Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece itibar edilen 08.06.2012 tarihli sözleşme belirli süreli olarak düzenlenmiş ve süresinden önce feshe bağlı olarak hak veya borç doğuracak şekilde cezai şart kararlaştırılmıştır. Davacı işçi, sözleşmenin süresinden önce işveren tarafından feshine bağlı olarak cezai şart ile birlikte bakiye süre ücretini ayrı ayrı talep etmiş ve Mahkemece her iki istek hüküm altına alınmıştır. Bakiye süreye ait ücret bakımından indirime gidildiği halde cezai şart yönünden herhangi bir indirim yapılmamıştır. İş sözleşmesinin 7. maddesinde, sözleşmenin süresinden önce feshine bağlı olarak sözleşmenin kalan süresi içinde ödenmesi gereken haklar toplamı kadar cezai şart ödemesi kararlaştırılmıştır....
Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır. " şeklinde genel işlem koşulları düzenlenmiştir. Bu düzenleme kapsamında kalan sözleşmelerdeki genel işlem koşullarının taraflar ve sözleşmeler üzerindeki etkisi ise TBK m.21 de "Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır. Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır." şeklindedir. Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur....
Ancak, yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi, azaltılması talebini de içermekte olduğundan, bu durum nafakanın miktarını tayinde ve indirilmesinde etken olarak dikkate alınmalıdır. O halde; nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Birleşen 2011/855 Esas sayılı davada davacı vekili, arsa sahibi müvekkili ile yüklenici arasındaki sözleşmenin yüklenici tarafından sözleşmeye aykırı yapılması neticesinde 227.000,00 TL. zararı oluştuğunu ileri sürerek inşaatın teslim tarihi olan 227.000,00 TL.nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Birleşen 2014/224 Esas sayılı davada davacı vekili, arsa sahibi müvekkili ile yüklenici arasındaki sözleşmenin yüklenici tarafından eksik ve ayıplı olarak ifa edildiğini, sözleşmeye göre 13 ay içinde teslim edileceğinin kararlaştırılmasına rağmen 12 ay sonra teslim edildiğini ileri sürerek 12 aylık kira bedelini ile ayıplı iş toplamının tahsilini talep ve dava etmiştir Birleşen davalarda davalı vekili, davanın reddini istemiştir....
Taraflar arasında imzalanan 01.05.2006 tarihli sözleşmenin cezai şarta ilişkin 5 numaralı maddesi işverenin sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlali halinde hükmedilmesi gereken bir cezai şart olup, iş yerinin kapatılarak iş sözleşmesinin haksız sonaerdirilmesi de sözleşmenin ihlali niteliğinde olduğundan belirlenecek cezai şarttan Borçlar Kanunu 161/son maddesi uyarınca makul bir indirim yapılarak karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi hatalıdır. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.02.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar dava konusu sözleşmenin dayanağı olan 375 sayılı KHK nin Ek 6. maddesinde işçi tarafından sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde haklı nedeni olup olmadığına bakılmaksızın davalı işçinin tazminat ödeyeceği belirlenmişse de, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.’un 420. maddesinde hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğu belirtilmiştir. Genel hüküm niteliğinde olması sebebiyle Borçlar Kanunu dışındaki uyuşmazlıklar bakımından da bu hükümler uygulanmaktadır. İşçi lehinde tek taraflı ceza koşulu içeren sözleşme hükümleri geçerlidir. Bunun yanında ceza koşulunun özellikle işveren lehine geçerli olabilmesi için karşılıklı olması ve eşit koşulları taşıması ve denk olması gerekir....
Her ne kadar dava konusu sözleşmenin dayanağı olan 375 sayılı KHK nin Ek 6. maddesinde işçi tarafından sözleşmenin süresinden önce feshedilmesi halinde haklı nedeni olup olmadığına bakılmaksızın davalı işçinin tazminat ödeyeceği belirlenmişse de, 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK.’un 420. maddesinde hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğu belirtilmiştir. Genel hüküm niteliğinde olması sebebiyle Borçlar Kanunu dışındaki uyuşmazlıklar bakımından da bu hükümler uygulanmaktadır. İşçi lehinde tek taraflı ceza koşulu içeren sözleşme hükümleri geçerlidir. Bunun yanında ceza koşulunun özellikle işveren lehine geçerli olabilmesi için karşılıklı olması ve eşit koşulları taşıması ve denk olması gerekir....
İş sayılı kararından kaynaklandığı, davalının bu konuda herhangi bir kusurunun olmaması nedeni ile tazminat taleplerinin yerinde olmadığı, dava konusu inşaat yapım sözleşmesinin aynen ifası talebi bakımından ise TMK'nın 462. Maddesine göre söz konusu sözleşmenin aynen ifasının olup olmayacağı hususunda ..... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin bir karar vermesi gerektiği anlaşıldığından talep yönünden de davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili ve davalı ... ve ....vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı ... ve ......vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. ../.. S.2....
Davacı taraf sözleşmeden kaynaklı tazminat istemleri ve alacak kalemleri konusunda mahkememize kanaat getirici iddialarını ispatlar nitelikte delil sunmamıştır. Bu sebeple tazminat istemi yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir....
Ancak; Sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 35 inci maddesi uyarınca indirim yapılırken meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, sanığın suç yolunda kat ettiği mesafe gözetildiğinde, alt sınırdan uzaklaşarak daha fazla indirim yapılması gerekirken en az oranda indirim yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemi bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, 5271 sayılı Kanun'un 304/2-a maddesi gereğince dosyanın gereğinin ifası için Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 02.05.2024 tarihinde karar verildi....