Mahkemece, dava açmaya yetkili makam olan Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 08/03/2011 tarihli yazısıyla yersiz ödenen tutarının takip ve tahsili hususunda Strateji Geliştirme Başkanlığı Takip servisine talimat verildiği, davalı tarafın gerek icra takibine itirazında ve gerekse açılan davaya yasal süresi içerisinde verdiği cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunduğu, dava konusu yersiz olarak yapıldığı öne sürülen emekli maaşlarının 15/11/2010 ila 08/03/2011 tarihlerinde ödendiği, bu dönem itibarıyla yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 66 . maddesi kapsamında zamanaşımı başlangıç tarihinin dava açmaya yetkili makam olarak Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün tahsil talimatını verdiği 08/03/2011 tarihi kabul edildiği ve bu talimat üzerine davalı hakkında 30/04/2012 tarihinde icra takibi başlatıldığı bu suretle bir yıllık zaman aşımı süresi geçtikten sonra takip başlatıldığı gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir...
Zamanaşımı itirazı, senet metninden anlaşılan itiraz sebepleri arasındadır (Prof.Dr.Baki Kuru, İİH-1. Cilt 1988-sh.242 ve devamı). Öte yandan Takibin genel haciz yoluyla yapılmış olması bono için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin uygulanmayacağı sonucunu doğurmaz. Somut olayda, takip dayanağı bonoların 03.12.2010 keşide ve 28.01.2012-28.03.2012 vade tarihli oldukları, 02.11.2017 tarihinde genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlular tarafından cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu, takibe konu bonolar kambiyo vasfına haiz olup vade tarihlerinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesinin göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 749. maddesi gereğince takip tarihlerinde itibariyle üç yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır....
Somut olayda, davacı vekilinin ıslah dilekçesi davalı vekiline 24.09.2010 tarihli celsede elden tebliğ edilmiş olup, davalı vekili ıslaha karşı zamanaşımı itirazını tebliği takip eden ilk oturum olan 05/10/2010 tarihli duruşmada hem yazılı hem sözlü olarak yapmıştır. Davalı vekilinin ıslaha karşı zamanaşımı itirazı süresinde olduğundan itirazı değerlendirmek yerine, yerinde olmayan gerekçe ile zamanaşımı itirazının reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
dilekçesi sunmuş ve cevap dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürmüştür....
Mahkemece toplanan delillere göre davanın borca itirazdan itibaren (1) yıllık süre içerisinde açılmadığı, ayrıca davanın faturalardan kaynaklandığından ve yazılı belge ile ispatı gerektiğinden davanın reddi yönünde kanaat oluştuğu gerekçeleriyle davanın zamanaşımı itirazı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. İİK'nun 67. maddesi hükmü gereğince açılan itirazın iptali davalarında takip borçlusunun itirazının takip alacaklısına tebliğ tarihinden itibaren (1) yıllık hak düşürücü sürede açılması dava şartıdır. Somut olayda, davalı borçlunun itirazının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemenin davanın (1) yıllık sürede açılmamış olduğu gerekçesiyle zamanaşımı nedeniyle reddinde isabet bulunmamaktadır....
Zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracı olup, basit yargılama usulüne tabi davalarda ilk oturuma kadar (ilk oturumda esasa girilmeden önce) ileri sürülmelidir. Davalılar tarafından mahkemeye sunulan 14.06.2011 tarihli cevap dilekçesi ile zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Mahkemece davalıların zamanaşımı itirazı konusunda olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir. Zamanaşımı def’inin öncelikle incelenmesi bu konuda bir karar verildikten sonra işin esasının ele alınması gerekirken mahkemece davalıların zamanaşımı savunması hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Öte yandan, davacı, 21.07.2014 tarihinde başlattığı icra takibinde 2008-2013 yılları arasındaki dönem için toplam 21.520,68 TL kira alacağının işlemiş faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davalılar vekili itiraz dilekçesinde alacağa ilişkin zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Kendisine ödeme emri tebliğ edilemeyen kiracı ... diğer kiracı ... ile birlikte takibe itiraz etmekle, alacak yönünden takibe devam etme iradesini gösterdiğinden, davalı borçluların takibe itiraz dilekçelerinde ileri sürdükleri zamanaşımı itirazı üzerinde durularak buna göre alacak talebi yönünden karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı itirazı değerlendirilmeden yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir....
Zira itirazın iptali davasıyla alacaklı ödeme emri ile takip konusu yaptığı alacağın varlığının tespitini talep etmekte ise de davacı sonuç olarak alacağın tahsilini amaçlamaktadır. Bu nedenle itirazın iptali davasının takip hukukuna özgü bir tahsil davası olduğunun kabulü gerekir. İtirazın iptali davası sonucunda tesis edilecek hükmün kapsamı, infazı ve sonuçları da bu görüşü desteklemektedir. Borçlunun takibe sadece zamanaşımı yönünden itiraz etmesi halinde alacaklı açacağı itirazın iptali davasında alacağın zamanaşımına uğramadığını kanıtlayacaktır. Bu durumda borçlunun açılan davada ayrıca zamanaşımı def’inde bulunması gerekmeyecektir. Tahsil davasında ise mahkemenin yapacağı incelemenin kapsamı itirazla sınırlı olmadığından süresi içinde cevap dilekçesi ile ileri sürülmeyen zamanaşımı def’inin sonradan ileri sürülmesi halinde savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşı çıkılabilecektir....
olup olmadığı, yapılan ödemenin yersiz olup olmadığı ve iade koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında olduğu, öncelikle davalı tarafından zamanaşımı definde bulunulmuş ise de söz konusu kazaya ilişkin olarak davacı sigortaya 17/07/2018 tarihinde hasar ihbarında bulunulduğu, yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde davalıya 09/10/2018 tarihinde ödeme yapıldığı, kazaya karışan davacı sigorta sürücüsünün kusur değerlendirilmesine itirazı üzerine yeniden yapılan incelemede 30/04/2019 tarihinde davalı sürücüsünün tam kusurlu ve davacı sürücüsünün ise kusursuz olduğuna dair sigorta şirketleri arasında tam mutabakat sağlandığı, buna istinaden davacının davalı aleyhinde takibe giriştiği ve iş bu davayı ikame ettiği, davacı şirketin 30/04/2019 tarihi itibariyle bu durumu öğrendiği dikkate alındığında takip ve dava tarihi itibariyle sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkına ilişkin 2 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği, davalının zamanaşımı definin yerinde olmadığı, meydana gelen...
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere; 1-)1-DAVANIN KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 1-A) ----- üzerinden davalının itirazının iptali ile takibin asıl alacağa yıllık % 28,80 oranında temerrüd faizi ve takip sonrası işleyecek faize %5 gider vergisi uygulanması ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Alacak likid ve belirlenebilir olmakla 4.616,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 1-B) ----- üzerinden davalının itirazının iptali ile takibin asıl alacağa yıllık % 26,82 oranında temerrüd faizi ve takip sonrası işleyecek faize %5 gider vergisi uygulanması ve takip talebindeki diğer koşullarla devamına, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, -Alacak likid ve belirlenebilir olmakla 1.24,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 1-C) ----- üzerinden davalının itirazının iptali ile takibin asıl alacağa yıllık % 25,02 oranında temerrüd faizi ve takip sonrası işleyecek faize %5 gider...