İcra Müdürlüğünün 2021/9661 esas sayılı dosyasında kambiyo senedinden kaynaklı takip nedeniyle çek tazminatı yönünden toplam 2.797,00 TL alacak nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce, Bursa 17. İcra Müdürlüğü'nün 2021/9661 Esas sayılı icra takip dosyasının uyap sistemi üzerinden incelenmesinde; davalı Kuveyt Türk Katılım Bankası A.Ş. Tarafından, 29/10/2021 tarihinde, 30/04/2019 günlü 6242258 seri nolu, 30.000,00-TL bedelli çekle ilgili olarak, davacı ... Hırdavat Sanayi Ticaret Limited Şirketi ve dava dışı Nurettin Koç aleyhine, 27.970,00-TL çek, 10.766,15-TL işlemiş faiz, 83,91-TL Komisyon, 2.797,00-TL çek tazminatı olmak üzere toplam 41.617,06-TL miktar üzerinden, Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı görülmüştür....
Ancak, davalının kusurlu tutum ve davranışları yahut işlemleri sonucu yanlar arasında sözleşme kurulamamışsa, kurulmasına güvenilen sözleşmenin kurulamaması yüzünden uğradığı menfi zararı davacı davalıdan isteyebilir. Çünkü, iş sahibi davacının, davalı yükleniciye karşı gösterdiği güven, olumsuz zararın kaynağını teşkil etmektedir. Somut olayda ise; davalı şirket temsilcisi, 16.05.2006 tarihli dilekçesi ile ihalesi yapılan işin tüm ihale dökümanını oluşturan belgelerin okunarak incelendiğini ve herhangi bir ayrım ve sınırlama yapmadan bütün koşulları ile ihale dökümanını kabul ettiğini bildirmiştir. İhale dökümanı eki sayılan İdari Şartnamenin 9. maddesinde ihale dışı bırakılma nedenleri gösterilmiş, Türkiye'deki mevzuat hükümleri uyarınca kesinleşmiş sosyal güvenlik prim borcu olanın ihale dışı bırakılacağı, Şartnamenin 9/c bendi hükmünde açıklanmıştır....
Maddesi uyarınca kötü niyet tazminatı talep edilmişse de; kötü niyet tazminatı için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olma şartı aranmakta olup, kusurun varlığı yargılama neticesinde ortaya çıkabileceği, davalının takibinde kötüniyetli olduğu hususu ispatlanamamış olup şartları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; (1)Davanın KABULÜ İLE; davacı ... Genel Müdürlüğü'nün.... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasından kaynaklı davalı ... Sigorta A.Ş.'...
Borç, bir sözleşme ilişkisinden yüklenilen edimlerle sınırlı değildir, bu edimlerin yerine getirilmemesinden veya sözleşme dışı haksız eylemden doğan tazminat alacağı da borç kavramı içindedir. TBK. 112. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....
Davalı pandemi koşulları nedeniyle önceden öngörülemeyen sokağa çıkma yasakları nedeniyle ürünün teslimatında gecikme olduğunu savunduğuna göre davacının menfi zarar talebiyle ilgili olarak sözleşme kurulduktan sonra hangi günlerde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinin araştırılarak sokağa çıkma yasaklarının mücbir sebep kapsamında olup olmadığı, bu bağlamda davalının temerrüde düşmekte kusurlu olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması gerekirken eksik inceleme ile davacının menfi zarar talebiyle ilgili olarak yazılı şekilde karar verilmesi yerinde değildir....
