Maddesi uyarınca iptali gerektiğini, borçlunun borcun doğum tarihinden sonra borçlu mal kaçırmak ve alacaklısını zarara uğratmak amacıyla taşınmazı devrettiğini, devirden sonra borçlarına ilişkin ödeme yapmadığını belirterek, dava konusu taşınmazın kaydına teminatsız ihtiyati haciz ve kötü niyetli üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir şerhi konulmasına, tasarrufun muvazaa nedeniyle iptaline, davacı müvekkiline dava konusu taşınmaz üzerinde Bilecik İcra Müdürlüğünün 2018/2730 Esas sayılı dosyasındaki alacak ve tüm ferilerine yeter miktarda cebri icra yetkisinin verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T4 cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddi gerektiğini, T1i A.Ş.'...
TBK'nun 19.maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında zaman aşımı söz konusu olmaz ve İİK'nın 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan aciz belgesi muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Mahkemece ileri sürülüşe göre davanın İİK. 277. Ve devamı maddelerinden kaynaklanan tasarrufun iptali davası olarak tavsif etmiş isede davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığı bu halde mahkemenin hukuki tavsif yapamayacağı gözönüne alınarak ve hak düşürücü süre eldeki davaya uygulanmayacağı, davacının talebine göre davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle davanın red edilmesi isabetli görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı Duman Özel Sağlık Tesisleri Ltd....
Dava, TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3....
TASARRUFUN IPTALI DAIRE DEVIR IŞLEMININ IPTALI HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE(IPTAL DAVASINDA)İCRA VE İFLAS KANUNU (2004) Madde 284BANKACILIK KANUNU (5411) Geçici Madde 13BANKACILIK KANUNU (5411) Madde 141 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, asıl ve birleşen davada davalı borçlu M. A...... aleyhine icra takibi yapıldığını, borcu karşılayacak mal bulunamadığını bu nedenle borçlunun İstanbul, Bahçeşehir, E.... Bankası Ş.... projesi 237 ada 1 parsel de kain R2 Blok 21 numaralı dairesini diğer davalı M.....’e devrine ilişkin tasarrufun iptaline ve taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu M. A.....vekili, davada hak düşürücü sürenin geçtiğini, Bursa 3....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ : Mahkemece; davanın, İİK.nun 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup; bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, davanın ön koşullarının incelemesinde davalı hakkında yürütülmüş bir icra takibi olmadığı gerekçesiyle ön koşul olmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir....
Dava İİK'nun 277 ve devamı ve TBK 19.maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu nedenle davanın kabulü halinde davacı alacaklıya takip konusu alacak ve ferileri ile sınırlı olarak, o mal üzerinde haciz ve satış istemi yetkisinin verilmesi gerekir. Bu tür davalarda dava değerini, takip konusu alacak ile iptali istenilen tasarruf konusu malın değerinden hangisi az ise o değer oluşturur.Dava değeri ise yargılama sonunda hükmedilecek harç, vekalet ücreti gibi yargılama giderlerinin hesabında matrah olarak esas alınır....
Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre, dava niteliği itibarıyla Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
Mahkemece; “davanın TBK 19’a dayalı muvazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali davası olduğu, öncelikle zaten bu davada olması gereken bir alacak iddiasının davacı tarafça ileri sürülmediği, ayrıca davacı müflis şirketin işyerinde yapılacak hacizlerde her zaman istihkak iddiasını ileri sürebileceği, bu nedenle davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı” gerekçesiyle davacının davasının hukuki yarar yokluğundan reddine karar verildiği görülmüştür....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, TBK m.19 ve İİK m. 277 gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....
Dava; ileri sürülüş biçimine göre İİK'nın 277 ve devamı madde hükümlerine dayalı tasarrufun iptali, olmadığı taktirde de TBK'nın 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal isteğine ilişkindir. (Terditli Dava) Yüzeysel bakıldığında İİK 277 vd maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davaları ile TBK 19. (BK 18) maddesine dayalı genel muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....