WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile bedeli ödenerek alınan taşınmaz için tapu devri yapılmadığı iddiasıyla ödenen bedelin iadesi talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalının Eyüp 4. Noterliği’nin 4 Temmuz 2005 tarihli ve 14689 yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Mal Satış Vaadi Sözleşmesi ile Çetin ODA’dan satın almış olduğu; İstanbul ili, Eyüp ilçesi, Akşemseddin Mah. de kain, tapunun İstanbul ili, Eyüp İlçesi, 247 pafta, 113 ada, 151 parsel numarasında kayıtlı gayrımenkuldeki bütün hak ve hissesinin tamamını 21.620.00TL bedel karşılığında Eyüp 1....

Hukuk Dairesinin 21/02/2019 tarihli 2018/6789 Esas 2019/2271 Karar sayılı ilamında "devremülk satış sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı araştırılarak taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Devremülk satış sözleşmesinin feshinin koşullarının oluştuğunun anlaşılması halinde davacı üzerinde yer alan tapunun sözleşmenin feshinin doğal sonucu olarak davalıya iadesi gerekeceğinden, iadesi gereken taşınmazın Yalova ilinde yer alması nedeniyle taşınmazın aynına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri HMK.'nun 12/1 maddesi gereğince kesin yetkili olduğu gözetilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerektiği ...." tespiti yapılmıştır. Devre mülk sözleşmesinin feshine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması amacıyla ilk derece mahkemesi tarafından taşınmaz başında satıcının edimini ifa edip etmediği anlamında keşif yapılması gerekebilecektir. Zira, gerek Yargıtay 13....

BORÇLAR KANUNU [ Madde 511 ] "İçtihat Metni" Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26.04.2007 gününde verilen dilekçe ile gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali, tescil, olmadığı takdirde raiç değerin ödenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.12.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede taşınmaz değerinin tahsili istemlerine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Dayanılan 29.05.2006 günlü sözleşme biçimine uygun düzenlenmiştir. Kaynağını Borçlar Kanunu'nun 22.maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir....

    Dava, taraflar arasındaki harici gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle ödediği bedelin iadesi ve sözleşmedeki belirtilen sürede teslim edilmediğinden dolayı kira alacağına ilişkindir. Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan bütün sözleşmelerin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlıdır (MK md. 706). Resmi şekilde yapılmayan gayrimenkul satış sözleşmeleri geçersiz olup, taraflar arasında hiçbir bağlayıcılıkları yoktur. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi de ileride taşınmaz mülkiyetinin tapuda devrini yapmayı taahhüt eden bir ön sözleşmedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri de resmi senet şeklinde düzenlenmesi ve noter huzurunda iki tarafça imzalanması suretiyle geçerlilik kazanır ( BK md. 29, Noterlik K. md. 60/3, md.89). Sözleşmenin şekil şartı kamu düzeni ile ilgili olup, noter tarafından düzenleme şeklinde yapılması zorunludur....

    Dosya kapsamından, taraflar arasında adi yazılı şekilde devre mülk satış sözleşmesinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda değişiklik yapan 4822 sayılı Kanunun 3/c maddesinde “konut ve tatil amaçlı taşınmaz malların” da tüketicinin korunması hakkındaki yasa kapsamına alındığı anlaşılmakta olup, aynı Kanunun 23. maddesine göre de bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinde görüleceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda davanın, taraflar arasında devre mülk satış sözleşmesinin feshedilmesi sonucu davalıya ödenen bedelin iadesi ve davalıya verilen senedin iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın niteliği itibarıyla taraflar arasında 4077 sayılı Kanunun 3/c maddesinde tatil amaçlı taşınmaz malların da kanun kapsamında düzenlenmesine göre uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir....

