Davalı T6 vekilinin istinaf başvuru sebepleri; tasarrufun iptali şartlarının oluşmadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan tüm bilgi ve belgelerin usule aykırı olarak elde edildiği hususlarına ilişkindir. Dava, nam-ı müstear tasarrufların BK'nın 19 ve İİK'nın 277 ve devamı maddeleri kapsamında iptali istemine ilişkindir. Gerek İİK.nun 277 ve devamı madde hükümleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davaları, gerekse BK.nun 19. maddesinde düzenlenen muvazaa (nam-ı müstear) hukuksal nedenine dayanılarak açılan iptal davaları tasarrufa konu malların aynı ile ilgili olmayıp, alacaklıya alacağını temin imkanı sağlayan nispi nitelikteki dava türleridir. Muvazaaya dayalı iptal davalarında da davanın başarıya ulaşması halinde İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak, davacıya tasarruf konusu taşınmaz üzerinden haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilecektir. Davacı tarafın talebi de zaten buna yöneliktir....
Dava dilekçesinde, davalılar arasındaki ilişkinin namı müstear ilişki olması sebebiyle, davanın kabulü ile 06/06/2018 tarihli tasarrufun iptaliyle ilgili araç üzerinde lehlerine cebri haciz ve satış yetkisi tanınmasına karar verilmesi talep edilmiştir. Tasarrufun iptali davaları BK 19'a ve İİK 277 ve devamı maddelerine, 6183 sayılı yasaya dayalı olarak açılabilir. HSK 1. Dairesi'nin 25/10/2018 tarih ve 1666 sayılı kararı ile Bölge Adliye Mahkemelerinin iş bölümüne ilişkin kararda Adana Bölge Adliye Mahkemesi'nin Daireler arası İş Bölümünde 3. Hukuk Dairesinin iş bölümünü düzenleyen 10. md. "İcra İflas Kanunu ve 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan tasarrufun iptali davaları sonucu verilen hüküm ve kararlar,", 11. Md. "TBK'nın 19. maddesi gereğince muvazaa iddiasına ilişkin davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," şeklindeki düzenleme yer almıştır. Bu düzenlemeler karşısında istinaf talebini inceleme görevi Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'ne aittir. HSK 1....
Mahkemece, davalı T5 aleyhine kredi borçunun ödenmemesinden dolayı Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından icra takibine girişildiği, daha sonra bu dosyanın ve alacağın davacıya temlik edildiğini, takip sırasında davalı borçlunun dava konusu taşınmazının satıldığını davacı tarafın öğrendiği, bunun üzerine tasarrufun iptali amacı ile iş bu davanın açıldığı ancak iptali istenilen tasarrufu davalı borçlu T5'un bizzat yapmadığı Anamur İcra Müdürlüğü'nün 2013/116 Esas sayılı takibinden kaynaklanan borçu nedeni ile açık artırma sureti ile davalı T3 ihale edildiği dolayısı ile iptali istenilen tasarrufun borçlu tarafından gerçekleştirilmediği anlaşılmakla dava şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle borçluya ait taşınmaz (cebri icra yoluyla da olsa) devredildiğinden dava şartının olmadığını söylemek hatalıdır....
Dolayısıyla, tasarrufun iptali sadece, bu davayı açan alacaklının, kendisini zarara uğratmak kastıyla hareket eden borçludan cebri icra yoluyla alacağını tahsiline olanak sağlayan bir yoldur. Açıklanan amaç ve dava sonunda elde edilecek menfaat gözetildiğinde, tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi için; alacaklının borçluda gerçek bir alacağının olması, borcun tasarruftan önce doğması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesinin bulunması gereklidir. Uygulamada borçlunun, gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmazı (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını (eşi, oğlu vs) adına tescil ettirmiş olması halinde, tasarrufun (hukuki işlem) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen, gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiştir....
