WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, davanın kabulüne, 538 ada 70 parselde kain dosya arasında mevcut teknik bilirkişinin rapor ve ekli krokisinde A ve B hrafleriyle gösterilen yığma ve iki katlı binaların zilyetliğinin davacıya ait olduğunun tespitine ve zilyetliğin korunmasına, davalının haksız müdahalesinin önlenmesine karar verilmiştir. Dava konusu binaların üzerinde bulunduğu bildirilen 538 ada 70 parsel sayılı taşınmaz, ifrazen 28.05.1998 tarihinde ..... Belediyesi adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nun 982 ve 983. maddelerinde düzenlenen zilyetliğe dayalı davalar ile, zilyet zilyetliğinin bir hakka dayandığını ispat külfetine katlanmadan yalnızca zilyetliğini öne sürerek, zilyetliğine müdahalenin önlenmesini isteyebilir. Ancak, zilyetliğinin arkasında bulunan nesnel veya kişisel bir hakka dayanıldığında ise dava, bir hak davası niteliğini kazanır (HGK'nun 25.11.2009 tarih ve 2009/8-518 Esas, 573 Karar). .........

    Mahkemece, satış tarihi olarak gösterilen 21.04.2002 tarihinden itibaren çekişmeli taşınmaz kimin ne şekilde zilyet olduğu, satış tarihinden itibaren taşınmazın zilyetliğinin davacı ...'ye hukuken ya da fiilen devredilip devredilmediği, davalı tarafın satış tarihinden sonraki zilyetliğinin, davacı ...'nin izin vermesiyle olup olmadığı araştırılmamış, harici satış senedinde imzası bulunan aza, muhtar ve diğer kişiler tanık sıfatıyla dinlenerek, senette geçen hudutlar itibariyle doğusu ...evi olan senedin mi yoksa doğusu İsmail Katılmış olan senedin mi doğru olduğu, her iki senetteki imzaların doğru olduğunun belirtilmesi halinde, gösterilen hudutların neden farklı düzenlendiği hususlarında ayrıntılı bilgileri alınmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm verilemez....

      Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, taşınmaz üzeride tesbit gününe kadar yasada öngörülen süreye ulaşan zilyetliğini kanıtlaya-mamasına ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davalı Eşref mirasçılarının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun aleyhlerindeki hükmün (ONANMASINA), 2- Davacı Enver'in temyiz itirazlarına gelince: Mahkemece adı geçenin taşınmazda zilyetliğinin olmadığı ve vergi kaydının da taşınmazla ilgisinin saptanamadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacı Enver yararına zilyetliğe dayalı taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönündedir....

        Köyü çalışma alanında bulunan 933 parsel ... 62.600,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydına dayalı olarak 1964 yılında kişiler adına tespit edildikten sonra, Orman İdaresinin itirazı sonucunda kadastro komisyonunca orman niteliğiyle tescil harici bırakılmasına karar verilmiş ve kişiler tarafından açılan tespiti itiraz davası sonucunda verilen davanın reddine ilişkin karar, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince onanıp karar düzeltme talebinin de reddine karar verilmekle 04.12.1986 tarihinde kesinleşmiştir. 2. Bilahare; taşınmaz, 1992 yılında 23 nolu orman kadastro komisyonunca orman sınırları dışına çıkartıldıktan sonra, 2000 yılında yapılan kadastro ile, aradan yollar geçmesi nedeniyle zeminde dört ayrı taşınmaz halinde bulunduğundan dolayı 4216 ile 4219 parseller olarak tespitleri yapılmış ve bu parsellerden, 4217 parsel ... 46.483,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine, 6831 ... Orman Kanunu'nun (6831 ......

          HMK'nun 12.maddesinde "taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilcek davalar ile taşınmaz zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu er mahkemesi kesin yetkilidir. " denmiştir. HMK'nun 12.maddesinde; taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Somut olayda, sözleşmenin feshi ile taşınmaz zilyetliğinin iadesi istendiğine göre, davada kesin yetki durumu söz konusu olup, taşınmazın bulunduğu Milas Asliye Hukuk Mahkemesi yetkili olduğundan davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nun 353/1- a-3 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak davanın görülmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir....

          Bu hususlar açıklığa kavuşturlmadan davalı tarafın zilyetliğinin yukarıda ifade edilen karine uyarınca 1926 yılından geriye doğru 10 yılı aşkın süreden itibaren süregeldiğini kabul etmek mümkün değildir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Taşınmaz zilyetliğinin tespiti KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık TMK.nun 722 ve takip eden maddeleri uyarınca muhdesat değerinin arsa değerinden fazla olması nedeniyle muhik tazminat karşılığı taşınmaz tesciline ilişkin bulunduğuna göre, 26.01.2009 gün ve 1 sayılı Yargıtay Başkanlar Kurulu Kararı gereğince, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (14.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, gereği için, dosanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; “mahkemece çekişmeli taşınmaz bölümünün yol olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, uygulama ve değerlendirmenin karar için yeterli bulunmadığı, çekişmeli taşınmaz bölümünün kullanım kadastrosu sırasında haritasında yol olarak gösterilmiş olmasının, bu taşınmazın öncesinin de yol olduğu sonucunu doğurmadığı, doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yerel bilirkişi ve yöntemince belirlenecek taraf tanıkları ile keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmaz bölümünün yol olarak kullanılıp kullanılmadığı, yol olarak kullanılıyor ise, bu kullanımın ne zamandan bu yana devam ettiği, yol olarak kullanılmıyor ise, ne kadar süreyle kim veya kimler...

                Mahkemesi'nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; "Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği" kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle; yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 13/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 25.09.2013 gün 2013/93 Esas, 2013/101 Karar sayılı ilamında da; “Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için taşınmaz zilyetliğinin idareye geçmesi ve taşınmazın fiilen kamu hizmetine tahsis edilmiş olması gerektiği; imar kısıtlamalarında taşınmazın zilyetliğinin malikte kalmaya devam etmekte olup, yalnızca malikin tasarruf yetkisinin, ilgili mevzuattan kaynaklanan bazı kısıtlamalara maruz kaldığı, bu nedenle imar kısıtlamalarından kaynaklanan tazminat davalarının idari yargıda açılabileceği” kabul edilmiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.’nun 428. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu