Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.1975 gün ve 1972/361 - 1975/1 sayılı kararı ile orman sınırlandırmasının iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içine alındığını, daha sonra 1997 yılında yapılan arazi kadastrosunda belirtilen mahkeme kararı nedeniyle taşınmazın orman niteliği ile tespit gördüğünü, ancak bu kararın yanlış zilyede dava açılması nedeniyle kesin hüküm oluşturmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, dava tapu iptali ve tescil niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde ilk kez yapılan ve 26.06.1971-26.06.1972 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında taşınmazın, tarla niteliği ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.1975 gün ve 1972/361-1975/1 sayılı kararı ile orman sınırlandırmasının iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içine alındığını, daha sonra 1997 yılında yapılan arazi kadastrosunda belirtilen mahkeme kararı nedeniyle taşınmazın orman niteliği ile tespit gördüğünü, ancak bu kararın yanlış zilyede dava açılması nedeniyle kesin hüküm oluşturmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, dava tapu iptali ve tescil niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde ilk kez yapılan ve 26.06.1971 - 26.06.1972 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında taşınmazın, tarla niteliği ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.09.1972 gün ve 1972/351-1972/223 sayılı kararı ile orman sınırlandırmasının iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içine alındığını, daha sonra 1997 yılında yapılan arazi kadastrosunda belirtilen mahkeme kararı nedeniyle taşınmazın orman niteliği ile tespit gördüğünü, ancak bu kararın yanlış zilyede dava açılması nedeniyle kesin hüküm oluşturmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, dava tapu iptali ve tescil niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde ilk kez yapılan ve 26.06.1971 - 26.06.1972 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında taşınmazın, tarla niteliği ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.01.1975 gün ve 1972/361-1975/1 sayılı kararı ile orman sınırlandırmasının iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içine alındığını, daha sonra 1997 yılında yapılan arazi kadastrosunda belirtilen mahkeme kararı nedeniyle taşınmazın orman niteliği ile tespit gördüğünü, ancak bu kararın yanlış zilyede dava açılması nedeniyle kesin hüküm oluşturmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, dava tapu iptali ve tescil niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde ilk kez yapılan ve 26.06.1971 - 26.06.1972 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında taşınmazın, tarla niteliği ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ......
Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.09.1972 gün ve 1972/351-1972/223 sayılı kararı ile orman sınırlandırmasının iptal edilerek taşınmazın orman tahdidi içine alındığını, daha sonra 1997 yılında yapılan arazi kadastrosunda belirtilen mahkeme kararı nedeniyle taşınmazın orman niteliği ile tespit gördüğünü, ancak bu kararın yanlış zilyede dava açılması nedeniyle kesin hüküm oluşturmadığını belirterek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, dava tapu iptali ve tescil niteliğindedir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1970 tarihinde ilk kez yapılan ve 26.06.1971 - 26.06.1972 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında taşınmazın, tarla niteliği ile orman tahdidi dışında bırakıldığı, Orman Yönetiminin itirazı üzerine ......
Dava, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kalıp nitelik kaybı nedeniyle Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazın tapu kaydının iptal ve tescil istemine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1968 yılında yapılıp 15/11/1969 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 2005 yılında 3302 Sayılı Yasaya göre yapılıp 20.04.2006 tarihinde kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır. Arazi kadastrosu 1980 yılında yapılmıştır....
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1963 yılında yapılan tapulama sırasında gerçek kişi adına yapılan tesbitine karşı Orman Yönetimi tarafından itiraz edilmesi üzerine, Tarım Bakanlığı mütalaasına göre çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlenerek, mahkemenin 1968/72 ve 1969/874 sayılı kararıyla davaların reddine karar verildiği ve gerçek kişi adına hükmen tapu kaydı oluştuğu, böylece taşınmazın orman olmadığı konusunda Hazine yönünden kesin hüküm gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; HGK.nun 20.03.1996 gün ve 1995/20-1086-174 sayılı kararında ve dairenin bir çok kararında kabul edildiği gibi kesin hükmün varlığı, kesinleşmiş orman kadastrosunun kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. 6831 Sayılı Yasanın, orman kadastrosuna ilişkin hükümleri diğer kadastro yasaları gibi tasviye amacını güder. Orman kadastrosu işlemlerine karşı ilgilileri tarafından açılacak davalar için tanınmış olan süreler hak düşürücü sürelerdir....
Mevkiinde kain 287 parsel sayılı mera niteliğiyle özel siciline kayıtlı taşınmazın, kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla özel sicil kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapu siciline tescilini istemiştir. Mahkemece, hali hazırda mera niteliğinin devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kesinleşmiş orman kadastrosuna dayalı tapu iptal ve tescil niteliğindedir....
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parseller orman alanı içinde bırakılmıştır. Mahkemece çekişmeli 112 ada 250 parsel sayılı taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu, öncesi orman olan bir yerin zilyetlikle kazanılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, raporu hükme dayanak alınan orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın, mahkeme gerekçesinin aksine, orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiştir. Ne var ki, orman bilirkişi raporu eki memleket haritasında çekişmeli taşınmaz elle işaretlenmiş olması nedeniyle hükme yeterliği değildir. Ayrıca, davacı, tescil ilâmıyla oluşan tapu kaydına dayanmış olup, mahkemece, dayanak tapu kaydı tüm tedavülleriyle birlikte getirtilerek çekişmeli yere uyup uymadığı yöntemince belirlenmemiş, Orman Yönetimi taraf olmadığı tescil ilâmıyla oluşan tapu kaydının Yönetimi bağlayıp bağlamayacağı tartışılmamıştır....
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1963 yılında yapılan tapulama sırasında gerçek kişiler adına yapılan tesbitine karşı Orman Yönetimi tarafından itiraz edilmesi üzerine, Tarım Bakanlığı mütalaasına göre çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlenerek, mahkemenin 1968/51 ve 1969/326 sayılı kararıyla davaların reddine karar verildiği ve gerçek kişiler adına hükmen tapu kaydı oluştuğu, böylece taşınmazın orman olmadığı konusunda Hazine yönünden kesin hüküm gerçekleştiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; HGK.nun 20.03.1996 gün ve 1995/20-1086-174 sayılı kararında ve dairenin bir çok kararında kabul edildiği gibi kesin hükmün varlığı, kesinleşmiş orman kadastrosunun kendiliğinden geçersiz olması sonucunu doğurmaz. 6831 Sayılı Yasanın, orman kadastrosuna ilişkin hükümleri diğer kadastro yasaları gibi tasviye amacını güder. Orman kadastrosu işlemlerine karşı ilgilileri tarafından açılacak davalar için tanınmış olan süreler hak düşürücü sürelerdir....