Dava, 24.10.2003 tarihinde tapuda yapılan resmi taksimin infazına ya da resmi taksim sözleşmesinin yerine getirilmesi isteğine yönelik olmayıp, taksimde kendisine verilen 464 sayılı parsel içerisinde evinin yer almaması nedeniyle ve davalılar adına tapuda kayıtlı bulunan 463 sayılı parsel içinde kalması olgusuna dayanılarak iptal ve tescil istenildiğine, olayda hata ve yanılgıya dayanıldığına, mahkemece de yukarıda açıklandığı biçimde hataya ve yanılgıya dayalı olarak nitelendirme yapıldığına göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Yüksek 1. Hukuk Dairesine aittir. (26.01.2012 tarih 1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararı ile, 4721 sayılı TMK.nun 676, 677 ve 678. maddelerinden kaynaklanan miras taksim sözleşmesi ve miras payının devri sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil davaları sonucu verilen hükümler ve kararların 8. Hukuk Dairesince bakılması öngörülmüştür.) Somut olayda söz konusu olan, taksim sözleşmesine dayalı olarak iptal ve tescil istenilmemiştir....
İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanunu'nun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir....
Öncelikle şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; dosya içeriğinde muris ...'...
Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin mirasbırakana ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir. Somut olayda mahkemece 10.05.2002 tarihinde yapılan miras taksim sözleşmesi esas alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de, sözleşme tarihinde diğer mirasçı S... B... sağ olup, sözleşmeye katılmadığından bu sözleşme geçersizdir. O halde dosyada bulunan 10.06.1993 ve 09.05.2002 tarihli miras taksim sözleşmeleri yukarıda belirtilen ilkeler ışığında değerlendirilerek geçerli bir miras taksim sözleşmesinin bulunmadığının tespiti halinde ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Mahkemece; araştırmalara rağmen rızai taksim sözleşmesinin aslına ulaşılamadığı, davalıların rızai taksimin varlığını kabul etmedikleri gerekçeleriyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya kapsamından, davacının yargılama sırasında rızai taksim sözleşmesinin sadece fotokopisini dosyaya ibraz ettiği, rızai taksim sözleşmesinin aslının dosyaya sunulmadığı anlaşılmış ise de, davacı vekilinin temyiz aşamasında ... havale tarihli dilekçesi ekinde; davasına dayanak olarak belirttiği ve daha önce fotokopisini sunduğu "mirasın rızai taksim sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin aslını dosyaya ibraz ettiği görülmüştür....
Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır (TMK m. 676). Öncelikle, şu ifade edilmelidir ki, taksim sözleşmesinin geçerli olabilmesi için miras bırakanın ölümünden sonra bütün mirasçıların veya temsilcilerinin iradelerinin birleşmesi asıldır. Bir başka ifadeyle, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin bir araya gelerek taşınmazları paylaşıp herbirinin kendi payına düşeni aldığı ve diğer mirasçıların paylarına düşenler bakımından da karşılıklı olarak vazgeçtikleri açık ve kesin şekilde belirlenmedikçe taksimin sabit olduğu kabul edilemez. İşte bunun içindir ki, gerek Türk Medeni Kanununun 676/2. maddesi hükmünde ve gerekse 10.12.1952 tarihli ve 2/4 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ve yazılı olması taksimin geçerliliği için yeterli kabul edilmiştir....
Dava, taksim sözleşmesine dayanan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin olup, davanın kabul edilen kısmına yönelik bir istinaf bulunmayıp sadece redde ilişkin davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TMK'nun 677. maddesine göre terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda mirasçılar arasında yapılan sözleşmenin geçerliliği yazılı şekle bağlıdır. Yazılı olması geçerlilik şartıdır, bu yazılı şeklin adi yazılı olarak yapılması yeterlidir. Ancak; mirasçılar adına paylı mülkiyet şeklinde tapuya kayıtlı olan taşınmazlarda payın temlikinin resmi şekilde tapu memuru önünde yapılması (TMK mad.706, 6098 S. TBK mad. 237) gereklidir. TMK'nin 676. maddesi uyarınca miras paylaşımı (taksim) ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı sırada miras ortaklığına dahil, paylaşılmamış olan miras mallar için söz konusudur....
Dava; miras taksim sözleşmesine dayalı TMK.nun 676.maddesi uyarınca iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacılar vekili, dava konusu taşınmazın 2004 yılında ölen ortak miras bırakan Hatice Turan’dan intikal ettiğini, tüm mirasçıların katılımı ile 12.05.2004 tarihinde yapılan taksim sonunda davacılara kaldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuş,davalılardan Mükremin vekili ,taksim sözleşmesi altındaki imzanın vekil edenine ait olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.Dosya kapsamına,dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine,taşınmazın ortak miras bırakan Hatice’den kaldığı, 2004 yılında ölmesi üzerine tüm mirasçıların katılımı ile 12.05.2004 tarihinde taşınmazın taksim edildiği,grafolog incelemesi sonunda sözleşme altındaki imzanın davalı Mükremin’in eli ürünü olduğu ,taksim sözleşmesinin 9.maddesindeki taşınmazın dava konusu parsel olduğu, sözleşmenin TMK.nun 676.maddesindeki koşulları taşıdığı anlaşıldığına göre, davalı Mükremin vekilinin sair temyiz...
TMK.nun 676. maddesine göre, miras taksim sözleşmesi terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde de yapılabilir. Yine TMK. nun 677. maddesine göre de, terekenin tamamı veya bir kısmı üzerinde miras payının devri konusunda yapılan yazılı sözleşmelerde geçerlidir. Taraflar arasında düzenlenen 24.03.2002 tarihli taksim sözleşmesi yazılı olup bütün mirasçıları kapsadığına göre, dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilâmında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK.nun 440.maddesinde yazılı hallerden hiçbirisine uymayan esasa yönelik karar düzeltme isteminin REDDİNE, Davalı vekilinin vekalet ve yargılama giderlerine ilişkin karar düzeltme taleplerine gelince, taraflar arasındaki uyuşmazlık, miras taksim sözleşmesine dayanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, somut olayda, davacılar ve davalı ortak miras bırakan ... mirasçılarıdır....
nin 12.07.1969 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacıların miras bırakanı ..., davalılar ...,... ve ...’ın miras bırakanı ... ile davalılar...,...,...,...,...,...,...,..,..,....,... uyarınca mirasçılar arasında yapılan taksim sonrası, taksime konu 293 parsel sayılı taşınmazın aynı kanunun 677/1.maddesi uyarınca bir kısım mirasçılar arasındaki pay devrine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz tapulama yoluyla senetsizden ortak miras bırakan ... adına 28.03.1957 tarihinde tescil edilmiştir. TMK.nun 676. maddesi hükmüne göre “mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.” Dosya içeriğine göre, bu madde uyarınca tüm mirasçılar arasında yapılmış yazılı bir taksim sözleşmesinin olmadığı anlaşılmaktadır. Taksim sözleşmesini yazılı yapılması ispat şartı değil, geçerlilik şartıdır....