CEVAP: Davalı T5 vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin işsiz kalması sonucu borcunu ödeyememesi üzerine dava konusu taşınmazı sattığını, müvekkilinin o dönemde adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazı satarken davacı bankadan söz konusu krediyi çekmediğini, bankaya borçlanmadığını, iptali istenen tasarrufun söz konusu borcun doğum tarihinden önceki bir tarihte yapılmışsa tasarrufun iptal edilemeyeceğini, bu hususun tasarrufun iptali davaları bakımından bir dava ön koşulu olduğunu, bu tür davaların görülebilmesi için davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkında icra takibin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunmasının şart olduğunu, davacı tarafın bu koşulları sağlamadan iş bu davayı açtığını, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün süresi içinde davalılar ... ve ... vekili ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan bozma ilamında, davaya konu tasarrufun, dava konusu taşınmazın davalı borçlu ... tarafından diğer davalı amcasının oğlu ... ...’a satılması işlemi olduğu uygulamada borçlunun gerçekte kendi adına satın almak üzere bedelini ödediği bir taşınmaz (veya bir aracı) alacaklılarından kaçırmak amacı ile yakını adına tescil ettirmiş olması halinde tasarrufun (hukuki işlemin) dışarıdan üçüncü kişiler arasında yapılmış görünmesine rağmen gerçekte bedeli borçlunun mal varlığından çıkmış fakat karşılığı borçlunun arkasına gizlendiği kişinin mal varlığına girmiş olduğundan Nam-ı müstear ile...
(Nam-ı Müstear )Bu nedenle Mahkemenin bu yöndeki ret gerekçesi yerinde değildir.Ancak eldeki davanın dinlenmesi için iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması gerekir.Dosya kapsamından iptali istenen 27.9.2012 tarihli tasarrufun takip konusu 5.1.2013 tanzim 30.4.2013 vadeli senet borcundan önce yapılmış olması nedeniyle dava önkoşulu yokluğu nedeniyle davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle reddi sonucu itibarıyla doğru görüldüğünden dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 6,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına 07/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 07.06.2016 Salı günü davacı vekili Av. ... ve davalılar vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ... hakkında takip başlatıldığını, takibin semeresiz kaldığını, borçlunun bu aşamada muvazaalı olarak boşandığını bilahare isim ve soyisim tahsihi yaparak kimliğini gizlediğini, 21.11.2006 tarihinde ise oğlu ... adına dava konusu taşınmazı satın aldığını, işlemin nam-ı müstear niteliğinde olduğunu, davalı oğlunun böyle bir taşınmazı alım gücünün olmadığını bedelin borçlu tarafından ödenip oğlu adına kaydedildiğini işlemin iptalini istemiştir. Davalılar vekili, zamanaşımının geçtiğini, davalı ...'...
O halde, davanın nam-ı müstear iddiasına dayalı tapu iptali ve tescili davası olarak açıldığı kabul edilip tarafların iddia ve savunmaları ile bildirdikleri deliller doğrultusunda esasa ilişkin değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken davanın, katılma alacağının tahsili amacıyla açılan tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilip kabul şekli bakımından da borcun doğum tarihi, rejimin başladığı tarih olarak kabul edilecek yerde tasfiye tarihi olarak kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerindedir....
İş Bankası A.Ş. tarafından da kabul edildiğini ve belgelendiği için tasarrufun iptaline karar verilmesi gerektiğini, aslında dava dosyasında gerek alınan hukuki mütaala ve gerekse dava dilekçesi ve yazılı beyanlarda nam-ı müstear olan danışıklı işlemin iptali yönünde beyanlar olmasına rağmen gerek meticei talepten gerekse taleplerden T.İş Bankası A.Ş'ye yapılan satışın iptali gibi bir beyan söz konusu olmadığını, bu yüzden gerek vakıalarda davaya esas alınacak kısımlar ve gerekse iptali istenen işlemin talep edildiği istem ve sonuç kısmına bakıldığında davanın nam-ı müstear ve tasarrufun iptali davası olduğunu ileri sürerek, Osmaniye ili, Bahçe İlçesi Kızlaç Köyü 73 ada 7 ve 8 parsel sayılı taşınmazların 19/08/2009 tarihinde yapılan devir işleminin iptali ile taşınmaz üzerine haciz işlemi yapılarak Bahçe İcra Müdürlüğünün 2012/159 esas sayılı dosya alacağından takip çıkışı itibarı ile hesap edilen 554.000,00 TL'nin ticari işlerde temerrüt faizi ile birlikte ödetilmesini, dava konusu taşınmaz...