Esas sayılı dosyasında ilamda hüküm altına alınan, 50.000 USD’nin TL karşılığı ile 01.07.2003 - 01.06.2013 tarihleri arasındaki 119 aylık birikmiş nafaka alacağı ve işleyecek aylık nafaka alacağı toplamı yönünden ilamlı takip başlattığı bilahere aynı ilama dayalı olarak.....sayılı dosyasında 01.07.2013 - 01.01.2015 tarihleri arasındaki 19 aylık nafaka alacağı ve devam eden aylar ile 50.000 USD’nin faizi yönünden takip talebinde bulunduğu, nafaka alacağı yönünden ilk takipte devam eden aylara ilişkin talepte bulunulduğundan mükerrerlik söz konusu ise de; zamanaşımı süresi içinde ilamda hükmedilen 50.000 USD alacağın faizinin istenmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı, bu durumda ikinci takipte faiz yönünden mükerrerlik bulunmadığından, faize itiraza ilişkin istemin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "kararın gerekçesinde mükerrerlik içermeyen (1/B) ile gösterilen kısım hariç olmak üzere krokide (1/A) ile gösterilen 1.025,97 metrekarelik kısım bakımından mükerrerlik oluşturduğu anlaşılmakla, bu kısım bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği şeklinde ifade bulunmasına ve bu ifade gereği 105 ada 1 parsel sayılı taşınmazın karara ek raporda (1/A) gösterilen bölümü yönünden tapu kaydının iptaline karar verilmekle yetinilerek hüküm kurulması beklenirken yeniden mükerrerliğe neden olacak gerekçeyle çelişik biçimde karar verilmesinin isabetsiz olduğuna" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazdan mükerrerlik içermeyen (1/B) ile gösterilen kısım hariç olmak üzere krokide (1/A) ile gösterilen 1.025,97 metrekarelik bölümün tapu kaydının iptaline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Sayılı dosyası ile takip başlatıldığını davalı tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durduğunu beyanla davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamını ve alacağın %20'sinden az olmamak üzere davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkilinin 22.05.2017 tarihli kira sözleşmesinde 01.06.2017 tarihinde mahallin açılacağının belirtildiğini, 2017 yılı Temmuz ay başında ticari faaliyete başladığını, 20 günlük tüketiminin takipteki asıl alacak bedeli kadar olamayacağını, müvekkilinin davacı ile 24.07.2017 tarihinde sözleşme imzaladığını bu sebeple davanın reddine karar verilmesini, takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 1-Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ......
in vekilliklerini üstlenip, vekâlet ücreti ve masraf adı altında para aldığı hâlde, vekalet konusuyla ilgili herhangi bir takip yapmadığı, sürekli olarak mirasçıları oyaladığı, harcamalar konusunda bilgi vermediği ve aldığı paraları da iade etmeyerek görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında mahalli mahkemece sanık hakkında Bakırköy 8 Ağır Ceza Mahkemesinin 2009/338 esas ve 2011/321 karar sayılı dosyasında Görevi Kötüye Kullanma, Sahte Özel Belge Düzenleyip Kullanma, Hizmet Sebebiyle İnancı Kötüye Kullanma suçlarından açılan kamu davasıyla dava konularının aynı olduğu belirtilerek mükerrerlik nedeniyle davanın reddine dair verilen hüküm delilleri, takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılanın temyiz itirazlarının reddiyle tebliğnameye uygun olarak hükmün ONANMASINA, 04.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
ın kullanacağı kredinin teminatı olarak banka lehine 35.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettirdiğini, genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil olan davalının ayrıca kredi sözleşmesinden doğan borcun teminatı olarak gayrimenkul ipoteği vermiş olduğundan müşterek borçlu ve müteselsil kefil hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla da takip yapılması olanağının mevcut olduğunu, birlikte yapılacak bu takiplerin mükerrerlik oluşturmadığını ileri sürerek davalının takibe yaptığı itirazın 25.000,00 TL asıl alacak, 2.317,80 TL işlemiş faiz, 115,89 TL BSMV yönünden iptaline ve takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davalı vekili, takibin ipotek veren konumundaki davalılar ... ve ... ile asıl borçlu ...İnşaat açısından başlatılamayacağını,davalılar hakkında rehnin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan başka bir takip dosyası derdest iken işbu davaya konu ilamsız icra takibinin başlatılmasının hukuka aykırı olduğunu, her iki takip dosyasının asıl alacak miktarı ve borcun sebeplerinin aynı olduğunu işbu davanın mükerrerlik sebebiyle reddi gerektiğini,ayrıca ödeme emrinde belirtilen borç miktarı ve tabloların davacı banka tarafından tek taraflı hazırlandığını ve işletilen faizlerin fahiş olduğunu, bu miktarlarda faiz yürütülmesinin de hakka ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
