İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; gerekçede sadece nafakanın kaldırılmasına yönelik talebi esas alınarak gerekçelendirildiğini, buna karşın davadaki talebinin "Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması veya İndirim Yapılması" yönünde olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararda indirim talebine ilişkin hiçbir gerekçeye dayanmadığını, müvekkilinin emekli memur olup ek ödeme ile birlikte 3849,50 TL maaş aldığını, ayrıca 06/03/2020 tarihinde evlendiğini, üzerine kayıtlı herhangi bir gayri menkulü bulunmadığını, kirada oturduğunu, ve halen aylık 1200 TL kira ödediğini, müvekkilinin elektrik su ve doğal gaz ödemesi aylık ortalama 700 TL ile 1000 TL arasında değiştiğini, müvekkilinin anlaşmalı boşanmada davalı ve ortak çocuklarının mağdur olmaması için evlilik birliği içinde almış oldukları ortak evlerini de davalıya bıraktığını, davalının boşanmadan sonra vefat etmiş babasından maaş 1500 TL'nin üzerinde maaş almaya devam ettiğini, üzerine kayıtlı gayrimenkulün...
, ücret ve iş görme unsurlanı taşıması sebebiyle iş sözleşmesi niteliğinde olduğunu, müvekkilinin belirli süreli iş sözleşmesinin davalıya ait kanalın devri sebebiyle feshedilmiş olduğunu ileri sürerek; fark kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, bakiye süre ücreti, cezai şart alacağı ve haksız fesih nedeni ile tazminat alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir. Davacı, malik yeni iktisap ettiği kiralananın, yeni doğan çocuğuna bakacak olan annesi Emine'nin evine yakın olması sebebiyle, mesken ihtiyacının varlığından bahisle tahliyesini istemiştir. Davacı vekili, her ne kadar iktisap ihtarında ve dava dilekçesinde müvekkilinin kirada oturduğundan söz etmemiş ise de yargılama aşamasında 04.07.2013 günlü celsede, ihtayaçlının kirada oturduğuna ilişkin sözleşmenin varlığından söz etmiş ve mahkemece verilen süre içerisinde yazılı kira sözleşmesini dosyaya ibraz etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki sözleşmenin ifası ve gecikme tazminatı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -K A R A R- Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, davalı yüklenicinin inşaatı süresinde teslim etmediğini ileri sürerek, sözleşmenin aynen ifası ile gecikme (kira) tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, inşaatın durumunun yapı denetim firmasından sorularak karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu dikkate alınarak inşaatın seviyesinin %60 olduğu, sözleşmede belirlenen sürede bitirilmediği gerekçesiyle, sözleşme ve ek sözleşmenin aynen ifası ile gecikme (kira ) tazminatının tahsiline karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, sözleşmenin ifası sırasında vefat eden yüklenici mirasçılarınca açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacıların miras bırakanı ... davalı ...'a ait binanın sıva işini yapmıştır....
- K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesi uyarınca müvekkil şirketin davalıya çağrı merkezi işletim hizmeti verdiğini, sözleşmenin ifası sırasında 5510 sayılı Kanun'un 81/1-ı maddesi gereğince sigorta prim ödemelerinde Hazine tarafından yapılan %5'lik indirim tutarının, davalı tarafça haksız olarak müvekkilinin hak edişlerinden kesildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları sakl kalmak üzere kesinti tutarı olan 19.208,07 TL'nin avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, 4734 sayılı Kanun ile birlikte bu Kanuna ilişkin tebliği uyarınca yapılan kesinti işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
İşverene göre çok daha zayıf konumda olan ve geçimini ücreti ile sağlayan işçiler yönünden daha esnek uygulamalara gidilmeli ve taktiri indirim konusunda hassas davranılmalıdır. Mahkemece, tarafların konumu, davacının ücreti ve cezai şart miktarı göz önüne alınarak, hesap edilen alacak miktarından taktiri indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.3.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.11.2005 gününde verilen dilekçe ile tazminat ve sözleşmenin feshi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; sözleşmenin feshi isteminin kabulüne, tazminat isteminin reddine dair verilen 17.03.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., mülkiyeti kendisine ait 1800 (yeni 383 ada 5) ve 1580 (yeni 186 ada 2) sayılı parsellerin kaynak suyu işletilmesi amacıyla 29.06.1995 başlangıç tarihli sözleşmeyle davalıya kiralandığını, 383 ada 5 sayılı parselin davalı tarafından kısmen işletildiğini, 186 ada 2 sayılı parselde tesis yapılmadığını, buradan çıkan kaynak suların boş alana aktığını, bu suretle davalının gelir kaybına neden olduğunu, 10.000,00 TL gelir kaybı zararlarının davalıdan tahsilini...
ilke ve açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; sözleşmenin ifası için gecekonduların yıkılarak kiraya çıkıldığı anlaşılmakla, gecekonduların enkaz bedeli ile oturulan eve ödenen kira bedelinin menfi zarar kapsamında olduğunun kabulü gerektiği, bu durumda mahkemece, sözleşmenin feshedildiği de dikkate alınarak davacının taleplerinin incelenip uyuşmazlığın esası ile ilgili olarak gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılarak rapor alındıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacılar yararına bozulmuştur....