KTK’nun 109. maddesi ile zamanaşımı süresinin başlayabilmesi için zarar görenin, hem zararı, hem de tazminat yükümlüsünü öğrenmesi koşuluna bağlanmıştır. Zarara konu olay, 23.08.2003 tarihinde meydana gelmiş, Kurumca, 12.9.2003-12.4.2004 tarihleri arasında sigortalısı nedeniyle ödeme yapmıştır. Zarar miktarının öğrenilmesi de, belirtilen tarihler arasında her bir ödeme tarihidir. Zarar yükümlüsünün öğrenilmesi tarihine gelince; davacı Kurum, zararını, davalı ... şirketinden 15.10.2004 tarihinde, davalı ...’den 6.9.2004 tarihinde yazı ile talep etmiştir. Sigorta şirketi, zararı kabul ederek, 4.1.2005 tarihinde Kuruma ödemede bulunmuştur. Davalı ... ise, 28.9.2004 tarihli dilekçesi ile zararın sigorta şirketinden tahsil edilmesini talep ederek zarar yükümlüsü olduğuna itiraz etmemiştir. Davacı Kurum, zarar yükümlüsünü, davalıların ödeme yapması, zararı kabul etmeleri ile öğrenmiştir. Zamanaşımı da bu tarihten itibaren işlemeye başlaması gerekir....
İlk derece mahkemesinin özetle: "davanın kabulü ile; mağdurlara bağlanan ilk peşin değerli gelirden kaynaklı kurum zararı olan 231.426,07 TL rucuen tazminat alacağının gelir bağlama onay tarihi olan 09/07/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, cenaze yardımı ödemesinden kaynaklı kurum zararı olan 320,40- TL rucuen tazminat alacağının ödeme tarihi olan 09/06/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine..." karar verdiği görülmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, iş kazası olayında müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, hesap raporunun da hatalı olduğunu, bilirkişi raporlarının kabulünün mümkün bulunmadığını, hesap raporunun da fahiş düzenlendiğini, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine, istemle bağlı kalınarak 500,00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline, davacının menfi zarar ve manevi tazminat istemlerinin reddine dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, ... .... Hukuk Dairesinin 08.....2010 tarih 2009/4955 Esas, 2010/6747 Karar sayılı ilamıyla, davacıların tüm davalının diğer temyiz istemlerinin reddine karar verilerek, ifaya ekli cezai şart niteliğinde olan davacının cezai şart isteminin, sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmeyerek karar davalı yararına bozulmuş, bozmaya uyulmasına karar veren mahkemece, daha önce kesinleşen fesih ve manevi tazminat istemleri hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, menfi tazminat ve cezai şart isteminin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı 2013/379 E. 2014/513 K. sayılı davada, ödediği 169.750,00 TL'nin iadesi ile müspet ve menfi zararı ile yoksun kalınan karının tespitini ve tahsili talep etmiş, mahkemece müspet ve menfi zararı ile yoksun kalınan karını açıklaması talep edildiğinde, davacının söz konusu talepleri yönünden davasını atiye bıraktığını belirtmesi üzerine mahkemece, taşınmazın satış bedeli olarak ödenen 169.750,00 TL yönünden davanın kabulüne, atiye bırakılan talepler yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, söz konusu karar Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşmiştir. Davacı eldeki dava ile, önceki davada atiye bıraktığı müspet ve menfi zararı ile yoksun kalınan karının tespitini ve tahsilini talep etmiş, mahkemece, satış bedeli olarak ödediği 169.750,00 TL'nin denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek çeşitli ekonomik etkenlerin ortalaması alınmak suretiyle ... 10....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/09/2019 NUMARASI : 2019/29 ESAS 2019/250 KARAR DAVA KONUSU : Menfi Tespit KARAR : Hatay 5.Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)'nin 24/09/2019 tarih ve 2019/29 Esas 2019/250 sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusu ile ilgili yapılan esas incelemesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE : Müvekkili Ahmet AYDIN’a davalı kurum TEDAŞ tarafından Müvekkili adına kayıtlı 4008 705 856 numaralı abone nedeniyle Hatay İcra Dairesinin 2017/32946 Esas numaralı dosyasında takip yapıldığını, söz konusu takibe yasal süresi içerisinde itirazlarımızı sunduk ve itirazımıza bağlı olarak takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkili aleyhine davalı kurum tarafından başlatılmış olan takibin hakkaniyete aykırı olduğunu, çünkü davalı kurumun müvekkili aleyhine hakkaniyete ve hukuka aykırı bir şekilde Kaçak Enerji Tüketim Tutanağı düzenleyerek 205.178,84 TL kaçak enerji bedeli yazdığını, öncelikle söz...