Köyü 1337 ve 1155 parsel sayılı taşınmazlara emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden davalı tarafa ödenmesine, dava konusu taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yer alan haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değilse de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Dava konusu taşınmazın tapu kaydında yeralan haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmasına) paragrafının eklenmesine, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 05/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Gıda Limitet Şirketi'nin borçlusu olduğu ipoteğin 10.06.2013 tarihinde tesis olunduğu; tapu kaydının beyanlar hanesindeki haciz şerhlerinin ise 24.l2.2014, 03.02.2015, 19.03.2015, 20.03.2015, 28.09.2015 tarihli olduğu, 19.02.2015 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığı vurgulandıktan sonra; dava konusu taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesindeki ipotek ve haciz şerhlerinin, davacının tapuda kayden malik olduğu 21.12.2015 tarihinden önce oluştuğu, davacının davalıların kötüniyetli olduklarını ispatlayamadığı, davalıların ipotek ve hacizden kaynaklanan haklarının korunması gerektiğinden söz edilerek, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir....
Vergi Dairesinin 05.07.2010 tarih 12195 sayılı ve Tapu Sicil Müdürlüğünün 22.09.2010 tarih ve 9796 sayılı yazıları gereğince dava konusu 4347 ada 24 parseldeki haciz şerhlerinin kaldırılmış bulunmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 12.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Birleşen dosya davalıları ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlardaki haciz şerhlerinin terkini durumunda mağdur olacaklarını bu nedenle davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece; asıl ve birleşen davaların kabulü ile dava konusu bağımsız bölümlerin davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına miras taksim sözleşmesindeki uyarınca tesciline; dava konusu taşınmazlardaki haciz şerhlerinin de terkinine karar verilmiştir. Hükmü; birleşen dosya davalıları vekili temyiz etmiştir. Hukukumuzda, kişilerin satın aldığı şeylerin ileride kendilerinden geri alınabileceği endişesi taşımamaları, dolayısıyla toplum düzeninin sağlanması düşüncesiyle, satın alan kişinin iyiniyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bir tanımlama yapmak gerekirse iyiniyetten maksat, hakkın doğumuna engel olacak bir hususun hak iktisap edilirken kusursuz olarak bilinmemesidir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE Talep, tapu kaydındaki haciz şerhinin terkini istemine ilişkindir. Davacı dava konusu taşınmazın mülkiyetini kazandırıcı zamanaşımı ve satış suretiyle elde etmiş olup kazandırıcı zamanaşımı davası sürecinde konulan haciz şerhlerinin yolsuz şerh olduğuna dayanmaktadır. İlk derece mahkemesince verilen ilk kararın duruşma açılmadan, ön inceleme yapılmadan hukuki dinlenilme hakkına aykırı şekilde verilmesi nedeniyle Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucunda kararın kaldırılmasına karar verildiği, yeniden yapılan yargılamada belirtilen eksiklikler giderilerek taraf teşkili sağlanarak davanın esastan reddine karar verildiği görülmüştür. H.M.K'nun 342- e maddesine göre istinaf dilekçesinde başvuru sebepleri ve gerekçesinin bildirilmesinin zorunlu olduğu, yine HMK.nun 355....
e ait payın kendisi adına tescil edildiğini, ne var ki, taşınmazların ... ... uhdesinde kayıtlı bulunduğu devrede bu kişiye ait borçlardan ötürü birden çok haciz işleminin yapılarak kaydına şerh verildiğini, ... adına oluşan tapu kaydının yolsuz olduğu hükmen sabit olduğuna göre bu kayıtlar ile kendisinin sorumlu tutulamayacağını açıklayarak mevcut haciz şerhlerinin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Tapu Sicilinde şerh ve beyanlar hanesine yazılan takyitler ve bu cümleden olanak konulan haciz şerhleri, taşınmazı ve kayıt malikini bir yüküm olarak doğrudan ilgilendirdiği gibi, bu şerhler ve varsa tedbirler ilgili kayıt lehtarınında doğrudan ilgilendirir. Bu cümleden olarak; tedbirin kaldırılması haciz şerhinin silinmesi gibi kararlar tedbir koyduranın ve hacze ilişkin takip alacaklısının bu taşınmaz ile ilgisinin temelden kesilmesini sağladığından bu kişilerin davada doğrudan davalı safında yer almalarını gerektirir....
Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle, hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan, taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Öte yandan, haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi, Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de haciz şerhinin terkini mümkündür. Haciz şerhinin terkini istemine ilişkin bu tür davalarda, tüm şerh lehtarlarının davada davalı olarak yer alması zorunludur. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup mahkemece, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir....
Ancak; Tapu kaydındaki ipotek ve haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Gerekçeli kararın hüküm fıkrasına ayrı bir bent olarak (Tapu kaydındaki ipotek ve haciz şerhlerinin hükmedilen bedele yansıtılmasına,) cümlesinin yazılmasına, Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 29/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bu tür işlemler aynı zamanda taşınmaz üzerinde sonradan hak iddia edecek kişileri tapu kaydının alenilik ilkesinden faydalanarak uyarmayı da amaçlar. İhtiyati tedbir kararı verildikten sonra bu kararın ilgili tapu kaydına işlenmesi sonucu ihtiyati tedbir kararları 4721 sayılı TMK 1020. madde hükmü gereğince “tapu sicilinin açıklığı” prensibi uyarınca aleniyet kazanır ve bundan sonra hiç kimse tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri süremez. Bunun dışında o tapuyla ilgili işlem yapan herkesin kaydın nedenini araştırması, halin icabı ve hayatın olağan akışının gereğidir. Aksi takdirde ihtiyati tedbir kararının bir önemi, tapu siciline şerh edilmesinin bir anlamı kalmaz. İhtiyati tedbir şerhinin işlevi de tapu siciline yazılmasından sonra başlar. Açıklanan nedenlerle, ihtiyati tedbir şerhinden sonra konulan haciz şerhlerinin kaldırılması gereklidir....
Bu hak tapu kütüğüne tescil edilmediği, başka bir anlatımla tapu kaydının maliki kütükte davalı belediye olduğu sürece üçüncü kişiler Türk Medeni Kanununun 1020.maddesinde hükme bağlanan “tapu sicilinin aleniliği” kuralına dayanarak kayıt maliki aleyhine işlem yapabileceği gibi, somut olayda olduğu üzere kamu alacaklısı olan idare de tapu kaydına haciz şerhi işletebilir. Bütün bu nedenlerden dolayı çekişme konusu 4352 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydındaki davalılardan kamu alacaklısı yararına konulduğu anlaşılan haciz şerhinin terkinine olanak yoktur. Mahkemece yapılan bu saptama bir yana bırakılarak, tapu kaydındaki haciz şerhinin terkinine de karar verilmesi doğru olmamıştır. Hüküm açıklanan nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 20.09.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....