Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; menfi tespit davalarında zamanaşımı ve hak düşürücü süreler temeldeki hukuki ilişkiye göre belirlendiği, bu itibarla davaya karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, menfi tespit davasını karakterize eden temel ilişkinin ileri sürülmesi belirli bir süreye bağlamışsa menfi tespit davasının ikame edilmesi de o süreyle sınırlı olduğunu, harcın tamamlanmasının gerektiğini, takip talebi kendisine tebliğ edilen davacı borçlu, faiz türüne ve oranına itiraz etmediğini, davacının sonradan menfi tespit davası açarak itirazda bulunması imkanının bulunmadığını, alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan kambiyo senetlerine mahsusu haciz yolu ile takipte, takipten önce uygulanan ve takip sonrası için uygulanması istenen %57 faiz oranına borçlu itiraz etmediğini, bu durumda takip öncesi için %57 faiz oranı üzerinden talep edilen işlemiş faiz miktarı kesinleşmiş bulunduğundan mahkemenin bu yöndeki uygulamasında isabetsizlik bulunmadığını, açıklanan nedenlerden...
- K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan (19) adet proval vac makinesi satın aldığını, bedelinin ödendiğini, bu makinelerin müvekkilinin dava dışı müşterisinin işletmesine kurulduğunu, ancak bir tanesinin bozuk çıkması ve çalışmaması nedeniyle davalı şirkete gönderildiğini, makinenin halen davalıda olduğunu, müvekkiline 13.04.2011 tarihli 2.324,32 TL'lik faturanın davalıya gönderildiğini, davalının bu faturayı 06.05.2011 tarihinde iade ettiğini, makinenin garanti kapsamında olmasına rağmen davalı tarafından 505 Euro + KDV talep edildiğini, davalının garanti kapsamındaki makineyi yapmadan iade etmesi nedeniyle fatura bedelinin tahsili için davalı aleyhine takip başlattıklarını, ancak davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İİK’nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir. Ancak, takibin kesinleşmediği hallerde, takip tarihinden sonra, fakat ödeme emrinin tebliğinden, diğer bir anlatımla takibin kesinleşmesinden önce gerçekleşen zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur....
Mahkemece, dava konusu icra takip dayanağı senedin 3 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı yan, davalı aleyhine senede dayalı olarak ilamsız takip başlatmış, davalının takibe itirazı üzerine de iş bu itirazın iptali davasını açmıştır. Dava konusu icra takip dayanağı senet, bononun zorunlu unsurlarından olan tanzim yeri ve tanzim tarihi içermediğinden kambiyo senedi vasfı taşımamaktadır. Bu durumda somut olayda kambiyo senedine özgü 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, yanlar arasındaki temeldeki satım sözleşmesine dayanıldığı, takibin 10 yıllık genel sözleşme zamanaşımı süresi içerisinde başlatıldığı hususları da gözetilerek işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir....
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımı itirazı İİK'nun 168/3. maddesine göre 5 günlük süreye tâbi ise de, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede bonoda zamanaşımının geçtiğine ilişkin şikayet ise İİK'nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun'un 71/2 ve 33/a maddesine göre herhangi bir süreye tabi olmayıp, iddianın yerinde olduğunun belirlenmesi halinde icranın geri bırakılmasına karar verilir ( Yargıtay 12. HD'nin 09.11.2017 tarihli, 2016/22459 E, 2017/13826 K. sayılı içtihadı). Takip dayanağı belge kambiyo senedi niteliğinde bono olduğundan senedin tanzim ve takip tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 661, 662 ve 663. maddelerinin uygulanması gerekir. TTK'nun 661. maddesi uyarınca bonolar için üç yıllık zamanaşımı öngörülmüştür....
İcra Müdürlüğünün 2018/9908 Esas sayılı takip dosyası ile davalı alacaklı T3 vekili tarafından, davacı borçlu hakkında bonoya dayalı icra takibinin 01/03/2018 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluyu 09/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. Bu durumda HMK 33. maddesi uyarınca yapılan hukuki nitelendirmede talebin takip sonrası zamanaşımı itirazına dayalı icranın geri bırakılması istemine ilişkin olduğu belirlenmiştir. HMK.'...
Diğer bir anlatımla, takip öncesi zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a. maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169a. maddeleri kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olup, takibin şekline göre anılan itirazın İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, alacaklının, 07.07.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra 03.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Diğer bir anlatımla, takip öncesi zamanaşımı itirazı hakkında İİK'nun 168/5 ve 169/a. maddeleri koşullarında inceleme ve değerlendirme yapılması zorunludur. Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 169 ve 169a. maddeleri kapsamında, takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin zamanaşımı itirazı olup, takibin şekline göre anılan itirazın İİK'nun 168/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunlu olup, alacaklının, 07.07.2015 tarihinde takibe başladığı, borçluya gönderilen ödeme emrinin 15.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise yasal beş günlük süreyi geçirdikten sonra 03.08.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir. O halde, mahkemece, takip öncesi zamanaşımı itirazının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, takibin kesinleşmesinden sonraki zaman aşımı şikayetinde uygulanan maddeler gereğince icranın geri bırakılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 71/2. maddesinde takibin kesinleşmesinden sonraki devrede zamanaşımı iddiası, İİK'nun 169-a/4. maddesinde ise takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı düzenlenmiş bulunmaktadır. Somut olayda borçluya henüz ödeme emri tebliğ edilmediğine ve dolayısıyla takip kesinleşmediğine göre, borçlunun başvurusu takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı olup, incelemenin İİK'nun 169-a/4-5. maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir. O halde, mahkemece duruşma açılarak, varsa tarafların delilleri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, evrak üzerinde yapılan inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Ancak, yeni takip aciz vesikasına dayalı olduğundan takip tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğinin kabulü gerekip, alacaklının takipteki reeskont avans faizi talebi yerinde değildir. Bu durumda mahkemece takip sonrası faiz bakımından da davanın kısmen kabulü ile takibin yasal faiz üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenlerle faiz yönünden itirazın kaldırılması isteminin tümden reddi doğru olmamıştır. Davacının bu yöndeki istinaf başvurusu kısmen yerindedir....