"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, muris muvazaasından kaynaklanan tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. Mahkemece tescil isteğinin reddine tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraflarca temyiz edildiğinden, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 1.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 03.04.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, tapu iptal tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin olup, mahkemece tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiş olup, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiş bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 10.05.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir....
giderlerine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dava konusu taşınmaza ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi sebebiyle davacının zararının oluştuğu, değerlendirmede tapu iptal ve tescil davası ile tazminat davası aynı anda açılması sebebi ile dava tarihi esas alınarak yapıldığından tazminatın tamamı için tapu iptali ve tescili kararının kesinleşme tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmaktadır....
Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur....
Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır. Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir. TMK.705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TAZMİNAT Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 5737 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca Vakıflar Meclisinin 28.12.2009 tarih ve 792/630 sayılı kararı ile 56 adet taşınmazın davacı Vakfa iadesini uygun gördüğünü, intikal için tapuya başvurulduğunda, bu taşınmazlar arasında bulunan 135 ada 11 parsel sayılı taşınmazın mülkiyetinin davalı hazine tarafından diğer davalı ...'a intikal ettirilmesi nedeniyle taşınmazın edinilemediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil;mümkün olmadığı taktirde tazminat isteğinde bulunmuştur. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen tapu iptal - tescil ve tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedilip, dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı pay oranında tapu iptal - tescil, Miyase yönünden ise tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın TMK'nın 640. maddesi uyarınca terekeye atanacak temsilci marifetiyle yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir....
Dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağı 22.12.1994 tarihinde kesinleştiğine, tapu iptal tescil davası da, kadastro tespitinden önceki sebeplere dayanarak 14.3.2002 tarihinde açıldığına ve davacı 22.12.1994 tarihinde oluşturulan tapu siciline güvenerek taşınmazı satın aldığına göre, kadastro kanununun 12/3 maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süre taşınmazın kadastro tespit tutanağının kesinleştiği tarihten işlemeye başlayacağından dolmamıştır. Esasen bu süre, hak düşürücü süre olduğundan mahkemece de resen nazara alınacak bir husustur. Satıcı olan davalı hazineye, tapu iptal ve tescil davası ihbar edilse dahi sonuç değişmeyecektir. Öyle olunca davalının savunması yerinde değildir. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekir. Mahkemece aksi düşüncelerle, BK 190/son maddesi yanlış yorumlanarak, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Dolayısıyla bu tür bir dava taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir. Tapunun iptalinden kaynaklanan tazminat davalarının görülebilmesi için tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararlarının kesinleşmiş olmasına gerek yoktur. Esasen, tapu kaydının iptaline ilişkin idarece dava açılmadan önce dahi tapu maliklerinin taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptal edilerek terkini ile tazminat davasını açması da mümkündür. Tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi, tapusu iptal edilen kısmın yüzölçümünün ve zararın meydana geldiği tarihin belirlenebilmesi için önemli olup kesinleşmeden önce açılan tazminat davalarında değerlendirme tarihi tazminat davasının açıldığı tarihtir. (Yargıtay 20....