; karşılıksızdır işlemi yapıldıktan sonra araya ciro atılarak çekte alacaklı gösterilmesinin icra takibini kesinleştirici etkisini ortadan kaldırmadığını, takibin kesinleşmediği hususunun ancak Hukuk Mahkemelerinde alınacak bu yönde bir hüküm ile ortaya konulabileceğini belirttiğini, yargılamanın yenilenmesi ve müvekkili aleyhinde verilen ceza infazının durdurulması talebinin Hukuk Mahkemelerinde verilen bir karar olmadığı için reddedildiğini, aynı şekilde ----------- sayılı dosyası ile açmış olduğunu, takibin iptali dosyasının da yargılama sürecinden geçmesi gerekliliğini, araya ciro atılması hususunun icra hukuk mahkemesinde görülemeyeceği gerekçe gösterilerek reddedildiğini, menfi tespit davası açılmasında mevcut hukuki yarardan bir tanesinin de ------- sayılı dosyası ile verilen cezalandırılma hükmünün müvekkili şirket yetkilisi açısından mükerrerlik teşkil ettiğini, müvekkilinin borçlu olmadığını,------ sayılı dosya alacaklısı ------- sayılı dosyasında yapılan yargılama takibe dayanak...
İcra Müdürlüğünün 2019/907 esas sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığından eldeki takibin mükerrerlik nedeni ile iptalinin gerektiğini belirterek takibin iptaline, asıl alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının ve yargılama giderini davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takibe 10.01.2019 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takibe ise 16.01.2019 tarihinde başlanıldığını, İİK.45 maddesi gereğince tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile her iki takibin birlikte yapılabileceğini, dayanak senedin kambiyo senedi vasfı taşıdığını ve teminat senedi olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu, davacının itirazlarını kabul etmediklerini, davanın şikayet davası olması nedeni ile davacının tazminat talep etmesinin kanuna aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dairemizce, ilamsız icra takiplerinde mükerrerlik iddiası, borca itiraz niteliğinde görülerek, bu itirazın İİK’nın 62. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğine dair görüş istikrarlı şekilde uygulanmış ise de, derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesine ve bu hususun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile de benimsenmesine paralel olacak şekilde görüş değişikliğine gidilerek, icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın, mükerrer takibin iptali talebinin, takip şartı olarak değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak icra mahkemesine şikayet yolu ile getirileceği, söz konusu şikayetin ise süresiz olarak ileri sürülebileceği sonucuna varılmıştır. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut uyuşmazlığın incelenmesinde; borçlunun, aleyhinde başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin konusu olan kredi sözleşmesine dayanılarak daha önce Ankara 18....
Nitekim, bu aşamadan sonra müşteki ...’in tek başına çeki imzalamaya yetkili olmadığından temsilcisi olduğu şirket hakkındaki takipten feragat edildiği gözetildiğinden takibin mükerrerliğinden söz edilemeyeceği gibi aynı çeklere dayalı farklı kişiler hakkındaki takibin de mükerrer olmadığı düşünülmeksizin itirazın reddi yerine kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; mükerrerlik nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi halinde icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğinden mahkemece alacaklı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 07.07.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....