Bunun dışında davalıdan kaynaklanan davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir olayın varlığı da kanıtlanamamıştır. O halde, davacının manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.03.2015 (Pzt.)...
tarafından yürütülen bir soruşturma sırasında elde edilen ses kaydında davalının muhatabına “ ....” şeklindeki beyanı nedeniyle Türk Milletinin bir ferdi olarak kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirterek manevi zararının tazminini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, telefondaki konuşmanın bütünü dikkate alındığında dava konusu konuşmadaki " .. " ifadesi ile Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan ve Anayasa'nın 66. maddesinde tarif edilen Türk Milleti'nin kastedildiği, bu sözler nedeniyle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. .. kelime anlamı olarak; yöneliklik, yönelmiş almaklık olarak tarif edilmektedir. Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat işlemini içeren davalarda konu olan matufiyet şartı, açıkça kanunda yer almamakla birlikte, Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir....
Davalı kadından kaynaklanan bu eylemler davacı erkeğin kişilik haklarına saldırı niteliğindedir. Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat ve yayın davasının mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 06/10/2020 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. K A R A R Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ve kararın yayınlanması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd aleyhine 26/03/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin yetkisizliğine dair verilen 16/10/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevî tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 5. maddesi "Mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir." şeklindedir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 12/09/2013 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 02/12/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece manevi tazminat istemi zamanaşımı nedeniyle, maddi tazminat istemi ise unsurları oluşmadığından reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir....
nin tekrar iktidara gelmesinin amaçlandığı,ikisi arasında çıkar işbirliğinin yapıldığı gibi bir iddia ve değerlendirmede bulunduğunu ve bu sözlerin kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu belirterek, davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını istemiştir. Davalı yan ise, ......yasa değişikliği refarandumu öncesinde ............unda katıldığı yayında,devletin en üst kademesinde yer alan ...... ve ...... başkanı arasında yapılan ve içeriği tüm kamuoyundan sakl......n görüşmenin ve ardından ...... Başkanlığı tarafından 27.07.2007 tarihinde iktidara karşı verilen e-muhtıranın ortaya çıkardığı sonuçlar ve nedenleri bakımından irdelenerek ,kendisinde oluşan k......atin ifade özgürlüğü kapsamında kamuoyuyla paylaşılmasından ibaret olduğunu,doğrudan davacının kişilik haklarına saldırı olmadığını, siyasi eleştiri niteliği taşıdığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 18.04.2022 tarihli ve 2022/1392 Esas, 2022/3704 Karar sayılı kararı ile davacı-karşı davalı kadın yararına takdir edilen maddî tazminatın az olduğu ve davalı-karşı davacı erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu bu nedenle davacı-karşı davalı kadın yararına marevî tazminat hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile karar bozulmuştur....
Mahkemece, toplanan deliller ve tanık anlatımlarına göre, davalının davacıyı evlenme vaadiyle kandırdığı ve bir çocuk dünyaya getirdiği, bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, maddi tazminat isteminin de ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalının 2005 yılında tanıştıkları, daha sonra ayrıldıkları, davalının bu süreçte evlendiği ve evli olduğu sırada davacı ile rızaya dayalı birliktelik yaşadığı, bu birlikteliğin sonucunda bir çocuğu dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Davacının, bu olaylar yaşandığı sırada ergin olduğu sabittir. Şu durumda, davacı ile davalının rızaya dayalı birliktelik yaşaması ve davacının da ergin (reşit) olması gözetildiğinde, davalının eylemi kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinden mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir....
aleyhine 24/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı tarafından sosyal paylaşım sitesinde yazılan yazı nedeni ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu beyanla, manevi zararının giderilmesi istemiştir. Davalı ise, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur....