"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali ... ve ... ve müşterekleri aralarındaki muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davasının yapılan yargılamasında mahkemenin görevsizliğine dair Mersin 1. Aile Mahkemesinden verilen 837/1128 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, davalı ...’in açtığı katkı payı ve tazminat davalarında hükmedilecek bedellerin tahsilini sonuçsuz bırakmak amacıyla üzerine kayıtlı taşınmazları devrettiğini, devralan diğer davalıların ...’nun bu amacını bilerek taşınmazların muvazaalı ve kötü niyetli olarak devraldıklarını açıklayarak tasarrufların iptalini istemiştir....
Bu davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında tasarrufun iptali istenilen işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden tasarrufların iptal koşullarının gerçekleştiği görülmektedir. Bu halde tasarrufun iptali ile tasarrufun alacak ve ferileri ile sınırlı olarak iptaline karar verilir. Ancak dava konusu taşınmazlar yargılama sırasında cebri icra yoluyla satılmışsa İİK. 283 madde hükmüne göre üçüncü kişinin bazı durumlarda tazminatla sorumlu tutulması gerekir. Eldeki davada dava konusu 389 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 nolu bağımsız bölüm ile 132 ada 38 parsel sayılı taşınmazın 1 nolu bağımsız bölümün dava sırasında cebri icra yolu ile satıldığı anlaşılmaktadır....
Hukuk Dairesi Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 02/06/2016 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 19/04/2018 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine dair verilen 26/10/2018 günlü karar ile 23/11/2018 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın istinaf incelemesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davalı ... ... vekilince istenilmiş, olmakla duruşma için tayin edilen 5.5.2009 salı günü taraflardan gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü KARAR Davacı vekili, davalılardan ...’in müvekkiline olan borcu nedeniyle hakkında yaptıkları icra takibi sırasında alacaklarına ... haczi kabil mal bulunmadığını; ancak, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendisine ait taşınmazı diğer davalı ... ...’e sattığını öne sürerek, yapılan tasarrufun iptalini ve kendilerine cebri icra yapma yetkisi verilmesini talep etmiştir....
ün iptali istenen tasarrufun yapıldığı tarihte 18 yaşında bulunduğu, 18 yaşındaki birisinin dava konusu taşınmazı alabilecek ekonomik birikiminin olması ihtimalinin zayıf olduğu, davalının para ödeyerek aldığı savunmasının bulunmadığı, satış tarihi itibariyle taşınmazın değerinin 230.000.00 TL olarak belirlendiği halde satış bedelinin 120.000.00 TL olmasının davacının muvazaa iddiasını doğruladığı belirtilerek 14 nolu bağımsız bölümün davalı ... adına yapılan satışın iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt tesciline karar verilmiştir. Dava, Borçlar Yasası'nın 18. maddesinde düzenlenmiş bulunan danışık (muvazaa) iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak danışık (muvazaa) nedeniyle hakları zarara uğratılanlar, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı olan bir hukuki işlem haksız eylem niteliğindedir....
Dava, TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davaları ile TBK'nın 19 maddesine dayalı olarak açılan danışık (muvazaa) davaları bir benzerlik görülmekte ise de amaç ve hukuki nitelik olarak biribirinden farklıdır. İptal davaları, borçlunun üçüncü kişi ile geçerli olarak yaptığı bazı tasarruf işlemlerinin alacaklı yönünden hükümsüz sayılması için açılırken, danışık davaları, borçlunun yaptığı tasarrufun gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespitini amaçlar. Bu nedenle her iki dava arasındaki en önemli fark, iptal davası geçerli işlemlere karşı açılmasına karşın, danışık dava geçerli olmayan işlemlere karşı açılır.(Yargıtay 34 XX 108/5780 E. 2014/18433 K. Sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Bu nedenlere muvazaa nedenine dayalı açılan davalarda aciz vesikası aranmaz, hak düşürücü süre de söz konusu değildir....
Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. İİK 277 ve devamı maddelerine dayalı açılmış tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır....
İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali davaları ile TBK'nun 19.maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayanan iptal davalarının yargılama usulleri, ispat vasıtaları ve dava şartlarının birbirinden farklı olması nedeniyle, hangi hukuksal nedenlere dayanılarak karar verildiği açıklanmaksızın verilen ilk derece mahkemesi kararının taraflar nezdinde ve yasa yolu incelemesi bakımından denetim olanağı taşımadığı açık olup, usulüne uygun bir kararın varlığından söz edilemez....
Asliye Hukuk Mahkemesi ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava; TMK 19. ve devamı maddeleri uyarınca açılan muavazaa nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince, "..Dava, bonodan dolayı açılan İİK 72. maddeye göre açılan itirazın iptali ve bononun iptali ile haczin kaldırılması talebine ilişkin olduğu ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, "... davacı, davalı ...’in haksız eylemi nedeniyle uğradığı zarar nedeniyle tazminat alacağına ilişkin haklarını korumak gayesi ile davalılar arasındaki muvazaalı işlemin iptalini talep ettiğinden dava, HGK kararı ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarında açıklandığı üzere asliye hukuk mahkemelerinin görevine girdiği . ..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
(eski 18.) maddesi uyarınca açılan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali davalarında İİK'nın 283.maddesinin kıyasen uygulanmasının gerekmesine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 3.415,50 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 16/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....