maddi tazminat tutarı 10.829,01-TL nin düşülmesi neticesinde davacının talep edebileceği munzam zarar tutarının 642,84-TL olduğuna ilişkin..." yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Aşkın (munzam) zarar, alacaklının temerrüt faizini aşan zararlarını ifade eder....
Zira aşkın (munzam) zarar sorumluluğu, temerrüt faizinden sorumluluktan farklı olarak kusur sorumluluğuna dayanmakta olup burada aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Ancak aşkın (munzam) zarar iddiasının ileri sürüldüğü durumlarda sorumluluk için, diğer koşulların varlığı durumunda borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun varlığı asıldır. Başka bir anlatımla temerrüt sonrasında borçlunun temerrüde düşmedeki kusurunun alacaklı tarafından ispatı gerekmez. Aksine borçlu, temerrüde düşmede kusursuz olduğunu ispatlamadıkça ortaya çıkan aşkın (munzam) zarardan sorumludur. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken son koşul ise; borçlunun temerrüdü ile alacaklının aşkın (munzam) zararı arasındaki illiyet bağının mevcudiyetidir. Bu çerçevede alacaklı, borçlunun temerrüde düşmesi ile ileri sürdüğü aşkın (munzam) zarar olgusu arasındaki illiyet bağını ispatla yükümlüdür....
Munzam zarar bu hukuki niteliği ve karakteri itibariyla, asıl alacak ve faizleri yönünden icra takibinde bulunulması veya dava açılmasıyla sonuç ermeyeceği gibi, icra takibi veya dava açılması sırasında asıl alacak ve temerrüt faizi yanında talep edilmemiş olması halinde dahi (BK'nın 105/2) takip veya davanın konusuna dahil bir borç olarak da kabul edilemez. Hâl böyle olunca, asıl alacağın faizi ile birlikte tahsiline yönelik icra takibinde veya davada munzam zarar hakkının saklı tutulduğunu gösteren bir ihtirazî kayıt dermeyanına da gerek bulunmamaktadır. Ayrı bir dava ile on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde her zaman istenmesi mümkündür. Munzam zarar sorumluluğu, kusur sorumluluğuna dayanır. BK'nın 105. maddesi kusur karinesini benimsemiştir. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmekteki kusurudur. Farklı bir anlatımla, burada zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz....
, bu ödemenin 134.716,40 TLsi maddi tazminat, 30.000,00 TLsi manevi tazminat olup bakiye 216.148,51 TLlik kısım işlemiş faiz, yargılama gideri, ilam vekalet ücreti, icra vekalet ücreti ve sair icra masraflarına ilişkin olduğunu, dolayısıyla yapılan ödemenin teminat kapsamında olan maddi ve manevi tazminata ile ferileri dışında kalan kısmının müvekkilin munzam zararını oluşturduğunu, Davalı sigorta şirketi ile müvekkili şirket arasında 30.06.2010 başlangıç tarihli ve 365 gün süreli İşveren Mali Sorumluluk Poliçesi akdedildiğini, poliçe kapsamında davalı sigortanın, işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda oluşacak tazminat taleplerini karşılamayı üstlendiğini, bu nedenle müvekkili tarafından dava dışı işçiye ödenen tazminatın tamamının, temerrüt hükümleri ve munzam zarar kapsamında sigorta şirketi tarafından müvekkiline ödenmesinin gerektiğini beyanla; Davanın kabulü ile müvekkili tarafından işçiye ödenen maddi ve manevi tazminat ile munzam zararın temerrüt tarihinden itibaren...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/792 KARAR NO : 2023/725 DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 17/10/2022 KARAR TARİHİ : 14/09/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; ----plakalı müvekkiline ait plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış----- plakalı araç arasında meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasına dair HMK 107. Maddesi uyarınca fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile, müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL'sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen ....11.2013 tarih ve 2011/252-2013/321 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin İspanya’ya ihraç ettiği canlı istiridye emtiasının 4 gün içinde taşınması gerekir iken, 4 gün gecikme ile taşınması sonucu deniz ürünlerinin tümüyle öldüğünü, zarardan davalı taşıyanın sorumlu olduğunu ileri sürerek, asıl davada 57.250 DM'nin, birleşen davada ise munzam zararı nedeniyle 20.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
tazminat tutarı 4.000,00-TL nin düşülmesi neticesinde davacının talep edebileceği munzam zarar tutarının 950,16-TL olduğuna ilişkin..." yönünde görüşlerini bildirmişlerdir....
tazminat tutarı 3.354,00 TL.nin düşülmesi neticesinde davacının talep edebileceği munzam zarar tutarının 804,17 TL. olduğuna ilişkin..." yönünde görüşlerini bildirmişlerdir.Aşkın (munzam) zarar, alacaklının temerrüt faizini aşan zararlarını ifade eder....
E. 2024/..l Karar Sayılı İlamı) Somut olayda; davanın sebebi ZMMS poliçesi kaynaklı olmayıp aracın değer kaybına ilişkin ödemenin geç yapılmış olması nedeniyle munzam zararın tazminine ilişkin açılan bağımsız nitelikte yeni borç mahiyetindeki TBK 122. maddesine dayalı açılan tazminat davasıdır. Dolayısıyla eldeki dava, yukarıda açıklanan mutlak ticari davalardan değildir. Yine davacı asil tacir olmadığından nispi ticari davanın şartları da somut olayda oluşmamıştır. Dava; asıl borçtan tamamen bağımsız (yani TTK da düzenlenen sigorta hükümlerine dayanan poliçeye dayalı tazminat talebinden tamamen bağımsız) TBK 122. maddesine dayanan yeni bir borç niteliğindeki bağımsız nitelikte munzam zarar iddiasına dayalı açılan tazminat davası olduğundan uyuşmazlıkta TBK 122....
İkinci bir görüş doğrultusundaki Yargıtay uygulamalarına göre de; Munzam Zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır. Munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur, borçlunun temerrüde düşmesindeki kusurudur. Zararın doğmasına yol açan bir kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz. Munzam zarar alacaklısı davacı, normal durumlar ve fiili karıneler ile maruf ve meşhur olaylara dayanıyorsa bunun ispatı istenmemelidir. Kaldı ki, munzam zarar davalarında alacaklının ispat yükümlülüğü çok sıkı kurallara bağlanmamalıdır. Hükmedilecek zarar miktarı ve kapsamının tespitinde Borçlar Kanunu’nun 43. maddesinden yararlanılmalıdır....