Ancak, yeni takip aciz vesikasına dayalı olduğundan takip tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğinin kabulü gerekip, alacaklının takipteki reeskont avans faizi talebi yerinde değildir. Bu durumda mahkemece takip sonrası faiz bakımından da davanın kısmen kabulü ile takibin yasal faiz üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle faiz yönünden itirazın kaldırılması isteminin tümden reddi doğru olmamıştır. Davacının bu yöndeki istinaf başvurusu kısmen yerindedir....
Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Somut olayda ilamsız icra takibine yapılan itiraz üzerine takip durmuş ve davalı tarafın ileri sürdüğü zamanaşımı defi kabul edilerek takibe yapılan itirazın iptaline dair davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece, yazılı şekilde davacı (alacaklı) aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de zamanaşımı itirazı esasa ilişkin bir itiraz olmadığından davalı (borçlu) yararına tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir....
Buna göre poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyen keşideciye) karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren 3 yıldır. İcra takip dosyasının incelenmesinde; takip dayanağı bononun vade tarihinden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan alacaklı tarafından 22.02.2011 tarihinde takip başlatılmakla zamanaşımı kesilmiş ise de, takip tarihinden itibaren ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe kadar şikayetçi borçlu yönünden zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığından yasada öngörülen (3) yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. O halde mahkemece, borçlunun zamanaşımı itirazının kabulü ile İİK'nun 169/a-5. maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Ancak, süresinde cevap dilekçesi vermemek suretiyle davanın inkarı ileri sürülen vakıaların inkarı niteliğinde olup, bu inkarın zamanaşımı def'ini de kapsadığı söylenemez. Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inde bulunabilmesi ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkündür. Aksi halde savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşan zamanaşımı def'ine değer verilemez. HUMK'un 202. maddesi uyarınca davacının açık ya da zımni muvafakati yeterli iken, 6100 sayılı HMK'nın yürürlüğünden sonra tarafların açık muvafakati olmadığı sürece iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden, davacının açık muvafakati olmadığı sürece zamanaşımı savunması dikkate alınamaz. Bu itibarla eldeki davada, davalı süresinde cevap dilekçesi vermemiş, süresinden sonra verdiği dilekçe ile zamanaşımı def’inde bulunmuş olup, davalının zamanaşımı def’inde bulunması ancak davacının açık muvafakati ile mümkündür....
Borçlunun başvurusu; icra takibinin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, İİK'nun 169/a maddesine dayalıdır. Anılan maddenin 5. fıkrası uyarınca; “İtirazın kabulü kararı ile takip durur.” Öte yandan, İİK.nun 169/a-6. maddesi; borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünü içermektedir. Mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazı kabul edildiğine göre, takibin durdurulmasına karar verilmesi yerine takibin kaldırılmasına hükmedilmesi ve zamanaşımı itirazı esasa ilişkin nedenlerden olmadığı halde alacaklının inkar tazminatı ile sorumlu tutulması isabetsiz olup, hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
İtirazın iptali davası, itiraz üzerine duran takibin devamını amaçlayan bir dava türü olup, zamanaşımı savunmasının takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerekir. Davacının yargılama sırasında alacağını temliken aldığı banka, dava konusu çeke ciro yolu ile hamil olmuş takip ve davayı keşideci aleyhine açmıştır. Hamil, zamanaşımına uğramış çek nedeniyle keşideci aleyhine somut olayda uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun 644. maddesine göre sebepsiz zenginleşme hükmü çerçevesinde talepte bulunabilir ve bu talep yönünden zamanaşımı, çek zamanaşımı süresi olan 6 aylık süreye 1 (bir) yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımı süresinin eklenmesi sureti ile değerlendirilir. Dava konusu çek 24.11.2008 tarihinde bankaya ibraz edildiğine göre bu tarihten itibaren 6 aylık çek zamanaşımı süresinin sonu 24.05.2009’dur. Bu tarihten itibaren 1 yıl içinde sebepsiz zenginleşmeye dayanılarak keşideci aleyhine takip ve dava açılabilir....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki takip sonrası zamanaşımı şikayetinden dolayı yapılan inceleme sonunda, İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabulüne, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına, karar verilmiştir. Kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
Sözleşmeden kaynaklanan alacaklarda zamanaşımı süresi ----olup, bilirkişi raporuna göre davacının ---- alacağının ---- kısmı zamanaşımına uğramış olup, geriye ------kalmıştır. Bilirkişi raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olup, davalının ------ alacak miktarına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerekmiştir. Davaya konu icra takibinde takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunulmuş, takip talebinde davaya konu faturaların ------- Mahkemesine dava konusu edildiği iddiasıyla faiz başlangıcı söz konusu dava tarihi olarak gösterilmiştir. İcra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizine hükmedilmesi TBK'nın 117.maddesi koşullarına bağlı olup icra takip tarihinden önce davalıya temerrüt ihtarı gönderilmesi gerekir. Taraflar arasında ödeme günü kararlaştırılan bir sözleşme bulunmadığı, davalıyıa temerrüte düşürecek bir ihtarname de çekilmediği için davacı alacaklı icra takip tarihinden önceki dönem için temerrüt faizi talebinde bulunamaz....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; "Mahkememizce dosyanın yapılan incelemesinde; davalı takip borçlularının itirazı üzerine takibin durduğu, davacı tarafın takibine dayanak olarak sunduğu bono ve sözleşmelerin davalılar tarafından inkar edilmediği, ilamsız takibe konu edilen bonoların Pandemi nedeniyle işlemeyen zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerde dikkate alındığında takip tarihi itibariyle takibe konu edilen bonoların zamanaşımına uğramadığı, bu haliyle ilgili senetlerin İİK'nın 68. Maddesi kapsamında imzası ikrar edilmiş senet mahiyetinde olduğu dikkate alınarak itirazın kaldırılmasına karar verilmiş, itiraz üzerine takibin durmuş olması ve alacağın likit niteliğe haiz olması nedeniyle %20 icra inkar tazminatına" şeklinde karar verilmiştir....
E. sayılı dosyası ile yasal takip başlatıldığı davalının itirazı üzerine itirazın iptali ve takibin devamı istemli iş bu davanın açıldığı , Davalı vekilinin sunduğu cevap dilekçesi ile, zamanaşımı definde bulunarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep ettiği , Zamanaşımı defi, bir hakkın ileri sürülmesine engel olgulardandır. Bu nedenle de öncelikle hadise şeklinde çözümlenmesi gerekir. 11/01/1940 T. 15/70 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da "Zamanaşımı defi davanın esası hakkında her türlü muameleye manidir. Bu sorun halledilmeden davanın esası incelenemez." denilmiştir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının haklı bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalmasıdır. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için borçlunun mal varlığında, bir başkasının aleyhine bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır....