Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, BK 19.(eski 18.) maddeye dayalı olarak dava açabileceği gibi şartlarının mevcut olması halinde İİK. 277 vd maddelerine göretasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının BK 19. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde ve daha sonraki açıklamalardan anlaşılmaktadır. Bu açık izah karşısında davacının talebi doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılmasına giderek BK 19. maddeye göre yargılamaya devam edilerek bir verilmesi yerine yazılı şekilde davacının İİK 277 vd kapsamında bir dava açtığı kabul edilerek hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 22.03.2016 tarihinde oybirliği ile verildi....
Mahkemece davanın BK'nun 18.maddesine dayalı olarak açılmış, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali davası olduğu, bu tür davalara genel yetkili Asliye Hukuk Mahkemelerde bakılması gerektiğinden bahisle mahkemenin yetkizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalı ... vekilince temyiz edilmiştir. 1-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına yönelik incelemede; Dava, BK'nın 18.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bu tür iptal davalarının genel görevli Asliye (Hukuk) Mahkemelerinde görülmesi gerekir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmelidir....
BK'nun 19. maddesine göre dava açılabilmesi için İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasından farklı olarak davacının kesinleşmiş bir alacağının veya yasadan doğan (miras payı gibi) bir talep hakkının varlığı ön koşul değildir. Ancak davacının bu davayı açmakta hukuki yararı olması için davalıdan bir alacağının veya yasadan doğan (miras payı gibi) bir talep hakkının olması gereklidir. Öte yandan, davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
AŞ aleyhine açılan alacak davalarının red edildiği, bir alacağının olmadığı da sabit olduğundan bu halde de yine davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekmekte iken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz bulunduğu, tasarrufun iptali davalarının kabulü halinde, davanın amacı davacı alacaklının alacağını tahsil imkanı sağlamak olduğundan, tapunun iptaline gerek olmadan tasarrufun alacaklının takip konusu yaptığı alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptali ile haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerekirken tapunun iptali ile davalı ... Petrol Ür. Turz. İnş. Gıda San ve Tic. AŞ adına tesciline karar verilme de hatalı olduğundan bahisle bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece davanın derdestlikten reddine karar verilmiş hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Tasarrufun iptali davalarında öncelikle İİK'nın 278. ve 279. maddelerinde sayılan nedenlerden dolayı tasarrufun iptali koşullarının oluşup oluşmadığı incelenmeli, bu maddeler gereğince tasarrufun iptali koşullarının oluşmadığının tespiti halinde ise aynı yasanın 280. maddesindeki şartlar değerlendirilmelidir. Dava dilekçesiyle İİK'nın 277 vd. maddeleri yanında TBK'nın 19. maddesine dayanılmış ise son olarak bu yasa maddesi gereğince muvazaalı işlemin iptalinin gerekip gerekmediği tartışılmalıdır. İlk derece mahkemesince toplanan deliller sadece İİK'nın 280/1 maddesi hükmüne göre değerlendirilmiş, İİK'nun 278., 279. ve 280/son maddeleri ile TBK'nun 19. maddesi gereğince herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamış, aracın devir tarihindeki değeri konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmamış, eksik inceleme ile hüküm tesisi yoluna gidilmiştir....
Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, öncelikle BK. 18. maddelerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil talepli bu mümkün olmadığı takdirde İİK 277 vd maddelerine göre tasarrufun iptali şeklinde açılmış olmasına rağmen talepler tefrik edilmiş ve işbu davada davacı vekilinin 12/12/2008 tarihli dilekçesi ile davanın B.K 18. maddesine dayalı olarak yürütülmesi istenmiş, dosyaya sunulan Yargıtay ilamından da davacının icra takibinde geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmış ve de mahkemece BK 18. maddesine göre sonuçlandırılmış muvazaaya dayalı iptal davasına ilişkin olmakla; temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/11/2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... aleyhine yapılan ... takibi sonrası, iki taşınmazdaki borçluya ait hisselerin, davalı borçlunun kardeşi diğer davalı ...'ya değerinin çok altında bedellerle satıldığını belirterek, tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılar vekili, ortak dilekçe ile, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, aciz vesikası bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, TBK'nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dava, gerek dava dilekçesindeki açıklamalara ve gerekse davacı tarafın yargılama sırasındaki beyanlarına göre İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olmayıp B.K.nun 18. maddesine dayalı olarak muvazaa nedeniyle davalı borçlu .... Şti. tarafından diğer davalı ...’a verilen temliknamenin iptali isteğine ilişkin olmakla hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenle dava dosyasının anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 8.10.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yeniden yapılan yargılama sonucunda; Dava BK'nun 19. maddesine dayalı olarak açılan muvaazalı işlemin iptaline ilişkindir. İster İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında olsun isterse BK'nun 19.maddesine göre açılmış muvazaaalı işlemin iptali istemine ilişkin davalar olsun davanın görülebilmesi için iptali istenen işlemin borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerekir. Somut olayda, davacı alacağı 12.10.2016 tarihli bonoya ilişkin olduğu, tasarrufun ise bu tarihten önce 11.10.2016 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf her ne kadar ticari ilişkilerinin önceye dayandığını buna ilişkin bononun düzenlendiğini iddia etsede borcun tasarruftan sonra dolması nedeniyle davanın ön koşul yokluğundan reddine, yönelik karar verilmiştir....