WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Dosya içeriğine kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, BK. 18.maddesindeki muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak her zaman dava açabileceğine göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve Aşağıda dökümü yazılı 1,55 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 12.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....

    Yine, TBK'nun 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında 5 yıllık hak düşürücü süre uygulanmaz. Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayandığından ve bu yönüyle hak düşürücü süre hükümleri eldeki davada uygulanmayacağından, davanın TBK'nin 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın sadece AATUHK’nun m.24 maddesi anlamında tasarrufun iptali davası gibi değerlendirilerek hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davanın TBK 19. maddesi anlamında satış işleminin iptali davası olduğu göz önüne alınarak işin esasına girilmesi ve taraf delilleri değerlendirilerek karar verilmesinden ibarettir....

    İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı T7 vekili sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemece verilen kararın usul ve esas yönünden hatalı olduğunu, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, HMK hükümleri kapsamında dava konusu taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğunu, bu nedenle Doğanhisar Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkiliyken bu yetki itirazlarının dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, davacının her ne kadar 5411 sayılı Bankacılık Kanuna istinaden kuruluşlarından itibaren 5 yıl boyunca her türlü harçtan istisna olduklarını belirterek yargılama harçlarını yatırmadığını ancak söz konusu durumun somut olay açısından mevcut olmadığını, davanın tasarrufun muvazaa nedeniyle iptali talebini içerdiğini, borca ulaşma amacına haiz olmadığını, muvazaa iddiasını barındırdığını, bu nedenle de davanın usul yönünden eksik olduğunu, davalı T9 akıl sağlığının yerinde olmaması nedeniyle kısıtlanma durumunun olduğunu ve buna yönelik açılan vasi tayini davasının...

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2020 NUMARASI : 2019/44 ESAS, 2020/55 KARAR DAVA KONUSU : Tasarrufun İptali (TBK. 19. madde) KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı Rumeysa vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili ilk derece mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; genel muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak davalılar arasında başlatılan Mersin 3. İcra Dairesi'nin 2019/5270 Esas sayılı dosyası nedeniyle tasarrufun iptali talebinde bulunularak Mersin 3. İcra Müdürlüğünün 2019/52701 Esas sayılı icra dosyasında T5 maaşının üzerindeki haczin iptaline, müvekkili bankaya dava konusu icra takibine ve maaş haczine ilişkin her türlü hak ve alacak üzeerinde Mersin 8....

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalılardan ...’ın müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında borcuna yetecek haczi kabil malının bulunmadığını ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak kendine ait taşınmazı diğer davalı ...’a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir. Davalılardan ..., tasarrufun borcun doğumundan önce gerçekleştiğini, satışın muvazaalı olmadığını ve iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddini savunmuş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir....

      Dava, muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece istem sıfat yokluğundan reddedilmiş; karar, davacı ile davalı ... tarafından temyiz olunmuştur. Davacı, davalılardan ... ile oğullarının sahibi olduğu şirket arasındaki ticari alışverişten dolayı davalı ...’tan alacaklı olduklarını, alacağın ödenmesi konusunda davalı ile protokol imzaladıklarını, protokol hükümlerinin teminat altına alınması için davalının tapuda kayıtlı taşınmazını kendisine devir ettiğini, protokole göre alacağın ödenmemesi nedeni ile dairenin tapusunu geri vermediğini, ancak davalıların muvazaalı şekilde aralarında borç senedi düzenleyerek icraya koyup, davalı ...’ın kendisine devir ettiği dairenin borçlulardan mal kaçırmak amacı ile devir edildiği gerekçesi ile tasarrufun iptali davası açtıklarını ve davanın kabul olunduğunu, esasen davalılar arasındaki borçlandırıcı tasarruf işleminin muvazaalı olup iptaline karar verilmesini istemiştir....

        Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. ... ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.Bu tür davaların görülebilmesi için diğer dava koşullarının yanında borçlunun aciz halinin varlığıda ön koşuldur. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından, borçlu ve dava dışı arkadaşları hakkında ... 6.... Müdürlüğünün 2011/16773 sayılı dosyasından takip yapılmış ve 2011 yılı içinde muhtelif tarihlerde şirket adreslerinde haciz yapılmıştır. Davalı borçlunun takip adresi olan Şenlikköy Otlukbeli Sokak No.46 Daire no :7 Florya adresinde bir haciz yapılmamıştır....

          Maddesine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 25/11/2019 tarih, 2017/5713 E. ve 2019/11080 K. sayılı kararında açıklandığı üzere; Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nin 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3....

          Davacı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın tasarrufun iptali değil muvazaa nedeniyle temlikin iptali istemli olduğunu, davalıların işbölümü ilk itirazlarının bulunmadığını, İİK'nin 281. maddesinde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilmediği gibi resen görevin değerlendirileceği bir davanın da bulunmadığını, muvazaa nedeniyle iptal istemli tacirler arasındaki ticari işletmelerine ilişkin davalarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemeyeceğini, Mahkemenin hatalı değerlendirme sonucunda karar verdiğini ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, İİK.nin 277 devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, davanın görevsizlik nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur....

            Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277 .maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır....

            UYAP Entegrasyonu