Taraflar arasında ihtilafsız sözleşme sureti ve ihtarname suretleri ibraz edilmiş, sözleşmeye konu senaryo nüshası ve mail yazışmaları ibraz edilmiş, bildirilen tanıklar dinlenmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA : Davacı, cezai şart ve manevi tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kadın hastalıkları ve doğum uzmanı davalı şirkete ait Özel Akademi Tıp Merkezinde çalıştığını, ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle iş akdini feshettiğini, sözleşme hükmü gereğince cezai şartın davacıya ödenmesi gerektiğini, ücretlerinin ödenmemesi ve fesih sebebiyle manevi tazminata hak kazandığını belirterek ücret alacağı, sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağı ve manevi tazminat alacaklarının faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir....
ya 15-17 m² işyeri teslim edilmesi karşılığında taşınmazdaki paylarını devretmeyi vaat ve taahhüt ettiklerini, sözleşmede imar durumu alınması, buna dair ifraz, tevhit ve mülkiyet durumu hususunda yasal işlemlerin yerine getirilmesi, inşaatın plan, proje, ruhsat dahil bütün resmi işlemlerin tamamlanmasını müteakip, makul bir sürede inşaata başlanacağı ve temel üstü vizesi tarihinden itibaren 24 ay sonunda yapı kullanım izin belgesi alınarak taahhüt edilen daire ve işyerinin davacılara tesliminin davalı tarafından taahhüt edildiğini, bir aşamadan sonra taahhüdün süresi belli olmakla birlikte 24 aylık bu sürenin ne zaman başlayacağının belirsiz olduğunu, bu durumun sözleşmenin ifası ve akıbeti konusunda belirsizlik oluşturduğunu, sözleşmenin imzalanmasından itibaren geçen 5 yıldan fazla sürede İmar Kanunu'yla ilgili bir uygulama dışında herhangi bir yasal girişim, inşaatla ilgili plan, proje ve sair resmi işlem gerçekleştirilmediğini, ihtarname keşidesine rağmen gerek plan ve proje gerekse...
gösterilmesi suretiyle takdiren teşdiden 7 yıl hapis cezası belirlenmek suretiyle yasal olmayan gerekçeyle sanık hakkında fazla cezaya hükmolunması, 3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 01.03.2016 tarih, 2015-2-832 Esas ve 2016/102 Karar sayılı ilamı ile "mağdur ve katılanın zararı soruşturma aşamasında giderildiğinden ceza adaletinin sağlanması, hak ve nesafet kuralları ve TCK'nın 168. maddesinde belirtilen indirim oranları gözetilerek mahkemece sanıkların cezasının ½ oranından daha fazla olmak koşuluyla indirilmesi gerekirken, ½ oranında indirim yapılması isabetsizdir" olarak kabul edilmesi; ayrıca 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinin 1. fıkrasında etkin pişmanlık nedeniyle 2/3 oranına kadar indirim yapılacağının ifade edilmesi, aynı maddenin 2. fıkrasında ise indirim oranın ½ olarak öngörüldüğünün anlaşılması karşısında, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterdiği kabul edilen sanıklar hakkında ½ den daha fazla oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı...
-K A R A R- Davacı vekili, müvekkilinin de aralarında bulunduğu bir kısım arsa sahipleri ile davalı arasında 27.07.2004 tarihinde düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile yüklenicinin sözleşme konusu olan 7 parselde inşaat yapmayı taahhüt ettiği, sözleşmenin tüm arsa sahipleriyle yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğu, bir kısım paydaşlarla halen dahi sözleşme yapılamadığı, sözleşme sonrası imar planının iptal edilmesi nedeniyle sözleşmenin ifasının mümkün olmadığını, kaldı ki sözleşme tarihinden uzun zaman geçmesine rağmen ifasına başlanmaması nedeniyle ifanın davacı açısından öneminin kalmadığı gerekçesiyle sözleşmenin feshine ve tapudaki şerhin terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, gerek imzalandığı tarihte ve gerekse sonradan sözleşmenin ifasının imkansız hale gelmediğini, sözleşme uyarınca yüklenicinin ediminin ifası koşullarının henüz oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir....
Davalı, sözleşmenin gereği gibi yerine getirildiğini savunmuş; Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda maddi tazminatı talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; sözleşmeye göre düğün saatinin 20.00-23.30 saatleri arası kararlaştırılmış olup düğüne gelen zabıta ekipleri nedeni ile yaklaşık 1 saat öncesinde saat 22.30 civarında bitirildiğinden, ayrıca sunulan müzik hizmetinin eksik olduğunun ilgili CD'lerin incelenmesinden anlaşıldığından, 3,5 saat sürmesi beklenen düğünün 2,5 saat sürdüğünden ve ayıp oranında indirim yapılması gerektiğinden (1,5 : 3,5 =) % 42,8 oranında ayıplı hizmet sunulduğu, 42.935,00 TL düğün bedeli üzerinden bu oranda indirim yapılması sonucu 18.376,18 TL maddi zarar oluştuğu yönünde görüş bildirilmiştir. Ne var ki; gerek bilirkişi raporunda gerekse gerekçeli kararda davacıların ayıplı hizmet iddiaları hakkında sözleşmenin tamamı gözetilerek bir değerlendirme yapılmamıştır....
Dosyaya sunulu; taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin 6/.... maddesinde; “Taraflardan biri, bu sözleşmenin III. ve .... fıkralarında öngörülen sebep ve haller dışında bu sözleşmeyi fesh ettiği takdirde, diğer tarafa; öğretmenin son aylık ücretinin (maaş+yan ödeme+taban aylığı+iş güçlüğü+öğretmen tazminatı) brüt tutarının altı katını ceza şartı olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda dosya kapsamından; Mahkemece davacının cezai şart talep etme hakkı bulunduğunun tespiti yerinde ise de, sözleşmede kararlaştırılmış olan cezai şartın tamamını talep etme hakkı bulunduğu gözetilmeksizin verilen karardaki sözleşme süresinin bitimine kalan süre dikkate alınarak yapılan hesaplama hatalı olup cezai şartın sözleşmedeki düzenleme gereği hesaplanarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 182/son maddeleri uyarınca uygun bir oranda indirim yapılması gerekir....
TBK'nın 96. maddesinde erken ifa halinde indirim yapılamayacağına ilişkin temel kuralın istisnasını teşkil edecek şekilde yapılacak indirimin ve bunun koşullarının sözleşmede belirlenmesi ve söz konusu sözleşmenin TBK'nın 20. maddesi kapsamında kalan bir niteliği olması halinde, sözleşmede borçtan indirim yapılacağının kararlaştırılmış olması ve buna bağlı olarak yapılacak indirimin yine sözleşme ile belirlenen koşullarının, kural olarak borçlunun lehine yapılmış istisnai bir düzenleme niteliğinde olup olmadığının, yapılan sözleşmesel düzenleme ile karşı taraf borçlunun menfaatine aykırı bir durum oluşturulup oluşturulmadığının, somut olaya özgü nedenler de gözetilmek suretiyle, anılan temel kural çerçevesinde irdelenmesi ve bunun sonucuna göre TBK'nın 21. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı, uygulanacak ise ne şekilde uygulanması gerektiği hususları karar yerinde tartışılarak sonuca varılmak gerekir....
i sözleşmenin imzalanması için müteveffanın evine kendisinin götürdüğünü, sözleşmenin yanında ve müteveffanın evinde imzalandığını, banka çalışanlarının bu dönemde müteveffanın kanser hastası olduğunu bildiklerini bildiğini ve görüntüsünden de hasta olduğunun anlaşıldığını; tanık banka çalışanı ... beyanında, ...'yü banka müşterisi olması nedeniyle tanıdığını, hasta olduğu dönemde evine giderek sözleşme şartlarının gereği görüşme yapmadan hayat sigortasını imzalatmadığını, poliçenin düzenlendiği zamanı hatırlamasa da kanser hastası olduğunu bildiğini belirtmiştir. TTK'nun 1439/2. maddesindeki açık ifadelerle, sigortalının ihmali ile beyan yükümlülüğüne aykırı davranılması halinin tazminattan indirim sebebi olduğu kabul edilmiştir....
Mahkemece, alınan bilirkişi raporları da hükme esas alınarak sözleşmenin 16/3, 16/4 ve 16/9. bentlerinin haksız şart olduğuna yönelik talebin reddine, geç teslim nedeniyle kira kaybı alacağı ve eksik ve ayıplı imalat nedeniyle satış bedelinde indirim talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. ... 1....