WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

tarihi ile bağlantısı bulunmadığını, muvazaa davalarında borçludan alacaklı olunduğunun ispatlanılması yeterli olduğunu, muvazaa davalarında tasarrufun borcun doğum tarihi ile bağlantısı bulunmadığını, ikame edilen davanın ana vakıası incelenmeksizin kurulan hükmün tarafımızca kabulü mümkün olmadığını, işbu nedenlerle, yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, Sorgun 1....

Maddesinde düzenlenen muvazaa iddiasıyla açılmış olup bu hususun yerel mahkemece göz ardı edildiğini, muvazaa iddiasıyla açılan davalarda borcun doğumu tarihinin bir önemi olmadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Dava İİK.277.vd.md.uyarınca olmadığı taktirde TBK.19.md.uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır....

Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. TBK'nın 19. maddesine göre muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı gibi, bu davalarda hak düşürücü süre de uygulanmaz (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2277 E. ve 2021/605 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesinde açıkça muvazaa hukuksal nedenine dayanılmış olup bu durumda davanın niteliği itibariyle TBK'nın 19. maddesine dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olmasına göre bu davalarda hak düşürücü süre uygulanmayacağından davanın esasına girilmek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile İİK'nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış tasarrufun iptali davalarında öngörülen 5 yıllık süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

Davalı T10 vekili, cevap dilekçesinde, özetle; davanın muvazaa davası değil tasarrufun iptali davası olduğunu, tasarrufun iptali davalarında hak düşürücü sürenin 5 yıl olduğunu, tasarrufun iptali davasının ön koşullarının gerçekleşmediğini, tasarrufun hukuka uygun yapıldığını, iptali istenen tasarrufların değerinin gerçek alacak miktarından çok fazla olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T7 vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın muvazaa hükümlerine dayanarak zamanaşımından kurtulmaya çalıştığını, davanın zamanaşımından dolayı reddi gerektiğini, tapu satışlarının rayiç değerden yapıldığını, 6 yıl sonra böyle bir dava açılmasının her türlü hüsnü niyetten yoksun kötü niyetli bir davranış olduğunu, iddiaların gerçek dışı olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır. Somut olayda, mahkemece dava Türk Borçlar Kanununun 19 maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptali davası olarak değerlendirilmiş ise de varılan sonuç dava dilekçesine,davacı vekilinin yargılama sırasındaki yazılı ve sözlü anlatımlarına uygun düşmemektedir. Eldeki dava İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :......Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalı borçlu ...'ün aleyhine açılan boşanma, nafaka, tazminat davası sonucu hükmedilmesi muhtemel alacakların tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla aile konutu olarak kullanılan taşınmazı 29.7.2008 tarihinde kardeşi davalı ...'e sattığını belirterek davalılar arasındaki muvazaalı satış işleminin iptali ile tapunun eski hale getirmesini talep etmiştir....

      inceleme sonunda: Dava, İİK'nin 277 vd. maddeleri ile TBK'nin 19 uncu maddesi uyarınca muvazaa hukuki olgusuna dayanılarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2019/11909 E. sayılı dosyaları ile davalı borçlu T5 aleyhine icra takipleri başlattığını, bu icra dosyalarında toplam alacak tutarlarının takip çıktısının 208.778,75 TL olduğunu, davalıların bilerek ve isteyerek birlikte hareket ettiklerini, Davalı T3'ın, borçlu davalı T5'un ekonomik durumunu gayet iyi bildiğini,İİK m.277 vd maddelerinde yer alan tasarrufun iptali talebi ile mahkemeye müracaat zorunluluğu doğduğunu, İş bu davadaki iddialarının Borçlar Kanunu md. 19 da düzenlenen muvazaa iddiasına dayandığını, muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasında normal tasarrufun iptali davasından farklı olarak zarar gören tüm ilgililere dava hakkı tanındığını, yasa hükmü ve bu yönde yerleşmiş Yargıtay İçtihatları uyarınca da; “açılan bir dava sonucu hak kazanacağı alacaklarını alabilmeye yönelik muvazaa nedeniyle iptal davası açılabileceğini, bu davayı açmakta hukuki yarar bulunduğu ve davacı sıfatının bulunduğu” hüküm altına alındığını, davalılar muvazaa ile hareket ettiklerinden...

      DAVA TÜRÜ :Tasarruf İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm * muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay * 4. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay * 4. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 30.04.2007...

        "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava, muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali (tapu iptali ve tescil) istemine ilişkin olup, olayda icra takibi de bulunmadığından temyiz inceleme görevi 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 14. maddesi ile Başkanlar Kurulu’nun 23.2.2004 gün 3 sayılı kararı uyarınca Yüksek Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 19.2.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu