Bozma kararına uyan mahkemece; taleplerini açıklamak üzere süre verilen davacıların fazlaya dair haklar saklı olmak üzere, 5.000 TL faiz alacağı ile 5000 TL munzam zarar alacağının davalı ...’den alınarak davacı ...’e, 5.000 TL faiz alacağı ile 5.000 TL munzam zarar alacağının ise davalı ...’den alınarak davacı ...’ya verilmesini talep ettiği, munzam zararın faiz ile karşılanamayan zarar olduğu, faiz alacağı hesabı sonucu bulunan bedelin munzam zarardan düşülmesi gerekeceğinden böyle bir hesaplamaya gerek duyulmadığı, tazminat davasında ihtar tarihinden itibaren faiz talep edilip mahkemece de faiz alacağına hükmedildiğinden satış tarihi ile temerrüt tarihi arasında faiz işletilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL munzam zarar alacağının, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı ...'den alınarak davacı ...'e, 5.000 TL munzam zarar alacağının, dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'...
na ise 29/11/2019 tarihinde yani kazadan 7 yıl sonra başvurduğunu soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmediğini davacının kanıtlaması gereken hususun enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olguların değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetinin olduğunu davacının munzam zarar talebi soyut iddiadan ibaret olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Dava:Munzam zarar dolayısıyla ikame edilen tazminat istemine ilişkindir....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir -----....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir. Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Bu itibarla davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez. Zira ülkemizdeki belirli dönemlerde var olan ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, tek başına davacının temerrüt faizi dışında bir zararının varlığının ispatı değildir....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
nin vermiş olduğu karar dahilinde de karşılamış olmasına rağmen 2022 yılında munzam zarar sebebiyle müvekkilimize dava açılmış, müvekkilimize belirsiz alacak şeklinde, talep edilen süreler dahi belirtilmeden ucu açık bir munzam zarar talebi yöneltildiği, 6)Munzam zarar talebi dolaylı bir zarardır ve poliçe kapsamında müvekkil şirket bundan sorumlu olmadığı, munzam zarar doğrudan uğranılan zarar değil, dolaylı zarar olup, Trafik Sigortası Genel Şartları "Teminat Dışında Kalan Haller" başlıklı A.3. maddesinin (m) bendi uyarınca; "Dolaylı zararlar nedeni ile yöneltilecek tazminat talepleri" teminat dışında kaldığı, buna göre munzam zarar dolaylı zarar olup, poliçe teminatı kapsamına girmediği, trafik sigortası poliçe teminatı kapsamında olmayan munzam zarar bedelinin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından talep edilmesi mümkün olmadığı, yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle munzam zarar şartları oluşmadığından davanın reddi gerektiği, 7)Müvekkil şirket tarafından ödeme karar sonrasında...
Uyuşmazlık konusunun temelini oluşturan aşkın (munzam) zarara ilişkin olarak ise TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. 20. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır....
İbranamenin Munzam Zararı Sona Erdirip Erdirmeyeceği Değerlendirildiğinde; Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/7864 E- 2022/1108 K.sayılı Kararında; "Ayrıca sigortacının ibrası ister taraflar arasında akdedilmiş bir sulh sözleşmesi ile ister bağımsız bir ibra sözleşmesi ile kararlaştırılmış olsun, sözleşmede aksine hüküm yoksa sigorta tazminat borcu ile birlikte gecikme faizi ve munzam zarar gibi borçlar da ibra ile sona erer. Sigorta tazminat borcuna ilişkin sulh-ibra sözleşmesi yapılırken iradesi sakatlanan (hata, hile, ikrah) sigorta ettiren, sigortalı bu sözleşmeyi iptal hakkına sahiptir.Ancak sigortalı hata,hile, ikrah ile iradesinin sakatlandığını ispat etmek zorundadır. Aksi halde sigortalı “tazminat makbuzu-ibraname” “mutabakatname-ibraname”, “ibraname” başlıklı belge ile tespit edilen sulh ve ibra sözleşmesi ile bağlıdır." şeklindeki kararı ile aksine düzenleme bulunmadıkça ibranamenin munzam zarar borcunu da sona erdireceğine hükmedilmiştir....