DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Tüm dosya kapsamına göre; davacı aleyhine ilamsız icra takibine gidildiği, ödeme emrinin Şubat 2015 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, takibin kesinleştiği, alacaklı vekilinin 17/10/2019 tarihinde yenileme talebinde bulunduğu, takibin kesinleşmesinden sonra 2015 yılında davacının maaşına haciz konulması için haciz müzekkeresi yazıldığı, her ne kadar davacı taraf takip sonrası zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de takibin konusu itibariyle takip sonrası zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, bu nedenle davacı tarafın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, ayrıca borçlunun maaşına haciz konulması için müzekkere yazıldığı, ancak sırada başka icra takip dosyaları olduğundan şikayete konu takip dosyasındaki haciz müzekkeresinin sıraya alındığı, paranın istenebilir hale gelmemesi nedeni ile maaş üzerindeki haczinde düşmeyeceği, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiş...
Şikayete konu icra takip dosyasının incelenmesinde; borçlu hakkında 13/06/2013 tarihinde başlayan takipte 27/06/2013 tarihinde borçluya ödeme emri tebliğ edildiği takibin kesinleşmesinden sonra bonolar için öngörülen 3 yılık süreyi aşar şekilde dosyanın işlemsiz bırakılmadığı ve takip sonrası zamanaşımının gerçekleşmediği anlaşıldığından zamanaşımı şikayetinin de reddine... " dair karar verildiği görülmüştür....
TTK 732/4 maddesi uyarınca sebepsiz zenginleşmeden doğan istemlerde zamanaşımı süresi poliçenin zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir yıl olup, sebepsiz zenginleşmeye dayalı istemde zamanaşımı tarihi ---- tarihidir. Davacı tarafça sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak davalı/borçlu hakkında yapılan icra takip tarihinin ise----- tarihli olduğu ve sebepsiz zenginleşmeye dayalı istemin zamanaşımı süresi içerisinde olduğu ,bu hali ile zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı kanaatine varılmıştır....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı borçlu vekili dava dilekçesinde özetle; itirazları doğrultusunda takibin iptalini talep ve dava etmiş, kaldırma ilamı sonrası duruşmada dava dilekçesinde belirttikleri mükerrerlik itirazı dışındaki itiraz ve şikayetlerinin değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine ve davacının tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiş, kaldırma ilamı sonrası duruşmada önceki beyanlarını tekrarla davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davacı tarafın sübut bulmayan derdestlik itirazı ve diğer şikayet ve itirazlarının reddine, takip tedbiren durdurulmuş olduğundan İ.İ.K.'nun 269/a-6 maddesine göre asıl alacağın (588.000,00- USD) %20'si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine, dair karar verilmiştir....
Takip dosyasında, takip kesinleştikten sonra alacaklı tarafından 05/08/2013- 0805/2015 tarihleri arasında zamanaşımını keser nitelikte hiçbir işlem yapılmadığı ve altı aylık zamanaşımı süresinin geçtiği görülmüştür. Aradan geçen süreçte çeke dayalı takip altı aylık zamanaşımına uğramıştır. HMK.'...
Sanığa yüklenen hırsızlık suçlarının gerektirdiği cezaların türü ve üst sınırlarına göre; 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e, 66/2. ve 67/4. maddelerinde öngörülen 7 yıl 12 aylık olağanüstü zamanaşımı süresinin, suç tarihi olan 27/08/2005 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması; Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, IV) Sanık ...'a yüklenen hırsızlık suçu bakımından yapılan incelemede; İstinabe sureti ile Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nce ifadesinin alındığı 12/07/2010 tarihinde ......
. - K A R A R - Davacı vekili; davalının keşideci sıfatı ile imzaladığı 2.000,00 TL bedelli çekin ödenmemesi üzerine müvekkilinin ciranta sıfatı ile davalı aleyhine takip başlattığını, davalının yetki ve borca itirazı ile takibin durduğunu, yetki itirazının kabulü ile yetkili ve görevli icra müdürlüğünde de devam eden takibe davalının bu defa da zamanaşımı ve ödeme itirazında bulunduğunu, oysa yapılan takibin ilamsız takip olduğunu, borcu ödediğini, davalının ispat etmesi gerektiğini ve davalının sürekli olarak savunmasını değiştirdiğini savunmanın genişletilmesini kabul etmediklerini ileri sürerek, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Borçlu icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe konu borcu PTT yoluyla takip alacaklısına ödendiğini ileri sürerek borca itirazda bulunduğu, mahkemece talebin kısmen kabulü ile dava tarihinden sonra yapılan ve ödeme olgusunun kabul edildiği 3000 TL alacak yönünden İİK.nun 33. maddesi gereğince icranın geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir. Somut olayda, takip borçlusunun dayanak bonoya yönelik iddiası, İİK'nun 168/5. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı niteliğindedir. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nun 169/a maddesi uygulanması gerekip, anılan maddenin 5. fıkrasına göre; "İtirazın kabulü kararı ile takip durur"....
İlk derece mahkemesi, takip dayanağı belgeler bono olmasına karşın kararın gerekçesinde takip dayanağı belgelerin çek olduğu belirtilmek suretiyle zamanaşımının 6 aylık süreye tabi olduğundan bahisle şikayetin kabulüne karar vermiştir. Oysa takip dayanağı belgeler bono olup, çek değildir. Takip dayanağı bonolarda alacaklı lehdar, borçlu ise keşidecidir. Bonoların düzenlendiği tarihte yürürlükte olup uygulanması gereken TTK'nın 661/1.maddesi gereğince, poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Haliyle takip dayanağı belge vasfının çek olarak hatalı değerlendirilmesi sonucunda verilen karar zamanaşımı süresi bakımından hatalı olduğu gibi dayanılan yasa maddeleri yönünden de hatalıdır. Diğer taraftan asıl takip dosyasının Fatih 3. İcra Müdürlüğünün 2005/4668 Esas sayılı dosyası olup, adliyelerin birleşmesi üzerine dosyanın İstanbul 33....
Mahkemece, senedin vade tarihinin 21.8.2003 olup TTK’nun 690.maddesi yollaması ile aynı yasanın 661/1.maddesi uyarınca vadeden itibaren (3) yıl boyunca takipsiz bırakıldığı, BK’nun 66.maddesi uyarınca da (1) yıllık sürede takibe konmadığı gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 17.12.2009 günlü ilamıyla davalı asılın 7.5.2008 tarihinde yapılan haciz sırasında borcu kabul ettiğini ifade edip ödeme taahhüdünde bulunduğu mahkemece bu husus üzerinde durulup tartışılmadan hüküm kurmasının doğru olmadığından bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası yapılan yargılama da, davalıya ödeme emri tebliğ edilmeden usulsüz yapılan haciz sırasında malların kaldırılmasını önlemek amacıyla açıkça borçlu olduğunu ifade eden kelime kullanmaksızın ödeme taahhüdünde bulunmasının borcun ikrarı anlamına gelmeyeceği ve davalının zamanaşımı itirazının yerinde olduğu gerekçeleriyle zamanaşımı itirazının kabulüyle davanın reddine...