Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK'nun 1472.maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'î haleftir....
Somut uyuşmazlık; davacının düzenlediği sigorta poliçesi ile sigortaladığı sitenin ortak kullanım alanlarında davalıların üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmemelerinden kaynaklanan tazminatın rücuan tahsili için yaptığı icra takibine yönelik itirazın iptali davasıdır. Halefiyete dayalı sigorta rücu davalarında, 22.03.1944 gün ve 37-9 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre değerlendirilme yapılması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören yerler konuttur. Sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki uyuşmazlık ticari nitelikte değildir, haksız fiile dayalıdır. Bu sebeple bu davanın ticaret mahkemesinde değil, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Büyükçekmece 4....
Dava konut sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacı sigorta şirketi bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır....
Mahkemece, davanın sigorta hukukundan kaynaklandığı, bu nedenle davanın ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde dosyanın görevli Gaziantep Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6762 sayılı TTK.’nun 1301. maddesinden (6102 sayılı TTK'nun 1472. maddesi) kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus" Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta hasara neden olduğunu ve hasar bedelinin davacı tarafından ödendiğini ileri sürerek, 3.425,00 TL. tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda, dava dilekçesinin görevsizlik nedeniyle usulden reddine, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir....
Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK'nun 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz'î haleftir....
Karayolları Trafik Kanunu'nun 95. maddesi ile sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hâllerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği, ödemede bulunan sigortacının, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabileceği hüküm altına alınmıştır. Burada düzenlenen rücu hakkı kaynağını sigorta sözleşmesi ilişkisinden almaktadır. Eş söyleyişle; bu rücu hakkı kaynağını halefiyet ilkesinden almamakta, sözleşme ve Yasa gereği sigorta ettirene karşı defi hakkı bulunan sigortacının, bu hakka dayanarak kendi akidine dönmesini sağlamaktadır (Ulaş, I: Uygulamalı Zarar Sigortaları Hukuku, Ankara 2012, s:1010 )....
Davacı taraf ... plakalı araçla meydana gelen kazada ölenin annesine tazminat ödeyen davalı sigorta şirketine borçlu olmadığının tespitini talep etmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 gün ve .../... Esas, .../... Karar sayılı kararında vurgulandığı üzere; Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 2. maddesine göre, görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Somut olayda talep, TTK'nun 4....
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.1944 tarih ve 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında, bu husus, "Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur." şeklinde vurgulanmaktadır....
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, makine arızası nedeniyle sigorta sözleşmesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir. Asliye Ticaret Mahkemesince, davanın, TTK'nın 1472. maddesi kapsamında davacının sigortalısına yaptığı ödemeyi halefiyet kuralı gereğince davalıdan talebine ilişkin olduğu, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açtığı siğorta poliçesinden doğmayan bir dava olduğu, haksız fiil hükümlerine göre asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesince ise her iki tarafın da tacir olduğu ve davanın her iki tarfın ticari işletmesi ile ilgili olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur....