İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; HMK'nin 33.maddesine göre Hakim, Türk hukukunu resen uygulamak zorundadır. Bir davada olayları belirtmek ve açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir. Bu nedenle tarafların hukuki nitelendirmeyi doğru yapmak zorunluluğu yoktur. Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını butlan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir....
İstinaf başvurusunda bulunan davacı vekili dilekçesinde özetle; taşınmazlar üzerindeki tedbirlerin kaldırılmasının hatalı olduğunu, açılan davanın tapu iptal ve tazminat davası olduğunu, davalının arsa sahibi olarak değerlendirildiğini, TBK 19 ve İİK'nın 277.maddelerine göre her zaman haciz ve satış yetkisi isteme hakkına sahip olduklarını, davalının 8 taşınmazı alacak ekonomik gücünün olmadığını, bu nedenlerle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafın istinafı: 6. İstinaf başvurusunda bulunan davalı vekili dilekçesinde özetle; 460.000,00 TL üzerinde vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesine rağmen 27 nolu bağımsız bölüm üzerindeki tedbirin kaldırılmamasının hatalı olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. III. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ: 7. Dava, TBK'nın 19. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. 8....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL TESCİL, TENKİS Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tenkis talebinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ve davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı pay oranında tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir....
Somut olayda davacının talebinin TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğuna göre muvazaalı işlemin diğer tarafı olan yani borçlu tarafından ilk satış yapılan şahıs ve varsa diğer satış yapılan şahıslarında davaya dahil edilip taraf teşkilinin sağlanması gerekmektedir. HMK'nun 124/3.fıkrasına göre "maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilebilir." Yine anılan maddenin 4.fıkrasında da "dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğini" hüküm altına almıştır. Davacı dava dilekçesinde sonraki satış yapılan kişilerin belirlenemediğini, belirlenmesi halinde davaya dahil edileceğini belirtmiştir....
Bu bağlamda, somut olayda her ne kadar dava dilekçesinde "hukuki nedenler" bölümünde "İİK 277- 280 maddeleri ve ilgili mevzuat"tan söz edilmiş ise de, dava dilekçesinde açık bir şekilde muvazaa şeklindeki ileri sürüşe ve dosya içeriğine göre dava, niteliği itibarıyla TBK 19. maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Davacı, dava dışı Garanti Bankası AŞ ile davalı üçüncü kişi T3 arasında gerçekleştirilen ipoteğin temliki işleminin, davalılar T3, Mod-iş T4 dava dışı Garanti Bankası AŞ'nin ortak hareket etmeleriyle ve alacağının tahsilini olanaksızlaştırmak için yapıldığını ileri sürmektedir....
(B.K.m.5ll, TBK 611.). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4, TBK 614). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın aynı zamanda TBK 19 maddesi gereğince açılmış muvazaalı işlemin iptali davası olduğundan ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, tasarrufun iptali davalarında İİK 281/ll cümlesi gereğince ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği gibi TBK 19 madde gereğince açılmış davada Yargıtay kararları ışığında ihtiyati tedbir kararı, ihtiyati haciz hükmünde olması nedeniyle 03.11.2022 tarihli ihtiyati tedbire itirazın kabulü ile tedbirin kaldırılmasına yönelik kararın kaldırılmasını istinaf yolu ile talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, dava dilekçesi içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre TBK'nun 19. maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir, Kural olarak 3. kişiler, danışıklı işlem nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü danışıklı bir hukuki işlem ile 3. kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3. kişinin danışıklı işlem ile haklarının zarar uğratıldığının benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan alacaklı olması ve danışıklı işlemin alacağının ödenmesini önlemek amacıyla yapılmış bulunması gerekir, Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....
söz konusu beyanlarını ispata yarar herhangi bir delil dosyada mevcut olmadığını, Yüksek Mahkemelerin yerleşik içtihatları göz önüne alındığında, elden yapıldığı iddia olunan ödemelerinin taşınmazın satış bedeli olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, keza davalı/borçlu Serpil Kızıltoprak da taşınmazın gerçek bedelinin tarafına ödendiğine dair ispata yarar herhangi bir belge sunulmadığını, dava konusu tasarruf işleminin TBK 19 uyarınca kıyasen uygulanacak olan İİK 280/1 gereği de iptali gerektiğini, davalı T7 davaya konu taşınmazı üzerindeki ipotekle birlikte devralmış olup bu durum davalı borçlunun mali durumunu ve ızrar kastını bildiğini gösterdiğini, bu hususta davalı T7 vekili 08.04.2020 tarihli cevap dilekçesinde ''müvekkil söz konusu ipoteğe dair ilgili bankadan bilgi almış...'' beyanları ile de davalı/borçlunun borçlarının bulunduğu hususunu davalının bildiğini ikrar etmiş bulunduğunu, davanın TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkin...
-K A R A R- Dosya içeriğine ve mahkemenin nitelendirmesine göre dava BK.nun 18. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olup hükme yönelik temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 4.Hukuk Dairesine aittir. Ancak aynı daire tarafından gönderme kararı verildiğinden temyiz inceleme yerinin belirlenmesi için dosyanın Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu'na sunulmak üzere YÜKSEK BİRİNCİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....