"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada Kaynarca Sulh Hukuk Mahkemesi ve Kaynarca Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, dava konusu taşınmazda davacının zilyet olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Sulh Hukuk Mahkemesince, davanın tapu kaydının beyanlar hanesine şerh yazılması veya silinmesi istemine ilişkin olduğu ve asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm verilmiştir. Asliye Hukuk Mahkemesi ise, davanın mahiyeti itibariyle zilyetliğin korunması davası olduğu, bu davanın görülmesinde sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taşınmaz hukukuna ilişkin davada ... ... 10. Asliye Hukuk ve ... ... 12. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, 6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılarak tescili yapılan parselde davacının zilyetliğin tespiti istemine ilişkindir. ... ... 10....
un 01/06/2013 tarihinde bilirkişi raporlarının ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 2236.62 m²'lik kısmın ifrazı ile aynı ada son parsel numarası verilerek 2/B vasfıyla Hazine adına tespitine, zilyetliğinin davacı Yusuf oğlu 1956 doğumlu ... adına tespiti ile zilyetlik tespitinin tapu kaydının beyanlar hanesine tesciline" ibaresi kaldırılarak, bunun yerine "... İli, ... İlçesi, ... Beldesi 186 ada 10 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kısmen iptali ile orman mühendisleri ..., ... ve ...; fen bilirkişileri Pök ve ...'...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay Bozma ilamında özetle; "taraflara tanık ve varsa diğer delillerini bildirmeleri için süre verilmesi, mahallinde, yöreyi iyi bilen, tarafsız ve olabildiğince yaşlı kişiler arasından seçilecek mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları hazır olduğu halde keşif yapılarak, dava konusu taşınmaz bölümünün zeminde fiilen kamu malı niteliğinde yol olup olmadığı, kamu malı niteliğinde yol olmadığı saptandığı takdirde davacı yanın bu bölüm üzerinde kadastro tespitinin yapıldığı tarihe kadar 20 yılı aşkın süreyle malik sıfatıyla zilyetliğinin bulunup bulunmadığı ve davacı yanın taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin sürdürülüş biçimi sorulup saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....
Çekişmeli taşınmaz, senette yazılı olduğu gibi susuz tarla vasfındadır. Yine, yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, satış tarihinden sonra davalı tarafın çekişmeli taşınmazda hiç zilyetliğinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. 23.08.1976 tarihli noter senedi metninde, satışa konu taşınmazların zilyetliğinin davacı köy tüzel kişiliğine devredildiği açıklanmaktadır. Bu nedenlerle, çekişmeli taşınmazın noter senedi ile davacı köy tüzel kişiliğine satılıp zilyetliğinin devredildiğinin ve davalı tarafın taşınmaz üzerinde artık korunmaya değer bir hakkı kalmadığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır....
Somut olayda, murisin sağlığında zilyetliğin devredilmediğine ve davacı ...’nin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, kayınbabası olan muris Mustafa’nın ölümünden sonra başlamış olmasına göre, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetliğin tereke adına olduğu kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, davacı ...’nin taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin, taraflar arasındaki mirasçılık ilişkisi devam ettiği sürece tereke adına olduğunun kabulü gerekecektir. Hal böyle olunca; davacı tarafından kanıtlanmayan davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalılara iadesine, 17.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi....
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, çekişmeli taşınmazın tamamının mı yoksa 640 m2'lik bölümünün mü satıldığı, taşınmazın zilyetliğinin davalı tarafa hangi tarihte devredildiği, davalı taraf yararına Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkindir. Davacı tarafın dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas tescil dosyası ile ilgili olarak 06.06.1981 tarihinde yapılan keşifteki beyanlar, taşınmazın zilyetliğinin devredilmediği yönünde tek başına geçerli bir delil olarak kabul edilemez. Davalı taraf yararına Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında yapılan araştırma yetersiz bulunmaktadır....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 27/02/2019 NUMARASI : 2017/367 2019/62 DAVA KONUSU : Taşınmaz Zilyetliğinin Tespiti KARAR : Anamur 3....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... 21.03.2017 tarihli duruşma beyanında "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....
Davacı Hazine, davalı tarafın taşınmaz üzerinde zilyetliğini ecrimisil ödemek suretiyle sürdürdüğünü buna göre zilyetliğinin asli değil fer'i nitelikte olduğu iddiası ile dava açmış olup, davalı ... da 21.03.2017 tarihli duruşma da "Devletçe istenmiş olması nedeniyle ödemek zorunda olduğunu düşünerek çekişmeli taşınmaz için devlete ecrimisil ödediğini" beyan ettiğine göre ödemeyi icra tehdidi altında yaptığını iddia ve ispat edemeyen davalının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin malik sıfatı ile değil, Hazinenin üstün (mülkiyet) hakkı kabul edilerek sürdürülen fer'i zilyetlik şeklinde olduğunun kabulü gerekir....