"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GÜLŞEHİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 21/11/2014 NUMARASI : 2014/223-2014/303 -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre, dava mükerrer kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali tescil istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 tarih ve 8 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 22.01.2015 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 02.02.2015 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 16. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, 11.4.2015 tarihinde yürürlüğe giren, Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE,28.04.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. Kabule göre de; dava, tapu iptali ve tescil davası olduğundan, davanın kabulüne karar verilen kısmı yönünden taşınmazın tapu kaydının iptali ve tescil hükmü kurulup, kalan kısım yönünden davanın reddi ile yetinilmesi gerekirken, mükerrer sicil oluşturacak şekilde bu kısım içinde ayrıca tescil hükmü kurulması doğru değildir. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle; davacılar Hazine ve Orman Yönetimi ile davalı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harçlarının istek halinde yatıranlara iadesine 13/06/2013 günü oy birliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, verilen kararın davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....
Yargıtay bozma ilamında özetle; “Her ne kadar mahkemece, bu tür davalarda husumetin tapu malikine yöneltilmesi gerektiği, tapu sicil müdürlüğünün husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda hüküm kurulmuş ise de, karar isabetsizdir. Şöyle ki; dava, tapu iptali ve tescile ilişkin olduğundan, husumetin tapu malikine yöneltilmesi zorunludur. Ancak; davacı, dava dilekçesinde tapu sicil müdürlüğünü (tapu müdürlüğünü) taraf göstererek dava açmıştır. Davacının asıl dava etmek istediğinin ... olduğu belirgin olup, ortada belirgin bir biçimde temsilcide yanılma hali bulunduğundan, bu durumun mahkemece re'sen gözetilmesi ve davanın usûlünce gerçek hasma yönlendirilmesi için davacı yana olanak sağlanması gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır (HGK.'nun 2010/7-70-86 sayılı kararı)....
Köyü 103 ada 1 sayılı parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile işaretli 21750.16 m2'lik bölümünün tapusunun iptali ile son parsel numarası verilerek fındık bahçesi niteleğinde davacı adına tapuya tesciline, bu parselle ilgili olarak mahkememizin 2008/16 E. sayılı dava dosyalarında bu parselin bazı bölümlerinin tespitinin iptali yolunda karar verildiğinden, mükerrer tapu oluşturulmaması için tapu iptali dışında kalan; aynı parselle ilgili olarak mahkemenin 2008/ 4, 6, 9, 15 ve 22 esas sırasında kayıtlı dava dosyaları mevcut olup bu dava dosyalarına ilişkin davalar reddedildiğinden mükerrer tescile mahal vermemek için yeniden tescil kararı verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm ....... Yönetimi ve .... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 30/11/2010 tarih 2010/13925 - 14823 sayılı kararı ile bozulmuştur Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Dosyaya getirtilen tespit tutanağından, çekişmeli .............
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre orman kadastrosu çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu 109 ada 1 parselin orman niteliğiyle Hazine adına tesbitine karar verildiği, 3402 sayılı Yasanın 16/D maddesi ve 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereği tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri düzenlendiği anlaşılmakla, davacı ...’in zilyetliğe dayanarak açtığı davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu halde, mükerrer kayıt oluşturacak şekilde çekişmeli yerin yeniden Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş olması doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür....
Devlet zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder." hükmü yer almakta olup, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan da TMK'nun 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Hal böyle olunca, devletin kusursuz sorumluluğundan kaynaklanan bir zararın oluştuğu ve kadastro işlemlerinden kaynaklanan bu sorumluluğun da TMK'nun 1007. maddesi anlamında tazmini gerektiği muhakkattır. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2010 gün ve 2010/4- 349/318 sayılı kararı) Davacının, maliki olduğu taşınmazın mülkiyetini kaybetme nedeniyle doğacak zararının tazminini, tapu iptal edilmeden istemesine engel bir durum bulunmamaktadır. Yargıtayın yerleşik içtihatlarında yer aldığı üzere, bu durumda mahkemece tazminat isteminin, tapu iptali tescil istemini de içerdiği kabul edilmelidir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM,TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacılar; nüfus kaydında ... ve ... olarak kayıtlı oldukları halde 95 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ... ve ... yazıldığını belirterek , anılan parsele ait tapu kaydının nüfus kaydına göre düzeltilmesi, ayrıca kök miras bırakan ...'in ... isimli çocuğu olmayıp ... isimli çocuğu bulunduğu halde mükerrer yazım sonucu ...'ede pay tescili yapıldığı, yine ...'in çocuklarından ... bekar ve çocuksuz olarak öldüğü halde kadastro sırasında adına pay tescili yapıldığını ileri sürerek ... paylarının iptali ile ...'e ait ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/89E-92K sayılı mirasçılık belgesindeki paylara göre tapu kaydındaki payların düzeltilmesi isteğinde bulunmuşlardır. Davalı kurum; davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar cevap vermedikleri gibi duruşmalara da katılmamışlardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacılar, kayden paydaşı oldukları ... ada ... parsel sayılı taşınmazın, 2981 sayılı Yasa'nın 10/b maddesi uyarınca yapılan kadastro ile tespit ve tescil edildiğini, ancak anılan bu uygulama sonucu 349.91 m2'lik kayıplarının olduğunu ve bunun patika yol ayrılarak bazı kısımların davalılara ait komşu parsellere dahil edilmesinden kaynaklandığını ileri sürerek, tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş; hüküm; davacılar vekili, davalı Hazine vekili, davalılar Hüseyin, Muazzez, Mine, İlhan ve Hidayet vekili, birleşen dosya davalılarından Nimet ve ... vekili, davalı ......
"İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, dava konusu 1480 parsel sayılı taşınmazın murisleri intikal ettiğini, taşınmazın daha sonra davalı şirket adına tescil edilen taşınmaz kapsamında kaldığını, tapuda mükerrer kayıt oluştuğunu ileri sürerek davalı şirket adına oluşan tapu kaydının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı şirket, dava konusu taşınmazı da içine alan taşınmazı tapu siciline güvenerek 15.02.2008 tarihinde Başkanlığından ihale ile satın aldıklarını ve turizm alanı ilan edilen taşınmaz üzerinde otel inşaatına başladıklarını, kusurları olmadığını, davacıların yıllar sonra dava açmakta kötüniyetli olduklarını belirterek davanın öncelikle zamanaşımı ve husumet yönünden reddini, olmazsa esastan reddini savunmuştur....