Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda, mahkemenin harici satışın şekle aykırılık nedeniyle geçersiz olduğuna ilişkin kabulü isabetli ise de, temliken tescil talebinde bulunan davacı, harici satış sözleşmesine dayalı olarak dava konusu yerin bedeli karşılığında kendisine teslim edilmesi ve haricen satın aldığı tarihten itibaren taşınmaz üzerine yapı yapmasına karşı çıkılmaması nedeniyle mülkiyetin ilerine kendisine devredileceğine inandırılmış olduğundan, temliken tescil talebinin kabulü için aranan subjektif iyiniyet koşulunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, temliken tescil talebinin kabulü için aranan diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur. Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 22.12.2014 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil veya tazminat talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın teminat istemi yönünden kabulüne dair verilen 17.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava temliken tescil veya yapı bedelinin tazmini olmazsa malzemelerin sökülüp iadesi istemine ilişkindir. Davacı 14337 parselin davalı ... adına olduğunu, diğer davalı ...'ın da ...'nin eşi olduğunu, ...'...
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece, davalı taşınmazının 7 m2'lik kısmının davacı taşınmazına tecavüzlü olduğunun anlaşıldığı, temliken tescil talebinin ancak taşma zamanındaki malike, onun külli haleflerine karşı ileri sürülebileceği, dava konusu tarihi yapının yaklaşık 100 yıllık olduğu, aynı sınırlarına inşa edildiği, davacının taşma konusu yeri 04.04.1994 tarihinde satın aldığını, taşınmazı taşmadan sonra edinen davacı-karşı davalı malike karşı temliken tescil talebini ileri süremeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yukarıda belirtildiği üzere söz konusu olayda, taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını arazinin yeni maliklerine karşı da kullanabilir. Ancak dairemizin yukarıdaki ilkelerinde de açıklandığı üzere bu tür davalarda TMK'nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi için öncelikle taşkın inşatı yapan kimsenin iyiniyetli olması gerekir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki davanın elatmanın önlenmesi ve kal davası olduğunu, davacı tarafın davaya konu 1095 parsel numaralı taşınmazda pay sahibi olduğunu, davalıların haklı bir sebep olmaksızın söz konusu taşınmaz üzerine yapı yaptıklarını belirterek elatmanın önlenmesi ve kal talebinde bulunduğunu, davalıların ise davaya konu yeri Yusuf oğlu Bahattin Tüfenkçi ve Mehmet oğlu Hasan Tüfekçi'den haricen satın aldıklarını belirterek davanın reddine ve temliken tescil talebine yönelik talepte bulunduklarını, TMK'nin 725. maddesi uyarınca taşkın inşaat halinde savunma yoluyla temliken tescil istenebilir ise de, TMK'nin 724. maddesi uyarınca haksız inşaat durumunda açılacak dava ile temliken tescil istenmesinin zorunlu olduğunu, somut olayda, temliken tescil konusunda davalı tarafından açılmış bir dava bulunmadığı gibi verilen sürelere rağmen ayrı dava açıp birleştirme talebinde bulunmadıklarını, bu...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 30.11.2001-15.7.2002 gününde verilen dilekçeler ile tazminat ve temliken tescil istenmesi üzerine davalar birleştirilerek yapılan duruşma sonunda; tazminat isteminin kabulüne temliken tescil isteminin reddine dair verilen 26.5.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, sebepsiz zenginleşme nedeni ile tazminat, birleştirilen dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, tazminat isteminin kabulüne, temliken tescil isteminin reddine karar verilmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki; haksız inşaattan (TMK 724) kaynaklanan temliken tescil isteklerinin müstakil davaya konu olacağı sabit iken taşkın inşaat nedeniyle temliken tescil isteklerinin (TMK 725) savunma yoluyla da ileri sürülebileceği gerek yargısal, uygulamada gerekse öğretide benimsenen kuraldır. Öte yandan bilindiği üzere; taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 722, 723, 724 ncü maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre “ Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.”...
Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; 1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı-karşı davacılar tarafından dava konusu taşınmaz üzerine bina inşa edilmesinde iyiniyetli oldukları kanıtlanamadığından temliken tescil talebine yönelik davanın reddi yerinde olup davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Davalı-karşı davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Davalı-karşı davacılar temliken tescilin mümkün olmaması halinde ayrıca tazminat isteminde de bulunmuşlardır....
Sübjektif koşul olan iyiniyetin kanıtlanamaması halinde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gerek olmadığından davacının Türk Medeni Kanununun 724. maddesi gereğince açmış bulunduğu tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 722. maddesinde bir kimsenin başkasının arazisi üzerine yapı inşa etmesinden bahsedilmekte olup Dairemizin yerleşik uygulamasına göre de kat ilavesi suretiyle yapılan inşaatlar nedeniyle temliken tescil talebinde bulunulamaz. Davacının tazminat talebine gelince; Bilindiği üzere başkasının taşınmazına temelli ve kalıcı nitelikte yapı inşa edilmesi durumunda, Türk Medeni Kanununun 684. ve 718. maddelerinin hükümleri gereğince yapı üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline geleceğinden ana taşınmazın mülkiyetine tabi olur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.11.2010 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni, kal ve maddi tazminat, birleştirilen davada ise davacı ... vekili tarafından davalı ... aleyhine 09.06.2011 günlü dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 02.04.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı-davacı ... vekili ile duruşmasız temyizi davacı-davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 02.04.2013 günü için yapılan tebligat üzerine gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Asıl dava, müdahalenin men’i, kal ve tazminat; birleştirilen dava ise taşkın inşaat nedeniyle TMK’nun 725. maddesince temliken tescil istemine ilişkindir....