ın tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır....
Bu düzenlemeler göstermektedir ki, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde sözkonusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir. Miras ortaklığını oluşturan mirasçılar, terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde elbirliği halinde mülkiyet hükümleri gereğince malik oldukları için, kural olarak tek başlarına veya birkaçı birlikte hareketle terekeye dahil hakkın biri üzerinde tasarrufta bulunamazlar. Hal böyle olunca, tüm mirasçıların terekeye dahil olan bir hak veya malın terekeye iadesi için birlikte dava açmaları veya hazır olmayanların usulüne uygun şekilde vekaletname ibraz etmeleri veya TMK’nun 640. maddesi gereğince miras ortaklığına temsilci atanması gerekir. Ne var ki, bu ilkeler ve açıklamalar, mirasçıların davacı olmaları halinde geçerli olup, davalı olmaları halinde durum farklıdır..." denilmiştir. Yargıtay 19....
TMK' nun 640/3. maddesinde tereke temsilcisi atanmasını talep edenin mirasçı olmasını aradığından, mirasçı olmayanların tereke temsilcisi atanması için sulh mahkemesine başvurması olanaklı değildir. Nitekim Yargıtay da bir kararında, tereke temsilcisinin sadece mirasçılarca atanmasının istenebileceğini, mirasçı olmayanların ise; tereke temsilcisi atanmasını isteyemeyeceğini içtihat etmiştir. Bu kararın (HGK, 15.2.1989, E. 1989/2- 9, K. 95) ilgili bölümü şöyledir: “… Davanın konusu terekeye mümessil tayini isteğini kapsamakta olup, mahkemece dava kabul edilmiş, Özel daire “miras şirketine mümessil tayini istemek hakkını mirasçılara ait olduğu, davacının ve terekesine mümessil tayini istenen mirasbırakanın mirasçısı olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle kararı dava hakkı yönünden bozmuş, mahkeme direnmiştir....