      bu hususu gözardı ettiğini ve yine ayrıca tapunun takyidatlardan ari olarak müvekkiline teslim edilmemesi halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi taleplerini dahi görmediğini, talep konusunun sanki sadece ipoteğin ve haczin kaldırılması gibi değerlendirildiğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin tarafı olmadığını, tüketicinin davalı inşaat şirketine karşı sözleşmeden dönme hakkı ve bedel iadesi talebinde de bulunduğu hususunun nazara alınmadığını, ancak davacı ile davalı Emay arasındaki edimlerin sona ermediğini, tapunun üzerindeki haciz ve ipoteklerin kaldırılamaması halinde sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebi de bulunduğundan Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığını, nitekim dava bakımından davanın temelinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmadığını, aksine dava konusunun 6502 sayılı kanun kapsamında ayıplı mal olduğunu belirterek görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olarak belirlenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini...

      TL peşinat ödeyerek toplam 18.800,00 TL olan satış sözleşmesi ve toplam borç kadar 13 adet sıralı senet imzaladığını, davalıya daha sonra 10.450,00 TL ödediğini ve 07/12/2016 tarihinde borcunu tamamen kapattığını, 6502 Sayılı Tüketici Koruma Yasası ve Devre Tatil Yönetmelik Hükümleri gereği satış sözleşmesinin birinci sayfasında büyük puntolarla yazılı olması gereken cayma beyanının söz konusu sözleşmede ve yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olarak satış sözleşmesinin birinci sayfasında yer almadığını, bu nedenle cayma hakkının kullanılmasının engellendiğini, sözleşmelere istinaden hiçbir hizmet alamadığını, üzerine devre tatil kat mülkiyet tapu tahsisi yapılmış herhangi bir yerin bulunmadığını ileri sürerek, imzalamış olduğu sözleşmelerin iptaline, ödemiş olduğu 12.850,00 TL'nin yasal faizi ile birlikte tarafına iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

      Mahkemece, adi yazılı şekilde düzenlenen taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu ancak tarafların aldıklarını iade ile mükellef olup davacının ödediği parayı geri isteme hakkı bulunduğu, emlak komisyoncusu olan davalının TBK 40. maddesine göre temsilci durumunda olduğundan, anılan maddeye göre sözleşmenin hukuki sonuçlarının davalı değil temsil olunan taşınmaz sahibi üzerinde doğacağı, bu sebeple davacının ödediği peşinatın iadesi ile sair taleplerini temsil olunan/taşınmaz sahibine yöneltmesi gerektiği (davalıya husumet yöneltilemeyeceğinden), bu sebeple de davalının kendisi hakkındaki icra takibine yaptığı itirazın usul ve yasaya uygun olup, davacının itirazın iptali talebinin doğru olmadığı gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava harici gayrımenkul alım satımı ve komisyon sözleşmesi gereğince peşinat olarak ödenen miktarın iadesine ilişkin olarak başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 02.04.2013 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ... ile davalılardan ...., ...., ... ve ölü ... arasında 18.02.1997 tarihinde düzenlenen satış vaadi sözleşmesine göre, adı geçen davalılar tarafından kök muris ...'dan intikal eden dört adet taşınmaz üzerindeki hisselerinin toplam 750,00 TL bedel karşılığında davacılar murisi ...'...

          Birleşen davanın davacısı ... 2007/485 sayılı dava dosyasında davalılardan ...’den senede bağlı alacakları olduğunu, yaptığı icra takibinin kesinleştiğini; ancak alacağını elde edemediğini, davalı ... ile diğer davalı ... ... arasındaki 09.03.2004 günlü taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin mal kaçırmak amacıyla yapıldığını, 09.03.2004 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi şeklinde yapılan tasarrufun iptalini istemiştir. İleri sürülen bu iddia şekline göre dava, düzenlemesi İcra ve İflas Kanununun 277 ve devamı maddelerinde yapılan tasarrufun iptali davasıdır. Gerçekten,bu tür bir dava alacaklı tarafından borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunanlar veya borçlu tarafından kendilerine mutat olmayan ödeme yapılan kimseler ya da bunların mirasçıları ile kötü niyetli üçüncü kişiler aleyhine açılabilir....

            UYAP Entegrasyonu