"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Terkin (Kıyı Kanununa Dayalı), Men'i Müdahale Ve Yıkım Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonucunda Mahkemece verilen tapu iptali ve terkin talebinin kabul, elatmanın önlenmesi ve kal talebinin reddine dair kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 04.06.2019 tarihli ve 2016/15850 Esas, 2020/3009 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili " kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalarının tespitten önce ve sonra zilyetliğe dayanan tapu iptali ve tescil talebi olduğunu, bu nedenle de uyuşmazlığa TMK'da yazılı olan hükümlere göre bakılması gerektiğini, nitekim dilekçelerinde bildirdikleri Yargıtay kararında da bu yönde olduğunu, dava dilekçesinde de açıkça kadastronun kesinleştiği tarihten sonra da 20 yılı aşkın zamandır zilyetliğin devam ettiğinin açıkça belirtildiğini, tapulama tespitinden sonra ki devreye ait hukuki sebeplere dayanıldığında hak düşürücü sürenin uygulanmayacağını" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur. DELİLLER: Dava dilekçesi, cevap, taşınmazlara ait tutanak örnekleri ile tapu kayıtları, yapılan keşif, alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı. GEREKÇE: HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Dava,tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
olduğunun tespit edildiği, davacının işbu davayı 03.01.2018 tarihinde ikame ettiği, davacının iddiasının tespitten önceki satın almaya dayalı olduğu, dolayısıyla 1996 yılında yapılıp 19.09.1996 tarihinde kesinleşen tespite yönelik 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesine göre 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, her ne kadar 2010 yılında dava konusu taşınmaz üzerinde güncelleme çalışması yapılmış ise de güncelleme kadastrosu yönünden ancak şerh sahibinden yani ......
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunmalar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Tapu kaydı da mülkiyet belgesi olup, 3402 sayılı Yasada da, diğer gayrimenkul mevzuatımızda da tescil harici bırakılan yerler hakkında tespitten önceki hukuki nedenlere dayalı olarak dava açma süresini sınırlayan bir düzenleme bulunmamaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünde kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 28.05.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Bu süre geçtikten sonra tespitten önceki hukuki sebeplere dayanılarak 21/2 madde uyarınca 5 yıllık süre içinde açılan davaların ise asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; Davada 1939 tarih 66 numaralı tapu kaydına dayanmıştır. Bu tapu kaydının 94.500 m2. yüzölçümünde olduğu ve krokiye bağlı olduğu görülmektedir. 4342 sayılı Mera Kanununun 5.maddesi hükmüne göre, tapu kayıtlı bir yerin mera, yaylak ve kışlak olarak kullanılmak amacıyla mera kapsamına alınması ancak kamulaştırılması halinde olanaklıdır. İddia edildiği gibi taşınmazın çekişmeli bölümü dayanak tapu kaydı kapsamında kalmakta ise bu yer kamulaştırma yapılmaksızın mera kaynakları içerisine alınamaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI Dava, kadastro sırasında haritasında yol olarak gösterilen taşınmaza yönelik olup, davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanıyor olmakla Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 12.05.2011 tarih 1 sayılı kararı gereğince temyiz inceleme görevi 8. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenlerle dosyanın Yargıtay Yüksek 8. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 03.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, tespitten sonraki gayrimenkul taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı satın alma nedeni ile tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olmakla, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun Geçici 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 2015/8 sayılı iş bölümü kararı uyarınca temyiz inceleme görevinin Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunması nedeniyle görevli Dairenin belirlenmesi bakımından dosyanın, 6644 sayılı Kanunla değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 60/2 maddesi uyarınca Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 22.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İdare Mahkemesinin 2017/153 Esas sayılı dosyasıyla yürütmenin durdurulması kararı verildiğini ve İdare Mahkemesi tarafından kentsel dönüşümün iptal edildiğini, davalı şirketin bir kısım köy sakininin işbirliğiyle durumu bilerek satın aldığını, köyün sorunu araştırılmadan, harici satışları ve eklemeli zilyetlikleri değerlendirilmeden karar verildiğini, zilyetliğin taşınmazın tespite itiraz dosyası kapsamıyla da sabit olduğunu, hükmen kayıt maliki olanların köyde hiç oturmadıklarını, duruma mirasçılarının da itirazı olmadığını ve bildikleri halde devir yapıldığını, davalıların kötü niyetli olduğunu, kayıt maliklerinin ölümünden itibaren 40-50 yıl geçtiğini belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir. 3. Gerekçe 3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 3.2....
Mahkemece, kadastro sırasında yol olarak tespit dışı bırakma işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık süre geçmemesi nedeniyle davacının dava hakkı bulunmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun olmadığı gibi yapılan araştırma, inceleme ve uygulamada hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı, çekişmeli taşınmazın, kadastro çalışmaları sırasında tapu kaydının kapsamında kalan ve kendi adına tespit edilen dava dışı 58 parsel sayılı taşınmazın parçası olduğu ve aynı tapu kaydı kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açmıştır. Bu durumda dava, kadastrodan önceki nedene ve tapu kaydına dayanmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre harita ve krokiye dayanan kayıt kapsamlarının harita ve krokisine göre belirlenmesi zorunludur. Ancak mahallinde yapılan keşifte tapu kaydının kapsamı, varsa harita ve krokisi uygulanarak belirlenmemiştir....