Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın kabulü ile 3455 ada 27 parsel sayılı taşınmazda davalı adına olan 253/1158 paydan 198.95/1158 payına ilişkin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 428 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakanı M… ….. adına kayıtlı bulunan 411,360 ve 391 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitinde komisyonca adına tesciline karar verildiğini, itiraz üzerine kadastro mahkemesinin 1973/139 Esas 310 karar sayılı ilamı ile itiraz edilmemiş sayılmasına ve tutanaklardaki tespite göre işlem yapılmasına karar verildiğini kararın kesinleştiğini, tapunun kararı yanlış uygulayarak taşınmazları muris adına tescil ettiğini ileri sürerek tapu iptal tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 411 parsel sayılı taşınmazın davacı adına tescil edildiği, kesinleşen mahkeme ilamında tutanak tespitine göre tescil yapılmasına karar verildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi 'nin raporu okundu, düşüncesi alındı....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen davalarda inançlı işlemden kaynaklı tapu iptal ve tescil olmadığı halde alacak istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 2.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 05.02.1947 tarihli ve 1945/20 Esas, 1947/6 Karar sayılı kararı. 3. Değerlendirme Tapu iptali ve tescil davası, tapu kaydında taşınmazın mülkiyet hakkı sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılır. Somut olayda davacı vekili tarafından Bursa ili, ... içesi, ......
tazminat istemli bir dava olduğunu, bir an için tapu iptal tescil davası olduğu kabul edilse bile, dava tapu iptal tescil istemi yönünden kesinleştiğini, gayrimenkulün aynına taalluk eden bir dava yahut tartışma yok iken, UYAP üzerinde dayanak ilama ilişkin davanın Tapu İptal ve Tescil Davası olarak kaydedilmiş olması hasebiyle, kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamlardan olduğu kabul edilerek davacının şikayet başvurusunun kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek, istinaf taleplerinin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
ili ... köyü 103 ada 38 (eski 128) parsel sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup şimdilik 15.000,00.-TL tazminatın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 14.09.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 159.202,56.-TL tazminatın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsili isteminde bulunmuştur. Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, tapunun iptal edilmesi sebebiyle oluşan zarardan TMK'nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumlu olduğu gerekçesiyle 159.202,56....
Somut olayda; dava, kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, imar uygulamasının idari yargı yerinde iptali nedeniyle imar parsellerinin yolsuz tescil durumuna düştüğü belirlenmek ve benimsenmek suretiyle tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozma gereklerinin tamamen yerine getirildiğinden söz edilemez. Zira, dava konusu 7527 ada 3 ve 4 sayılı imar parsellerinin tapu kayıtlarının iptali ile 433 sayılı kadastral parselin ihyası ve davacı adına tesciline hükmedilmesi gerekirken, sicil kayıtları yolsuz tescil durumunda bulunan imar parselleri üzerinden tescile karar verilmesi doğru görülmemiştir....
den temellük ettiği, davalı ... adına olan tapu kaydının iptali için dava açıldığı kayden sabittir. Bilindiği üzere, tapu iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış ise bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescil isteğini kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkân tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlamaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilkesi ile bağdaşmaz....
Taşınmazın Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra, şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı yoktur.Somut olayımızda Taşınmazda mülkiyet hakkı sahibi Hazine’nin dava tarihinden önce 21/10/2013 tarihinde taşınmazı, 6292 Sayılı Yasa hükümlerine istinaden davalılara sattığı, taşınmazın davalılar adına tescil edildiği, davacının kullanım iddiasından kaynaklanan şahsi hakkına dayanarak mülkiyet hakkı sahibi Hazine’den satın alma nedeniyle kayden malik olan davalılara karşı tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığı, yeni malike karşı zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği gibi 6292 Sayılı Yasa gereği satış işlemi nedeniyle tapu kaydı oluşturulduktan sonra tapu iptal ve tescil istemi ile açılan davanın dinlenme olanağının da bulunmadığı göz önünde bulundurularak ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1- b-1. maddesi gereğince...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: ... sonucu ... İlçesi .../... Mahallesi çalışma alanında bulunan ... ada ... ve ... ada ... parsel sayılı 17.823,71 ve 13.276,96 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı nedeniyle ... adına tespit edildikten sonra 25.05.2001 tarihinde hükmen ... adına tescil edilmiş, 246 ada 9 sayılı parsel 20.01.2012 tarihinde satış nedeniyle davalı ... adına, ... ada ... sayılı parsel ise 19.01.2012 tarihinde intikal nedeniyle davalılar ..., ... ve ... adına tescil edilmiştir. Davacı ... ve arkadaşları, miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır....
Hemen belirtilmelidir ki, kural olarak ehliyetsizlik ve vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istekli davaların pay oranında açılmasına olanak yoktur. Ancak bu ilke üçüncü kişilere karşı açılacak davalar için geçerli olup, mirasçılar arasında görülen davada miras payı oranında tapu iptal ve tescil talebinde bulunulmasında usûle aykırı bir yön yoktur. Somut olaya gelince, davacının kendisi gibi mirasçı konumunda olan davalılara husumet yöneltmek suretiyle miras payı oranında tapu iptal ve tescil istemli dava açması mümkündür. Hâl böyle olunca, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davalının da mirasçı konumunda olduğu gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir....