Tanımanın iptaline dair hak düşürücü süreyi düzenleyen TMK' nın 300.maddenin 1.fıkrasına göre babanın dava hakkı iptal sebebinin öğrenildiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halükarda tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer. Aynı maddenin son fıkrasına göre gecikmeyi haklı kılan sebepler var ise; sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; dava tarihi itibariyle TMK'nin 300. maddesinin birinci fıkrası kapsamında azami süre olan 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiştir. Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü sebepler ise gecikmeyi haklı kılacak nitelikte olmadığından TMK'nin 300. Maddesinin son fıkrasındaki bir aylık sürede geçmiştir....
nun belgedeki imzaların kendilerine ait olduğunu, mahallenin 2500 nüfusa sahip olup herkesi tek tek tanımanın mümkün olmadığını belirtmeleri karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi bakımından, 18.07.2005 tarihli nüfus cüzdanı talep belgesini kullanan meçhul kişi hakkında soruşturma veya kovuşturma bulunup bulunmadığının tespiti ile varlığı halinde mümkünse mevcut dava ile birleştirilmesi aksi halde özetinin duruşma tutanağına geçirilip, bu davayı ilgilendiren onaylı örneklerinin intikal ettirilmesi ile bu kişinin sanığı tanıyıp tanımadığı, olaya ilişkin durumlarıda netleştirilerek, olay tarihi itibariyle katılanın nüfus kayıtlarının tutulduğu sistemde kayıtlı bir fotoğrafının bulunup bulunmadığının ve yetkili nüfus memurlarınca, bu neviden belgelerin düzenlenmesi sırasında, ilgili şahıs adına sisteme kayıtlı fotoğrafı kontrol etme gibi rutin bir uygulama yapılıp yapılmadığının sorulması ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, sanığa yüklenen...
in müştekiyi arayıp elinde değerli bir şey olduğunu söylediği ve müştekiye söz konusu altını numune olarak gösterdiği, daha evvelden de tanımanın oluşturduğu güveni kullanıp hileli hareketlerine devam ettiği ve elinde bu altınlardan 2600 adet daha olduğunu söylediği, müştekinin numuneyi kuyumculara gösterip kontrol ettirdiği, ardından ...’a gelip 30 adet daha altın aldığı, tekrar kontrol etmek için...'e döndüğü, müştekinin sanıkta çok sayıda altın bulunduğuna iyice ikna olduğu ve bu amaçla yanında bir miktar para ile altınları satın almak amacıyla tekrar ...'a geldiği, ...’ta sanık ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Kasten öldürme, kasten yaralama ve izinsiz silah taşımak HÜKÜM : 5237 sayılı TCK 81, 29, 62, 53 maddeleri uyarınca 15 yıl hapis, 5237 sayılı TCK 86/1, 86/3-e, 21/2, 62, 53 maddeleri gereğince 7 ay 15 gün hapis, 6136 sayılı Yasanın 13/1, 5237 sayılı TCK 62, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına TÜRK MİLLETİ ADINA 1-a) Her ne kadar sanık yakalanıp mahkemeye çıkarıldığı 22.07.2008 tarihli oturumda kendisine, iddianame okunduktan sonra CMK'nun 176. maddesi uyarınca savunmasını hazırlaması için bir haftalık süre tanınmamış ve bu husustaki hakları kendisine hatırlatılmamış ise de, savunmasını hazırlama imkanı bulduğu yargılamanın sonraki aşamalarında sanığın 22.07.2008 tarihli oturumdaki savunmasının aksine bir husus ileri sürmediği, aynı savunmalarını tekrarladığı, bu aşamadan sonra sanığa bu hakkı tanımanın ve bu eksikliği telafi etmeyeceği ve gereksiz...
in, köy korucusu olduğu, olay günü ölen kardeşi ... ile birlikte küçükbaş hayvanlarını Çınarlık yaylasındaki ağıla bıraktıktan sonra köye döndükleri esnada, bölgede faaliyetlerini arttıran PKK/KONGRA-GEL terör örgütünün kontrol altına almakla görevli sanıkların oluşturduğu askeri birliğin pusu bölgesine girdikleri, sanıklar ve katılanın çelişen beyanlarına göre ağaçlık ve dağlık bölgede havanın teşhis ve tanımaya elverişli olup olmadığı anlaşılamayan bir ortamda, sanıkların ateş etmesi sonucu katılanın yaralandığı, kardeşinin ise öldüğü olayda; 1- Maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılması açısından mahallinde, olay tarihi ve saatine denk gelecek bir zaman diliminde tatbiki ve temsili keşif yapılarak teşhis ve tanımanın boyutunun tespitinden sonra hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmeyerek usulüne uygun olmayan keşifle yetinilmesi, 2- Sanıklar ve katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanlarına göre, yapılan atışlarda maktule yakın...
Tanıma koşulları bulunmadığı taktirde ana veya çocuk, çocuğun ölümü halinde onun alt soyu tanımanın iptalini dava edebilirler. Somut hadisede; tanınmak istenen T6 evlilik dışı doğmuş ve annesi T6'ün nüfus hanesine kayıtlı başka bir erkekle arasında soybağı ilişkisi bulunmayan, annesi belli olan çocuktur. Davacının ehil olmadığı yönünde bir iddia ve delil de söz konusu değildir. Şeklen tanımanın koşullarında bir eksiklik yoktur. Sonuç olarak; davacının tanıma isteğinin kabulü ile çocuğun tanınmasına ve baba ile bu şekilde soybağı kurularak baba hanesine davacının ismi yazılarak baba hanesine kaydedilmesine karar vermek gerekirken hukuki nitelendirmede hataya düşülerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle; davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün tümden kaldırılarak yerine "davanın kabulüne" ilişkin gerekçeye uygun yeni hüküm oluşturulmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Aile Mahkemesinin 2018/236 Esas sayılı dosyası ile açtıkları tanımanın iptali davasında Simav T4 nüfus kayıtlarının celp edildiğini ve usulüne uygun bir tanımanın bulunmadığını, işlem ve belgelerin sahte olduğunu, aile mahkemesi dosyasında yapılan DNA incelemesinde de biyolojik baba olarak çıkmadığını beyan ederek T3'in Abdullah ile Emine'nin çocuğu olduğuna dair nüfus kaydının iptalini talep etmiştir. B)DAVALININ CEVABININ ÖZETİ: Davalı T3 vekili cevap dilekçesi ile; davacının imam nikahlı eşi ile 3 yıl birlikte yaşadığını, müşterek çocukları olduğunu, tayini çıkması sebebiyle gittiğini, sonrasında tanıma yoluyla müşterek kızlarını resmiyette tanıdığını, davacının bu davayı açmakta hukuki menfaati olmadığını, sosyal bir yararı olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. C)İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İzmir 16....
Bu tür davalarda tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır. (TMK'nin 294. md.) Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, Davalı ... ile diğer davalı ......'nın 26.08.2009 tarihinde evlendiği, ......Cumhuriyetince evli olmayan annelere sosyal güvenlik kurumlarına göstermeleri için verilen, içeriğinde ana adı belli, baba adı belli olmayan, 1837 sayılı, 15/07/2009 tarihli doğum belgesinin ...... Konsolosluk şubesince onaylı 03.08.2009 tarihli suretinin, ... 49. Noterliğince 13.10.2010 tarihli onaylı örneğine istinaden, baba olmadığı iddia edilen ...'in özel yetki ile yetkilendirdiği vekilinin talebi üzerine 14.10.2010 tarihinde nüfusa kaydedildiği anlaşıldığına göre, dava Cumhuriyet savcısı tarafından açılan sonradan evlenme yoluyla kurulan soybağına itiraz davasıdır....
Bölümü'nün 1. maddesinde, “Bir tanıma kararı, yükseköğretim belgesi tarafından belgelenen bilgi ve beceri esasına dayanıyorsa, her Taraf, tanımanın istendiği belge ile tanımanın istendiği Tarafça bu belgeye karşılık gelen diploma arasında önemli bir farklılık görülmediği durumda, diğer Tarafta verilmiş yükseköğretim belgelerini tanıyacaktır.” kuralı bulunmaktadır....
TMK’nın m. 297/f.l hükmüne göre tanıyanın yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle açacağı tanımanın iptali istemli davayı anaya ve çocuğa karşı açılmalıdır ve ana ve çocuk arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Tanımaya karşı dava açabilecek diğer hak sahipleri ise TMK’nın 298. maddesinde düzenlenmiştir. TMK’nın 298. maddesine göre ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanıyan, tanıyan ölmüş ise mirasçılarına karşı tanımanın iptalini dava edebilirler. Yine diğer davalarda olduğu gibi bu tanımanın iptali davasında da hak düşürücü süre bulunmaktadır....