Çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık davalının gönderdiği e-postaların davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı, gönderdiği e-postalar ile şirketin zarar edişinin ve kötü gidişin nedenlerini açıklamaya, şirketin iyi yönetilmediğini ve davacının atandığı göreve niçin getirildiğini kendince ifade etmeye çalıştığı anlaşılmaktadır. Mahkeme ve Dairemiz çoğunluğu tarafından elektronik postalar farklı yorumlanmak suretiyle davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilmesi doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca davanın tümden reddi yerine, kısmen kabulü kararının bozulması gerektiği görüş ve kanaatindeyiz. Diğer yandan; kabule göre de, olayın oluş şekli nazara alındığında hükmedilen tazminat miktarı fazladır. Bu nedenlerle mahkeme kararının bozulması gerekirken onanması yerinde olmadığından karara katılmıyoruz.14/12/2015...
A.. aleyhine 14/10/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 09/10/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava basın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişikindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne ilişkin verilen 01/07/2010 tarihli karar Dairemizin 01/02/2012 tarih ve 2010/13462 esas, 2012/1237 karar sayılı ilamıyla özetle; dava konusu yayının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı ve davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece, 09/10/2012 tarih, 2012/282 esas, 2012/340 karar sayılı hükümle önceki kararda direnilmesine ve istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir....
O'nun ayrıcalığı rüşvet toplama merkezinin başkanı olmasıdır." şeklindeki sözlerin eleştiri niteliğinde olmayıp doğrudan olgu isnadı içerdiği, bu haliyle davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığı, bu nedenle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 23/10/2017...
Alb. ...’ nun görüp Başaran’ı ve bölük komutanı olan davacıyı odasına çağırıp "Bu asker nasıl bu kadar cesaretli bu kadar rahat olabiliyor,sen bu adamdan para mı alıyorsun yüzbaşım" diyerek kendisine suç isnadında bulunduğunu, kişilik haklarına yapılan bu onur kırıcı saldırı nedeniyle zarara uğradığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının yargılamaya konu sözleri ile davacının yanında astı olduğu halde onun onurunu rencide ederek, amirlik nüfuzunu kırdığını, astının yanında onu küçük düşürdüğü, bu suretle davacının kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan bu eylemi nedeniyle manevi zararın oluştuğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının kendisine karşı davalı tarafından söylediği ileri sürülen sözler; askerlik hizmetinin bir disipline bağlı olduğunu belirten ve davacının disiplini sağlayamamasını eleştirir nitelikte söylenmiş ifadelerdir....
imzasıyla "Paralelden Şantaj Talimatı" başlıklı haber yapıldığını, bu haberin gazetenin 17. sayfasında " Narkotik Bilgisayarda Paralel Komplo" başlığıyla devam ettiğini, haberde davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden ifadelerin yer aldığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalılar vekili; haberin resmi belgelere dayalı olarak objektif şekilde yapıldığını, tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, başkaca bir dayanak olmadan ve görünürdeki gerçekliğe uyma kriteri de bertaraf edilerek ve üstelik okuyanlarda kesinleşmiş bir olgu kanaati uyandıracak şekilde kaleme alınan ve yayımlanan haberin hukuka aykırı ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil edeceği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir....
Davacı, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yardımcı doçent olarak görev yaptığını, Malatya Yeşilyurt Asliye Hukuk Mahkemesi'ne açılan bir davaya hukuki mütalaa verdiğini, sözkonusu mütalaa nedeniyle davalı avukatın Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanlığı'na başvurarak şikayet adı altında hakaretlerde bulunduğunu belirterek, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davalı tarafından verilen dilekçelerde bulunan hakaret içerikli sözler nedeniyle, davacının kişilik hakları ağır surette ihlal edildiği belirtilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat ödetilmesini isteyebilir....
Oysa eldeki dosyada tazminat sorumluğundaki "hukuka aykırılık" unsuru ile kişilik haklarına saldırı olup olmadığının tartışılması gerekmektedir ve hukuka aykırılık unsurunun ceza yargılamasında değerlendirilen "kast" unsurundan daha geniş bir anlam ifade ettiği de ortadadır Buna göre, ceza yargılamasında hakaret kastı ile söylenmeyen bazı ifadeler, tazminat hukukuna göre kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğinden tazminatı gerekli kılabilir. Bu değerlendirmeler ışığında ceza yargılamasında verilen beraat kararının eldeki dosya yönünden bağlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Diğer taraftan dosya içerisinde yer alan....Üniversitesinin cevabi yazısına göre de, Yargıtay... Hukuk Dairesi başkan ve üyesinin çocuklarının davacının görev yaptığı okulda okumadığı açık olup bu yönüyle de beyanın gerçek dışı olduğu anlaşılmaktadır....
Dava kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar Dairemiz çoğunluğunca onanmıştır. Davacı; davalı ile aynı okulda görev yaptıklarını, bölüm başkanı olan davalının, kendisine gönderdiği e-postada "... Sen kendini çakal zannediyorsun .... Sana bir tane hatamız olmamıştır bölüm olarak, ama yediğin kaba pislemeyi sen seçtin" şeklinde ifadeler kullandığını, bu ifadelerden dolayı ceza mahkemesinde yargılanarak mahkum olduğunu belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Söz konusu e-postanın davalı tarafından gönderilmiş olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmayıp, e-postada yer alan ve yukarıda belirtilen dava konusu ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu, bu nedenle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 27/11/2017...
Kararın bu davalı yönünden bu nedenle bozulması gerekmiştir. 2-Diğer davalıların temyiz itirazlarına gelince: Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı, davalılardan ...vekilleri tarafından tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalıların tarihli nüshasında kendisi hakkında başlıklı ve 22/04/2006 tarihli nüshasında başlıklı haber yapıldığını, haberde kullanılan ifadelerin kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek, uğranılan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu haberlerde kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Basın özgürlüğü, Anayasa'nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 1 ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 13/06/2014 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 19/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalının yaptığı basın toplantısında aleyhine ağır hakaretler ve iftiralarda bulunduğunu belirterek, uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....