Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır....
Mahkemece idda, savunma taplanan delillere göre davacı tarafından Borçlar Kanununun 18. maddesi kapsamında muvazaa iddiası kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın muvazaa hukuki nedenine dayalı olarak açıldığının ve muvazaanın kanıtlanamadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin bu kabulü talep şekline ve dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmemektedir. Dava İİK'nun 277. ve müteakip maddelerindeki hukuki nedene dayalı olarak açılmıştır. Bu durumda davanın yasa hükümleri kapsamında incelenip sonuçlanması gerekirdi. Taşınmaz borçlu ... tarafından 3. kişi ...'a üzerindeki hacizlerle birlikte satılmıştır. Bu durumda satış bedeli satış tarihindeki gerçek değerin karşılaştırılması ve İİK'nun 278/2 maddesi gözönünde bulundurularak davanın subuta erip ermediği değerlendirilmeliydi. Açıklanan nedenlerle mahkemenin gerekçesine katılmak mümkün değildir....
İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava, TBK m.19 ve İİK m. 277 gereğince muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Gerek TBK.m.19'da düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları gerekse İİK.m.277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir....
Maddelerine göre borçlu yönünden icra dosyaları için "ayrı ayrı alınmış" bir aciz tutanağı veya haciz tutanağı bulunmayıp tasarrufun iptali talebi yönünden dava şartı oluşmadığından, diğer terditli talep olarak TBK'nın 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak değerlendirme yapılacaktır. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar....
İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan incelemede; Dava, BK'nın 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İhtiyati tedbir kararı, ancak dava konusu hakkında verilebilir. Uyuşmazlığın konusunu oluşturmayan unsurlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemez. (HMK. m. 389/1). Diğer yandan, gerek 6098 sayılı BK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa davaları ve gerekse de İİK'nın 277 ve devamı hükümlerinde düzenlenen iptal davaları; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp; alacaklıya, alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikte bir dava türüdür. Tasarrufa konu mallar üzerine ihtiyati haciz konulabileceği ise, yasa da ayrıca düzenlenmiştir....
Dava; İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK'nın 19. Md. gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Muvazaaya dayanan davalar ile tasarrufun iptali davaları için gerek HMK, gerek TBK, gerekse İİK'da görevli mahkemeye ilişkin özel bir düzenlemeye yer verilmediğinden genel hükümlere göre görevli mahkemenin belirlenmesi gerekecektir. İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davalarında amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz yada iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalması ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Ayni nitelikte değil şahsi nitelikte dava olduğu gibi bu tür davalar sonuçları itibarıyla daha çok lehine tasarrufta bulunulan 3.kişilerin hukukunu ilgilendirmekte, her somut olay özelliğine göre temelinde muvazaa veya haksız fiil gibi kabul edilebilecek tasarruflar nedeniyle alacaklı zarara uğramaktadır....
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda; davacının arsa sahiplerinin yeni yaptıkları sözleşme gereğince sahip olacakları dairelerden alacağının tahsili mümkün olup söz konusu dairelerin alacağı karşılıksız bırakmak amacıyla bir satışının söz konusu olması halinde ise davacı tarafından İİK.277 ve devamı maddelerine dayalı olarak tasarrufun iptali davası açılabileceği gibi BK.nın 19.maddesine dayalı olarak muvazaa nedenine dayalı olarak da satışların iptalini isteyebileceği, somut uyuşmazlıkta davacının bu aşamada böyle bir dava açma hakkının da bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir....
B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı vekili itiraz dilekçesinde özetle; davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurundaki davanın İİK'nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası ile ilgisi bulunmadığını, davacı yanın davasının TBK 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hükümlerine dayalı ikame edilmiş olup dava asılsız muvazaa iddialarının kabulü halinde İİK 283 /1 maddesinin kıyasen uygulanmasının talep edildiğini, bu durumda; İcra İflas Kanununun 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarına özgü özel ihtiyati haciz düzenlemesi yargılama konusu olayda uygulanamayacağı, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla; İcra ve İflas Kanununun 257. maddesine göre vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız "Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa" ve / veya "Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa" ihtiyati...
GEREKÇE : Davanın konusu muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali talebine ilişkindir. HMK'nun 355.maddesine göre re'sen gözetilecek kamu düzenine aykırı haller dışında istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Dosyanın incelenmesinde; mevcut davanın davacı banka vekili tarafından Asliye Hukuk Mahkemesine açıldığı, Çaycuma 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/156 E. sırasına kaydedildiği, 12/11/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın BK 19 maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptaline ilişkin olduğu belirtilerek ön inceleme duruşmasının sonlandırıldığı, 15/09/2020 tarihli celseden itibaren davanın aile mahkemesi sıfatıyla görülmesine devam edilerek kararın Aile Mahkemesi sıfatıyla verildiği gerekçeli kararda dava konusunun nafakanın kaldırılması olarak belirtildiği görülmüştür. Görev, kamu düzenine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, öncelikle İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak, olmadığı takdirde TBK 19. maddesine istinaden muvazaa sebebiyle tasarrufun iptali davasıdır HMK’nın 355.maddesi uyarınca inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca; HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır. Davacı taraf; temlik aldığı alacağa istinaden başlatılan icra takibinde, takibin kesinleştiğini ve alacağın tahsil edilemediğini ileri sürerek davalı/borçlu T3 adına kayıtlı Giresun İli Espiye İlçesi Espiye Mahallesi 211 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3/20 hissesini kızkardeşi davalı T4 satışına yönelik 05.11.2015 tarihli tasarrufun Samsun 9....