Büyük bir bölümü davalılar adına kayıtlı taşınmaz içinde bulunan ve davacıya ait parsele taşkın vaziyetteki binanın 1990 yılında yapılan imarda korunmasında zorunluluk görülmeyen yapılardan olduğu kabul edildiğinden müstakil bir parsel içinde gösterilmemiştir. Şu hale göre, ana yapının az bir bölümü 9 parsele taşkın olarak daha önceden beri mevcut olduğundan 3194 sayılı yasanın 18/9 maddesinin ikinci cümlesi uyarınca taşkın olan bölümün bedeli bina sahiplerine ödenmediği veya taraflar herhangi bir şekilde anlaşmadığı sürece el atmanın önlenmesi ve kal kararı verilmez. Dava açılmakla, bedel ödeme koşullu el atmanın önlenmesi ve yıkım istenmiş kabul edilmeli ve davacı tarafa hesap edilecek bedeli ödeme koşulu ile davayı devam ettirip ettirmeyeceği sorulup sonucuna göre karar verilmelidir. Bundan ayrı, el atmanın önlenmesi isteminin sadece bina taşırılmış yerle ilgili olmayıp, taşırılan bina bölümünün kuzeyini teşkil eden ve pembe ile boyalı 9 parsel kısmada ilişkin olduğu açıktır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Yıkım Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, davacı adına kayıtlı 22 parsel sayılı taşınmaza komşu davalı adına kayıtlı 21 parsel sayılı taşınmazda inşa edilen binanın, davacının taşınmazına taşkın şekilde inşa edildiğini açıklayarak, davalının fazladan işgal ettiği yerden men'i ve müdahale edilen kısmın yıkılmasını talep etmiştir. Davalı ... vekili, inşa edilen binanın tecavüzlü olduğunun bina için oturma izni alınırken öğrenildiğini, bugüne kadar taşınmazın ihtilafsız kullanıldığını, davacıyı rahatsız eden bir husus söz konusu ise anlaşmaya hazır olduklarını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.07.2012 gününde verilen dilekçe ile birinci kademede elatmanın önlenmesi, ikinci kademede taşkın yapı nedeniyle tazminat ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın taşkın yapı nedeniyle tazminat ve ecrimisil yönünden kabulüne dair verilen 20.10.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, birinci kademede elatmanın önlenmesi ve kal ikinci kademede taşkın yapı nedeniyle tazminat ve ecrimisil istemine ilişkindir....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle kayden davacıya ait taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın bina yaparak ve ağaç dikerek elattığı saptandığına, öte yandan; TMK'nun 725. maddesinde düzenlenen taşkın inşaat halinde savunma yolu ile temliken tescil istenebilirse de; TMK'nun 724. maddesinde düzenlenen haksız inşaatın bulunması durumunda ancak müstakil bir dava yolu ile istekte bulunabileceği, eldeki dosyada ve bu şekilde açılmış bir karşı dava da bulunmadığından, yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 990.00....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle kayden davacıya ait taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın bina yaparak ve ağaç dikerek elattığı saptandığına, öte yandan; taşkın inşaat halinde savunma yolu ile temliken tescil istenebilirse de; TMK 725. maddesi koşullarının gerçekleşmediği belirlendiğine, diğer taraftan TMK'nun 724. maddesi gereğince ancak müstakil bir dava yolu ile istekte bulunabileceği, eldeki davada ve bu şekilde açılmış dava bulunmadığına göre yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 990.00....
Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle kayden davacıya ait taşınmaza davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın bina yaparak ve ağaç dikerek elattığı saptandığına, öte yandan; taşkın inşaat halinde savunma yolu ile temliken tescil istenebilirse de; TMK 725. maddesi koşullarının gerçekleşmediği belirlendiğine, diğer taraftan TMK'nun 724. maddesi gereğince ancak müstakil bir dava yolu ile istekte bulunabileceği, eldeki davada ve bu şekilde açılmış dava bulunmadığına göre yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik olmadığına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 990.00....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2001 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; dava dilekçesinin görev yönünden reddine dair verilen 14.03.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 24.09.1992 tarihinde düzenlenen tapu tahsis belgesi kapsamındaki 155 m2'lik yerinin bir kısmının imar uygulaması sonucu davalı adına tescil edilen parsel içerisinde kaldığını, binasının bu nedenle taşkın hale geldiğini belirterek, imar uygulamasının iptali ile yeniden düzenleme yapılarak bu kısmın adına tescilini istemiştir....
Davalı/karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yargılamanın başından beri gerek cevap dilekçelerinde gerek beyanlarınde, karşı tarafın kendi parselini icradan ihale ile satın aldığını, ihale alıcısının süreden beri gelen çapa ve sınırlara itiraz etmesinin mümkün olmadığını, tapulu taşınmazlarda zilyetlik yolu ile kazanımın söz konusu da olamayacağını, 1980'li yıllarda kadastro çalışmalarında ölçüm hatası yapıldı ise bu hususta kadastro kanunun 12. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin de geçmiş bulunduğunu, dava tarihinden önce tapuda kadastro yenileme çalışmalarının yapılmadığı ve taşınmazın mevcut sınırlarının 70- 80 yıldır aynı olduğunu ve ahır binasının müvekkilin arsasına taşkın bulunması sebebi ile tapu iptal ve tescil kararı verilemeyeceğini, ancak mevcut tecavüze son verilmesi için müdahalenin meni ve kal isteminde bulunduklarını izah ettiklerin, ancak bu hususların yerel mahkemece hiç gözetilmediğini, asıl davanın çaptı tapuda zilyetlik sebebi...
Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14/02/1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul) b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır....
TMK’nın 725 inci maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3 üncü maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder. İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir....