Öte yandan, tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde, İİK'nun 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada, üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması dava ön koşulu olup mahkemece re'sen araştırılmalıdır. Dava koşulu gerçekleşmediği takdirde işin esası hakkında hüküm kurulamaz. Somut olayda; davacı banka ile, davalı T4 arasında, 24/02/2016 tarihli, genel kredi ve teminat sözleşmesi düzenlendiği, sözleşmeden kaynaklanan borcunun ödenmemesi üzerine de, davalı şirket hakkında, İzmir 15....
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde borçlu davalı ...'ın alacaklılardan mal kaçırma amacı ile kendisine ait şirket paylarını 3. kişi konumundaki davalı ...'e sattığını, onun da diğer davalı ...'a sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptali ile kendilerine cebri icra yapma yetkisi verilmesini talep etmiştir. Yargılama sırasında 12.07.2012 tarihli celsede ise davacı vekili “eski beyanlarımızı tekrarlıyoruz davalı ... dava dışı .... hisselerini diğer davalıya alacaklıdan mal kaçırmak maksadı ile devretmiştir bunun iptalini istiyoruz ayrıca asıl borçlu ... hissesini ...'e satmış olup, ...'de bu hisseleri elinden çıkartarak diğer davalı ...'ın kızı ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; davanın, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, İİK.nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu, davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı...
Bu duruma göre borcun doğum tarihinin tasarruftan önce doğduğu ispatlanamadığından davanın tasarrufun iptali isteminin ön şartlarından ret edilmesi gerekiyor ise de davacı taraf aynı zamanda TBK 19 maddesi gereğince iptal isteminde bulunmuştur. Muvazaalı işlemin iptali için TBK 19 maddesi gereğince iptali için salt bedel farkı yeterli olmayıp işlemin iki tarafınında fikir ve hareket birliği içinde olması gerekir. Somut olayda salt davalı borçlunun mal kaçırma amacı ile hareket etmesi yeterli olmayıp, davalıların da borçlunun bu amaçla hareket ettiğini bilen veya bilmesi lazım gelen şahıslardan olduğunun ispatlanması gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı T3 vekili tarafından istinaf edilmiştir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir....
Yine Tasarrufun iptali davalarında 3. kişinin borçludan satın aldığı malı elinden çıkarması ve satın alan dördüncü kişinin davaya dahil edilmemesi ya da davaya dahil edilmekle birlikte iyi niyetli olduğunun anlaşılması halinde İİK’nın 283/2 maddesi uyarınca bedele dönüşen davada üçüncü kişinin dava konusu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulması gerekir. Borçlar Kanunu'nun 19. maddesinde düzenlenen dava konusu işlemin danışıklı (muvazaalı) yapıldığı iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. BK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaa davasında, asıl amaç borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmek ve bu suretle borçludan olan alacağın tahsilini sağlamaktır. Somut olayda Konya 14. İD 2013/10195 sayılı takibinde davacının alacaklı, davalı Azizoğulları L.Ş.'nin borçlu olduğu, alacağın 450.000TL bedelli, 10/03/2012 tarihli senede dayandığı anlaşılmış olup, tasarruf konusu Konya 7....
Tasarrufun iptali davası, borçlunun tasarruf işlemlerinden zarar gören ve elinde aciz belgesi bulunan alacaklılar tarafından açılabilir. Ne var ki, tasarrufun iptali davası, borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerin davacı bakımından hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, muvazaa davasında borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür." şeklinde açıklanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarında ise TBK 19.maddesinde tanımlanan muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek bulunmadığı kabul edilmiştir....
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmamasına, dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri gereğince, gerek İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davalarında, gerekse BK’nın 18. maddesine (TBK m.19) dayalı muvazaalı işlemin iptali davalarında, davanın görülebilmesi için iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olmasının gerekmesine ve bu koşulun somut olayda bulunmadığının anlaşılmış bulunmasına göre dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki TBK nun 19. maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı olarak açılan davada; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin 03.04.2019 gün, 2016/16164 E- 2019/4087 K sayılı ilamında; “ ..... davacının talebine göre davanın TBK'nin 19. maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilerek İstanbul İli, ... Mh., 176 Ada, 40 parsel, 10 nolu bağımsız bölüm, Tokat İli, ... İlçesi ... Mh., ... Cd....
Mahkemece, tasarrufun iptali davalarında 3.kişinin aciz belgesine bağlanan alacağı gerçekte mevcut olması gerektiği, 6098 sayılı TBK. nın 237. (818 sayılı B.K. nın 213,), 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 607.(743 sayılı Medeni Kanun 634. maddesi) ve Tapu Kanunun 26.maddesine göre tapulu taşınmazların haricen satışları geçersiz olduğu, böyle bir alım satım yapan tarafların ancak verdiklerini birbirlerinden geri isteyebilecekleri, olayda davacı geçersiz sözleşmeye dayalı olarak verdiği parayı geri isteyebileceği, geçersiz bir sözleşmeyi ileri sürerek taşınmazı geçerli biçimde tapuda devralan davalı ... hakkında haciz ve satış talebine hukuki değer ve geçerlilik tanınması mümkün olmadığından bahisle davanın reddine karar vermiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....