Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KA R A R Davacı, 1960 yılında belediyeden alınan ruhsata dayanarak yaptığı binanın bulunduğu taşınmazın imar uygulamasıyla paylı hale gelerek ortaklığın giderilmesi davası sonucunda davalıya satıldığını, taşkın yapı nedeniyle taşınmazın adına tescili gerektiğini ileri sürerek, taşkın taşınmazlarının bulunduğu alanın adına tescilini istemiştir. Davalı, davacının iyiniyetli olmadığını, yapıların temelsiz yapı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali tescil isteğine ilişkindir....
Davalı Hazine, davacının iyiniyetli olmadığını, taşkın bölümün askeri tesis olduğunu ve davacının binayı çekme mesafesine uygun yapmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın reddi ile davacıya ait taşınmazda bulunan yapının 52,73m² bölümünün yıkılmasına karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Bir davada hakim tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan daha fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Dava dilekçesinde davacı taşkın inşaat nedeni ile tapu iptali ve tescil veya irtifak hakkı kurulması istemlerinde bulunmuştur. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının istemi dışında HUMK’nun 74. maddesine aykırı biçimde davacıya ait taşınmazın yıkılmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakanı ...'un maliki olduğu 260 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile davalıya temlik ettiğini, sözleşmenin muvazaalı olduğunu ileri sürerek muvazaa nedeniyle tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına kayıt ve tescilini, olmadığı takdirde başkasının arsasına iyiniyetle bina yapan malik olması nedeniyle bedeli karşılığı taşınmazın adına tescilini istemiştir. Davalı, sözleşmenin muvazaalı yapılmadığını, ayrıca taşkın inşaat nedeniyle tescil şartlarının da oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin geçerli olduğu, taşkın inşaat nedeniyle tescil şartlarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’in raporu okundu, düşüncesi alındı....
inşaatın 2016 yılı sonrasında inşa edildiği, yani dava konusu 191 ada 38 parsel sayılı taşınmaza taşkın inşaat yapıldığında taşınmazın çaplı taşınmaz mahiyetinde olduğu, Yargıtay yerleşik içtihatları gereğince çaplı taşınmazlarda kural olarak iyiniyet iddiasında bulunulmasının mümkün olmadığı, taşkın inşaatın yapıldığı dönemde dava konusu taşınmazın çaplı olduğu ve buna rağmen inşaatın bu vaziyet bilinerek yapıldığı, davacı tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan ve davaya dayanak yapılan 29/08/2016 tarih ve 30267 yevmiye numaralı muvafakatname incelendiğinde davalının 38 parsel sayılı taşınmazı üzerine de taşacak şekilde davacının bu taşınmaz üzerine inşaat yapmasına muvafakat ettiğinin anlaşıldığı ve fakat davalı tarafından dayanılan yine taraflar arasında akdedilen Şavşat Noterliğinin 19/10/2016 tarih ve 2095 yevmiye numaralı kira sözleşmesinin 5.maddesinde kiracı olan davacının kira süresi boyunca kullanılmak ve kira süresi sonunda kaldırılmak şartıyla ahşap ev ve ahır yaptırabileceğinin...
Somut olayda; mahkemece, davacının iyiniyetli olarak kabul edildiği ancak taşkın inşaatın yapıldığı taşınmazın taşan kısmının 06.06.1989 tarihli satış işlemi ile davalı adına tescil edildiği, temliken tescil talebinin şahsi hakka ilişkin olması nedeniyle ancak inşaatın yapıldığı sırada malik olanlara karşı yöneltilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Çaplı taşınmazlarda iyiniyet iddiası dinlenemeyeceğinden davacı iyiniyetli kabul edilemez. Yukarıda açıklandığı üzere taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil davalarında taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan tapu iptali ve tescil talebi yeni malike karşı da ileri sürülebilir....
Davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce "...davacıya ait 10668 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının 2989 ve 2990 parsel sayılı taşınmazlar olduğu ve 2989 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 10.05.1984 tarihinde, 2990 ve 2991 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinin 13.06.1986 tarihinde kesinleştiği, mahalli bilirkişi, tanık beyanları ve binaya ilişkin ruhsat verilme tarihi nazara alındığında karşı davacının 2991 parsel sayılı taşınmazına 2002 yılında dava konusu taşkın yapıyı yaptığı anlaşılmıştır. Karşı davacı, taşkın yapıyı kendisine ait taşınmaz ile karşı davalıya ait taşınmazın kadastro tespiti kesinleşip her iki taşınmaz da çapa bağlandıktan sonra yaptığına göre, karşı davacı yararına sübjektif iyiniyet koşulu gerçekleşmediğinden tapu iptali ve tescil davasının reddine karar vermek gerekirken kabulü doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur....
Dolayısıyla 1962 yılında tapulama sebebiyle çapa ve tapuya bağlanan dava konusu taşınmazın harici satışı geçersiz olduğundan ve davacının harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil istemi ile iyiniyet iddiasında bulunamayacağından ve temliken tescil talep edilemeyeceğinden davacı vekilinin tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, davalıların muvafakati bulunduğu, davacının iyi niyetli olduğu kabul edilerek verilen kabul kararının yerinde olmadığı, kaldı ki davalıların bir kısmının tescil yönünde muvafakatlerinin bulunmadığı hususu da dikkate alınarak, kararın kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden dairemizce karar verilmesine ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/1626 E. sayılı dosyasında davalıya ait taşınmaza davacının elatmasının bulunduğunun tespit edildiğini, davacının taşınmaza elatmasının kötü niyetli olduğunu, inşa edilen binanın da ruhsatsız olduğunu, taşkın inşaat nedeniyle dava konusu taşınmazın inşaat alanının küçüldüğünü, inşaat sektöründeki yenilikler sonucu binaların zarar görmeden tecavüzlü kısmın ortadan kaldırılabileceğini beyanla davanın reddini savunmuştur....
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır....
Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle TMK'nin 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen “üst toprağa bağlıdır” kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşılan taşınmazın değil, ana yapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz’ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça (mütemmim cüz) niteliğinde olması gerekir. Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur. TMK'nin 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır....