Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil ve menfi tespit istekli davada iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığına göre; davacıların temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 10.25.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
İcra takibinden önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borçlu olmadığının hemen tespit edilmesinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Taraflar arasındaki hukuki ilişki belirsizlik içeriyorsa ve bu belirsizlik nedeniyle borçlunun durumu tehlikede ise veya borçlunun durumu tereddüt içindeyse menfi tespit davası sonucunda varılacak kararla belirsizlik veya tehlike ortadan kalkacaksa hukuki yararın mevcut olduğu kabul edilmelidir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yarar bakımından çeşitli ihtimaller ortaya çıkabilir. -Borçlu icra takibinden sonra fakat ödeme emrine henüz itiraz edebileceği dönemde, ödeme emrine itiraz edebilir. -Menfi tespit davası açabilir veya, -her iki yola birlikte başvurabilir. Alacaklı bir belgeye dayanmadan ilamsız icra takibi yapmışsa borçlu itirazla bu takibi durdurabilir....
Mahkemece iddia,savunma toplanan delillere göre; davacı vekili TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa sebebine dayalı olarak davayı açtığını beyan etmiş ise de ve bu davada aleni ihale yolu ile pey sürerek davalı ... tarafından alenen 1/2 hisseye ilişkin taşınmazın ihale yoluyla ile satışında bir usulsüzlük olmadığından tapu iptali ve tescil davasınında davanın koşul ve şartları bulunmadığından tapu iptali ve tescil yönünden olan isteğin davalı ... ve ... yönünden reddine;terditli dava yönünden, davacının davalı şirket aleyhine açtığı dava sonucu, derece kararını iptal ettirerek 1.dereceye gelmek suretiyle alacağını dosyadan aldığı, ancak İİK'nun 283.maddeleri dikkate alınmak suretiyle davacının gayrımenkul ihale dosyasında davalı ...'...
K. geçici 11. maddede aranan şartları taşımayan, henüz mahkeme kararı yahut icra takibi kesinleşmemiş bir aşamada davacının ayrıca borçlu olmadığının tespiti (menfi tespit) isteminde bulunmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Zira, kooperatif tarafından üyeye yönelik başlatılan icra takibi durmuş ve itirazın iptali davası açılmış ise, itirazın iptali davasına bakan mahkemenin geçici 11. maddedeki yasal düzenlemeyi resen nazara alması ve somut uyuşmazlığa uygulaması zorunludur. Öte yandan; mahkemenin vermiş olduğu karar henüz kesinleşmemiş ise, kanun yolları olan istinaf ve temyiz incelemesi sırasında, bu yasal değişiklik ve yeni yasal düzenleme çerçevesinde tarafların hukuki durumunun değerlendirilmesi maksadıyla hükmün bozulmasına karar verileceği ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderileceği açıktır....
Davalı avukat her ne kadar aralarındaki vekalet sözleşmesine iş olarak konu edilen borçtan dolayı davacının bizzat itirazın iptali davasını açıp aleyhine karar çıktığını ve davacının temyize gitmediğini, dolayısıyla da kendisinin eylemi neticesinde bir zarara uğramadığı savunmasında bulunsa da davacı tarafından açılan itirazın iptali davası, aynı borca konu ve davalı avukatın vekalet görevine istinaden açtığı menfi tespit davasından sonra açılmış ve karara bağlanmıştır. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (TBK 400)....
Tüketici Mahkemesi'nin 2021/254 Esas 2021/1197 Karar sayılı ilamı incelendiğinde, ilamın konusunun mahkememizin dava dışı davalısı borçlu ile takip alacaklısı arasında geçersizliği tespit edilen gayrimenkul satış sözleşmesine dayalı olarak ödenen 10.875,00TL tapu masrafının ve 300,00TL menfi zararın davalılardan alınıp davacıya verilmesine karar verildiği, dolayısıyla takip dayanağı ilam geçersiz sözleşme ilişkisinin çözülmesi çerçevesinde davalı nezdinde davacının yaptığı tapu masrafının ve menfi zararın kendisine ödenmesine ilişkindir. Bu yönüyle mevcut ilam eda hükmüdür. Şikayet davacının tarafından bu hali ile menfi tespit olduğu ileri sürülmüş ise de karardaki tespit hükmü eda hükmünün öncülü niteliğinde olup davanın ve verilen hükmün menfi tespit hükmü olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Bu nedenlerle şikayetin reddine" dair karar verildiği görülmüştür....
Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar, itirazın iptali davasında savunma olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukukuyla ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın reddine karşı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı-davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Asıl davada, davacı banka vekili davalı ... aleyhine açtığı menfi tespit dava dilekçesinde müvekkili bankanın ... Şubesi Müdürü ...’ın yakın arkadaşı olan ...’in bir kısım fotokopilerle davalı ... adına hesap açtırdığını, davalı ve suç ortakları tarafından geçersiz bir biçimde açılan bu hesaba 03.05.2002 tarihinde davalı tarafından yurt dışından 112.000 Euro havale gönderildiğini, bu bedelin şube müdürü ......
DELİLLERİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE;Dava, çek iptali istemine ilişkindir.Davacının işbu davayı keşideci (hesap sahibi) sıfatı ile açtığı (hamil sıfatı ile açmadığı) anlaşılmıştır. Kıymetli evrakta hakkın çeke bağlı olması nedeniyle, çekin zayi edildiği durumlarda, çeke bağlı hakkın çeksiz de ileri sürülebilmesi için TTK'nın 651. ve 652. maddelerinde hamile iptal davası açma hakkı getirilmiştir. Çek keşidecisinin ve bu bağlamda çek hesabı sahibinin zayi nedeniyle iptal davası açma hakkı bulunmamaktadır. Zayi olmuş çek hakkında keşideci, ibraz süresi geçtikten sonra çekten cayabilir veya çekte imzası yoksa her zaman muhatap banka şubesini çekteki imzanın kendisine ait olmadığı yönünde uyarabilir veyahut hamile karşı menfi tespit davası veyahut da lehtara karşı menfi tespit ve/veya istirdat davası açabilir.Davacı çek hesabı sahibi olup, kendi çeki hakkında zayi nedeniyle iptal davası açamayacağından, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2004/942 esas ve 2006/567 karar sayılı ilamıyla iptal edildiği ve tekrar üyeliğe kaydının yapıldığı, ilk ihraç kararı tarihinden itibaren işleyen aidat alacakları ve faizleri ödemesi için davacıya gönderilen ilk ihtardan sonra yasal 10 günlük süresi içerisinde sadece aidat borçlarını ödediği, işlemiş faizler yönünden menfi tesbit davası açtığı, menfi tesbit davasında alınan bilirkişi raporuna göre davacının faiz borcunun ihtarnamelerde belirtilen miktardan az olduğu, menfi tesbit davası devam ederken davacının faiz borcunu ödemediği gerekçesiyle ortaklıktan ihracının yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....