Bilirkişi heyeti raporunda, davacıya ait aracın motorunda meydana gelen hasarın krank parçasının karşı denge ağırlıklarında meydana gelen problemden kaynaklandığı, krank parçasının üretim kaynaklı ayıplı olduğu ve davalı tarafından verilen hizmetin ise ayıplı olmadığı, dava konusu araçta oluşan arıza davalının ayıplı onarım işleminden değil de üretim kaynaklı ayıplı orijinal kranktan kaynaklı olup, dolayısıyla oluşan arıza sonrası 26.420,20TL arıza giderim bedelinden davalının sorumlu olup olmayacağı hususunun mahkemenin değerlendirme ve takdirinde olacağı, davacıya ait araç tamir süresi yoksunluk kaybının, dolayısıyla davacının kazanç kaybının 4.200,00TL olacağı belirtilmiştir. GEREKÇE : Dava, ayıplı mal satışı nedeniyle uğranılan hasarın tamir bedelinin tazmini, aracın serviste kaldığı sürece kullanım olanağının olmaması sebebiyle uğranılan kazanç kaybı ve değer tespiti yapılan delil tespiti dosyasında yapılan yargılama masraflarının tahsili istemine ilişkindir....
Davacı, satın aldığı aracın ayıplı olduğunu belirterek, ödediği satış bedeli ile birlikte bu nedenle uğradığı zararlar ve yapmış olduğu masrafların tahsilini talep etmiştir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4. maddesi hükmü gereğince tüketici satın aldığı malın ayıplı olduğunun anlaşılması halinde satıcıdan, verdiği bedelin iadesini, ayıp nispetinde bedelin tenzilini, ayıbın giderilmesi için gerekli onarımın yapılmasını, son olarak da aracın yenisi ile değiştirilmesini isteyebilir. Aynı Kanunun 13. maddesinin 3. fıkrasında da “Tüketici Onarım hakkını kullanmışsa, ... süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yaralanamamasının süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirin mümkün bulunmadığının anlaşılması halinde, 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir” hükmü bulunmaktadır....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/3 Esas KARAR NO: 2023/211 DAVA: Tazminat (Rücuen Tazminat) DAVA TARİHİ: 05/01/2021 KARAR TARİHİ: 07/03/2023 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ----- adıyla ---------bayi temsilciliğini yaptığını, ürünlerin üretim, ithalat aşamalarına katılmadığını, ----------- gelen ürünleri yine -----şekilde sattığını, davalının -------- ürünlerin ithalatçısı olduğunu, ürün beraberinde vermiş olduğu ------ile cihazda çıkabilecek her türlü donanımsal ve yazılımsal arızaya karşı teknik destek sağlayacağını gerekirse cihazı ücretsiz şekilde değiştireceğini de tüketicilere taahhüt ettiğini, davaya konu ---- dava dışı ----- sattığını, dava dışı kişinin donanımsal ve yazılımsal hataların olduğunu iddia ederek -------- başvurduğunu, daha sonra cihazın hakem heyetince bilirkişi incelemesine gönderildiğini, bilirkişi inceleme sonucunda cihazda yazılımsal...
Maldan beklenilen faydanın onarım sonucunda sağlanamadığı, cihazın üretimden kaynaklı Donanımsal arızası ve ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ise davacının dava tarihinde cihazın bedelini isteme hakkının doğmuş bulunduğunun kabulü gerekir. Öte yandan donanımsal arıza giderilmediği için aynı arızanın ikiden farklı arızaların dörtten fazla tekrarlanması koşulunun da cihazdan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi nedeniyle bu davada araştırılmasına gerek bulunmamaktadır. Mahkemece, davacının bilgisayarın iadesi ile bedel isteme hakkının doğmuş bulunduğunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, kararın onanması gerekir. O nedenle sayın çoğunluğun aksi yönde oluşan hükmün bozulması görüşüne katılamıyorum....
Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz. ...
Davacı malın ayıplı olduğu gerekçesiyle tespit yapılması konusunda ... tarihinde Konya ... Asliye Ticaret Mahkemesine başvurmuş, makine üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda makinenin üretim kaynaklı ayıplı olduğu, mevcut ayıpların kullanımla ortaya çıkacak nitelikte olduğu, gizli ayıplı olduğu, ayıpların sözleşmede yazılı garanti süresinde meydana geldiği, tamirinin ekonomik olmayacağı, kaldı ki tekrar arıza yapabileceği, makinenin komple değiştirilmesi gerektiği, makinenin bedelinin ...-TL + KDV olduğu, yeni makine alma süresinin ... gün olup, kullanılamamadan kaynaklı günlük ...-TL zarardan ...-TL'lik zararın oluşacağı hususlarının belirtildiği ve raporun davalıya ... tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmış, ilgili mahkemenin mahkememize hitaben verdiği cevapta davalının itiraz dilekçesi sunmadığının bildirildiği görülmüştür....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi,gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı ... Yalıtım Ür. Ltd. Şti ile yapmış olduğu anlaşma uyarınca dava konusu çatı malzemelerini satın aldığı ürünün ayıplı çıktığını müvekkilinin ayıplı üründen kaynaklı zararının oluştuğunu, davalının ayıplı ürünün ithalatçısı olduğunu ve ürünün piyasa dağıtımını yaptığını bu nedenle müvekkilinin uğramış olduğu zarardan dava dışı ürünleri temin eden firma ile müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek, şimdilik 10.000 TL zararının 24.8.2006 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir....
Mahkemece, davalı... şirketi hakkındaki davanın husumetten reddine, diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı... şirketi tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davaya konu devre tatil sözleşmesinde davacı ile davalı... şirketinin imzaları bulunmakla birlikte, sözleşmede mal sahibi olarak diğer davalı... şirketinin isimleri yazılıdır. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/3 maddesinde; .... imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğu açıklanmıştır....
TKHK nun 4/3 maddesine göre; İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10.maddenin 5.fıkrasına veya 10/B maddesinin 9.fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Hal böyle olunca, imalatçı-üretici durumunda bulunan davalıya husumet yöneltilebilir. Mahkemece, bu nedenle davalı yönünden yukarıda açıklanan şekilde işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın husumetten reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
TKHK nun 4/3 maddesine göre; İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10.maddenin 5.fıkrasına veya 10/B maddesinin 9.fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Hal böyle olunca, imalatçı-üretici durumunda bulunan davalı şirkete karşı açılan davada mahkemenin kabulünde olduğu gibi Tüketici mahkemesi görevlidir. Davacı ile diğer davalı satıcı arasındaki ihtilafın da aradaki hukuki ve filli bağlantı nedeni ile davalı şirkete tebaen tüketici mahkemesince karara bağlanması gerekmektedir. Mahkemece, bu nedenle her iki davalı yönünden de görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre temyiz eden davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan 1. Bent gereğince temyiz edilen kararın BOZULMASINA , 2....