Tasarrufun iptali davaları için geçici hukuki himaye olarak Kanun Koyucu İİK'nın 281/2. maddesi ile ihtiyati tedbir değil, iptale tabi tasarrufun konusunu oluşturan mal üzerine ihtiyati haciz konulmasını öngörmüştür. Tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati hacizlerden birinin, ilk kesinleşen ihtiyati hacze iştiraki İİK'nın 268. ve 100. maddelerine göre belirlenir. İhtiyati hacizler ise tasarrufun iptali davasının karara bağlandığı tarihte kesinleşir ve bu tarihe göre, sıra cetvelinde yer alırlar, ayrıca İİK'nın 268. maddesi şartlarında, önceki hacizlere iştirak edebilirler. İstinaf dairesi gerekçesinde, taraflarca açılan tasarrufun iptali davalarında verilen ihtiyati tedbirlerin ihtiyati haciz niteliğinde olduğu ve davaların kabulü ile bu ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüştüğü belirtilmiş ise de yukarıda anılan yasal düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararlarının ihtiyati haciz olarak kabulü mümkün değildir....
Yerleşmiş yargısal uygulamalara göre vaki itirazlar sonucu duran icra takibinin devamını sağlamaya yönelik olarak açılan itirazın iptali davaları yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tasarrufun iptali davaları için bekletici mesele olarak kabul edilmektedir. Hal böyle olunca mahkemece borçlu hakkında yapılan ilamsız takip nazara alınarak bu takibin kesinleşmesinin tasarrufun iptalinin görülebilmesinin zorunluluğu nedeni ile itirazın iptali davasının tasarrufun iptali davası için bekletici mesele yapılması, o davanın sonucuna göre tasarrufun iptali davasının delilleri değerlendirildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....
Dava, TBK. 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01/04/2021 tarih ve 2020/31 Esas, 2021/117 Karar sayılı kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesine ait olduğundan, dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, Dosyanın görevli daireye GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 352. maddesi gereğince kesin olarak, oy birliği ile karar verildi....
Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin kabulüne ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. -K AR A R- Davacı vekili; müvekkili bankanın davalı ... lehine 02.01.2007 tarihinde genel kredi kullandırdığını, kredinin vadesinde ödenmemesi sebebiyle İzmir 20....
Dava, TBK 19 maddesinden kaynaklanan muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası olup, bu tür davalar sonucu verilen hüküm ve kararları inceleme görevi, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, Hukuk Daireleri arasındaki iş bölümünü belirleyen ve 01/09/2020 tarihinden itibaren uygulanması gereken, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun 25/06/2020 tarih ve 564 sayılı kararı uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1. Hukuk Dairesi'nin görev alanına girdiği anlaşıldığından, aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir. HÜKÜM:Yukarıda Gerekçesi Açıklandığı üzere; Torbalı 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/225 Esas 2020/217 Karar sayılı dava dosyasından verilen, 26/11/2020 tarihli kararına yönelik istinaf incelemesinin, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 1.Hukuk Dairesine ait olduğundan, dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye GÖNDERİLMESİNE, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nın 352. maddesi gereğince kesin olarak, oy birliği ile karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2012/10587 esas sayılı dosyalarındaki alacak ve eklentileri ile sınırlı olmak üzere iş bu taşınmazlardaki davalılar hissesi yönünden DAVACIYA HACİZ VE SATIŞ YETKİSİ TANINMASINA," şeklinde olan kısmının; Davacı T1 tarafından davalılar T3 ve T7 aleyhine açılan tasarrufun iptali davasının kabulü ile, davalılar adına kayıtlı; Malatya Uçbağlar Mahallesi 729 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili Malatya 3. ASHM'ye ait 2011/459 esas 2012/19 karar sayılı dosyada T7 T3'nun açmış olduğu kök muris Mehmet Kemal Özmumcu'nun 83/2374 hissesine dair açılan vasiyatnamenin tenfizi davasını kabul etmek şeklindeki tasarrufun; dava konusu hakkında davalı Yahya'ya isabet eden 3/8 lik hissesi bakımından tasarrufun iptaline, davacının alacaklı davalı Yahya'nın borçlu olduğu Ankara 29....
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiğini, somut olayda davacı dilekçesinde aciz belgesi sunmadığı gibi buna ilişkin herhangi bir belge dahi bulunmamaktadır. her ne kadar aciz belgesi dosyaya sonradan eklenebiliyor ise de söz konusu belge dava şartı olduğundan mahkemenizce kendiliğinden gözetilmesi gerekmekte olduğunu, Somut olayda, davalı borçlunun ölen babası Şakir Özkul tarafından kızına ve sağ kalan eşine işbu davadaki taşınmazlarını devredildiğinden ve muvazaalı olduğundan bahisle TBK 19'a göre tasarrufun iptali davası ile satış...
Tasarrufun iptali davalarında alacaklıya alacağını tahsil olanağı sağlanırken bu alacaklının alacağının şeklen varlığının değil, gerçekliğinin amaçlandığını göz ardı etmemek gerekir. Tasarrufun iptali davalarına ilişkin olarak yukarıda açıklanan ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.2002 gün 2002/15- 495 E. 2002/528 K.; 14.04.2004 gün 2004/15- 182 E. 2004/220 K.; 13.10.2010 gün 2010/17- 398 E. 2010/497 K. ve 29.02.2012 gün 2012/17- 49 E. 2012/114 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir. Sonuç olarak tasarrufun iptali davasının görülebilirlik şartlarından biri olan “alacağın varlığının gerçek olması” hususunun araştırılmasında zorunluluk bulunmaktadır." şeklinde karar verildiği görülmüştür. İlk derece mahkemesince, davalının, alacağın gerçek olmadığı iddiası araştırılmadan, davalı delilleri toplanmadan, kabule göre de takibe konu icra dosyası aslı getirtilip incelenmeden eksik araştırma ile karar verilmesi doğru olmamıştır....
Hemen belirtmek gerekir ki, TBK'nin 19 uncu maddesine göre muvazaa hukuki sebebine dayanarak açılan tasarrufun iptali davaları İİK'nin 284 üncü maddesinde öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süreye tâbi değildir. İİK'nin 277 vd. maddelerine göre açılan iptal davalarında aranılan icra takibine geçilmesi ve aciz belgesi alınması şartı muvazaaya dayanan iptal davalarında aranmaz. Gerek İİK'nin 277 vd. maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında gerekse muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali davalarında, davacının borçludan gerçek bir alacağının var olması dava şartlarındandır....
Kaldı ki; davacı taraf dava dilekçesinde bildirdiği açıklamalarında davalılar arasındaki devir işleminin TBK 19 maddesi uyarınca da muvazaalı ve batıl olduğunu, davanın bu nedenle de kabulüne karar verilmesini istediklerini belirtmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından bu yöne ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamış ve aciz vesikasının gerekip gerekmediği bu talep için değerlendirilmemiştir. Zira talep yukarıda da belirtildiği üzere TBK'nun 19. Maddesi ve İİK 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak davalılar arasında yapılan satış işleminin tasarrufun iptali isteminden ibarettir. Yüzeysel bakıldığında tasarrufun iptali davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK'nın 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır....