Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak Kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Kanun hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir; burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle doğrudan göz önünde tutulur. Somut olayda; ilk derece mahkemesi tarafından davanın tapu iptal ve tescil istemi yönünden reddine, tazminat isteği bakımından davanın kabulüne karar verilmesi üzerine iş bu karar davalılar tarafından istinafa konu edilmiş ise de, davalıların ayrıntılı istinaf dilekçesi sunmadıkları ve istinaf sebep ve gerekçelerini belirtmedikleri anlaşıldığından inceleme, kamu düzeni bakımından yapılmıştır. Kural olarak geçersiz sözleşme, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz....
ne müracaat ettiğini, servis tarafından sadece motor düzensiz çalışıyor şeklinde servis kabul formu düzenlendiğini, yine vites geçişi işlemi ile alakalı olarak işlem yapıldığını, servis formuna, "Debriyajın ayarsız olduğu tespit edlidiği ve debriyaj ayarı yapılmıştır." şeklinde işlem yapıldığının yazdığını, yapılan işlemlere rağmen araçtaki problemlerin devam etmesi nedeniyle aracı kullanamadığını, araçtaki ayıp ve arızaların tespiti için ... 3. Tüketici mahkemesinin 2013/15 D. İş sayılı dosyası ile delil tespiti isteminde bulunduğunu, bu dosyada verilen bilirkişi raporunda; araçtaki sorunun şanzımandan kaynaklandığı ve şanzımanda üretim hatası olduğu, aracın aypılı olduğu ve ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunun tespiti yapıldığını, araçtaki arızanın üretim hatasından kaynaklanması, ayıbın gizli nitelikte olması ve araçtan faydalanamaması nedeniyle araç bedelinin iadesi ile delil tespiti harç ve giderlerinin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ......
Bu durumda alıcı; geçersiz sözleşme nedeniyle, satıcıya verdiği bedeli sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir. Geçersiz sözleşmelere dayanılarak aynen ifa istenmesi veya fer'i nitelikli hakların istenmesi mümkün değildir. Buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz ve yok hükmünde olduğu, geçersiz sözleşme doğrultusunda davacının davalıya 61.500,00 TL bedel ödediğinden davacının vermiş olduğu bedeli istemesinde haklı olduğu, davacı tarafça ödeme tarihinden itibaren en yüksek avans faizi talep edilmiş ise de; davanın dayanağının sözleşmeden kaynaklandığı, bu nedenle TBK....
Taşınmazların bir kısmının hazine adına kayıtlı olduğu tarafların ve mahkemenin de kabulündedir. Dava dışı Maliye Hazinesi, her zaman bu davanın davacılarına karşı müdahalenin men'i ve ecrimisil talebinde bulunabilir. Hazine adına tescil edilen taşınmazlar yönünden de sözleşmenin geçersiz olduğu kesinleştiğine göre, davacılar bu taşınmazlar yönünden davalıya karşı talepte bulunmakta haklıdır. Hal böyle olunca mahkemece, işin esası incelenip, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 2-Bozma nedenine göre davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, sözleşmenin feshi ve bedel iadesi istemine ilişkindir. 2....
Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde;husumet itirazlarının değerlendirilmediğini, paranın Fatih Şahin'e davalıya verilmek üzere bankadan çekilerek elden verildiğinin davacının eşinin tanık beyanında belirtildiğini,davalının dava dışı para ödenen Fatih Şahin'e vekaletname vermediğini,bu yeri davacının dava dışı Fatih Şahin'den alma ihtimali olduğunu,bu yerin daha önce davalı tarafça Fatih Şahin'e satıldığı,bu kişi tarafından ise davacı ve başka kişilere satıldığını,davanın Fatih Şahin'e karşı açılması gerektiğini,talebin zamanaşımına uğradığını,sözleşmenin taşınmaz satışı değil zilliyetliğin devrine ilişkin olduğunu,bunun da şekle bağlı olmadığını,davacının zilleyetliğin tespitine dair dava açıp açmadığının araştırılması gerektiğini,sözleşmenin geçersiz olduğunun kabul edilemeyeceğini,davacı tarafça davalıya ödenen bedel bulunmadığını,davalının sebepsiz zenginleşmediğini,davanın tanıkla ispatlanamayacağını ve tanık beyanlarının hatalı değerlendirildiğini belirterek...
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacı tarafın şeklen geçersiz sözleşme uyarınca talepte bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 17.10.2016 tarihli sözleşmenin noter kanalıyla yapılmadığından kanun gereğince geçersiz olduğunu, davacının alacağının zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın iddia ettiği 70.000TL alacak yönünden müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, aracın Raşit Çelik'e devredildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin bağlayıcı olduğunun kabulü halinde davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, nitekim davacının aracı dava dışı Raşit Çelik'e devrettiğini, taksitlerini düzenli olarak ödemediğini, kalan 116.000TL bedeli de ödemediğini, sözleşmenin 10a maddesi gereğince davacının alacağının muaccel hale gelmediğini, davacının faiz talep etme hakkının olmadığından bahisle; davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini...
, gerek ödünç para verme işleri kanunu hükümlerine aykırı olması nedeniyle “kredi sözleşmesi olarak geçersiz olduğu, davacı yanca davalıya rödevans hakkının devri karşılığı 18.07.2007'de 100.000 TL ödediği, 31.10.2007'ye kadar 30.000,00 TL daha ödenmesinin taahhüt edildiği, davacının 32.843,30 TL ve ayrıca 1.966,43 TL tutarlı ödemeleri davalıya yaptığını kanıtlayamadığı, bu ödemelerin mutlak butlanla malül genel kredi sözleşmesi kapsamında olmadığı, davacının bu sözleşmeye istinaden alacak talebinde bulunamayacağı, taraflar arasında geçersiz bulunan 18.07.2007 tarihli rödevans hakkı devir sözleşmesi ile dava tarihi arasındaki dönemde gerçekleşen üretim miktarları ve Türkiye Taşkömürü kurumuna ödenen rödevans bedellerinin 91.748,31 TL olup bu miktarın davacı-karşı davalı tarafından kuruma ödenmiş olduğu gerekçeleriyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, 18.07.2007 tarihli olarak düzenlenen rödevans hakkı sözleşmesinin ve genel kredi sözleşmesinin ayrı ayrı geçersiz olmaları...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; görevsiz mahkemede yapılan usul işlemleri aynen kabul edilerek tanıkların yeniden dinlenmediğini, tanık beyanları ile davalının tehdit ve zorlamaya maruz kaldığı maruz kaldığı ve sözleşmeyi tehdit altında imzaladığı sabit olmasına rağmen tehdit iddiasının ispat edilemediği gerekçeyle davanın reddine karar verildiğini, davaya konu sözleşmenin zorla imzalattırıldığını tanık Mustafa Örgü'nün sözleşmenin imzalandığı sırada bir bedel ödenmediğini söylediğini, davacının bizzat kendisinin de bedel ödemediğini ikrar ettiğini, ödenmeyen bir bedelin sözleşmeye ödenmiş olarak geçmiş olmasının dahi sözleşmenin zorla imzalandığına delil olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir....
Taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1136 sayılı kanunun 164/2 maddesine göre, “ davada gösterilen başarıya göre değişmek ve % 25’i aşmamak üzere , dava olunan veya hükmolunacak şeyin belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir “ hükmüne göre sözleşmede başarıya göre değişen ücret belirlenmemiştir. Yine kamulaştırma kanununun 31. maddesine göre, artırılan kamulaştırma bedelinin tamamının veya bir kısmının avukata ait olacağının kararlaştırılması da yasaklanmıştır. Buna göre avukatlık kanununa ve kamulaştırma kanununa göre kamulaştırma davalarında dava değerinin belli bir yüzdesinin ücret olarak kararlaştırılması B.K.nun 19. maddesi gereğince geçersizdir. Ayrıca sözleşmenin konusunu oluşturan bedel artırım davası, 341.946 YTL. üzerinden açılmış ve 46.425 YTL. üzerinden hükme bağlanmış ve kesinleşmiştir....