Mahkemece, davacının tespit talebinin kabulü ile, taraflar arasındaki Fethiye 2. Noterliği'nin 03/04/2000 tarih ve 05220 yevmiye nolu satış vaadinin temliki sözleşmesinin borç paranın teminatı olarak yapıldığının tespitine, davacı tarafın sözleşmenin iptaline yönelik talebinin reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı eldeki davada, murisi ile davalı arasındaki 03/04/2000 tarihli Satış Vaadinin Temliki Sözleşmesi'nin zamanaşımı, taraf muvaazası, gerçek amacın taşınmaz satışı olmayıp bir borcun teminatı olarak yapıldığının tespiti ile sözleşmenin iptaline karar verilmesini istemiş; mahkeme ise davacının tespit talebinin kabulü ile, satış vaadinin temliki sözleşmesinin borç paranın teminatı olarak yapıldığının tespitine, ancak davacı tarafın sözleşmenin iptaline yönelik talebinin reddine, karar vermiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında 12.03.2005 tarihli Satıcılık Sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme süresi dolmadan sözleşmenin 1 ve 3.maddelerine aykırı olarak başka firmalara ait ürünleri sattığını ve bulundurduğunu, akde aykırılığın giderilmesi için çekilen ihtarın sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine mahkeme aracılığıyla tespit yaptırdıklarını, taraflar arasındaki sözleşmenin Tek Satıcılık Sözleşmesi mahiyetinde olduğunu belirterek 8.270.-USD.cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, sözleşmenin 23.maddesi gereğince ......
Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, sözleşmenin geçersizliğinin tespiti yanında sözleşmeye bağlı olarak verilen senedin geçersizliğinin tespit ve iadesi talebinin menfi tespit davası olarak kabul edilmesi gerektiği, davalının davayı menfi tespit olarak kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan pay devrine ilişkin sözleşmenin geçersizliğinin tespitine ve sözleşmeye bağlı olarak verilen senedin iptaline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili istinaf etmiştir....
gibi yapılan sözleşmeyi feshetmesinin de engellenemeyeceği bu nedenle davalı tarafından sözleşmenin feshedilemeyeceğine dair sözleşme hükmünün geçerli olmadığı ve sözleşmenin davalı tarafından feshedilebileceği anlaşılmıştır....
Somut olayda davacı talebini “sözleşmenin feshi ve teminatların gelir kaydedilmesi işlemlerinin iptali” olarak açıklamıştır. Davacı, sözleşmenin feshine ve teminatların gelir kaydedilmesine ilişkin kararı dava yoluyla iptal ettirerek feshin sonuçlarından kurtulmayı amaçlamaktadır. Davacının, davalı idarenin fesihte ve teminatların gelir kaydedilmesinde haksız olduğunun tespitine dair açık bir tespit talebi bulunmamaktadır. Mahkemece davanın eda davası olduğu kabul edilerek davanın kabulüne, davalı tarafından sözleşmenin feshi ve kesin teminatların gelir kaydedilmesi yönünde tesis edilen işlemin iptaline karar verilmiştir. Kurulan hüküm “tespite” değil “edaya” yöneliktir. Ortada fesihte ve teminatın gelir kaydedilmesinde davalının haksız olduğunun tespiti istemiyle açılmış bir tespit davası olmadığı halde, eda davasının tespit istemini de içerdiğinden bahisle, eda kararının tespit kararına dönüştürülerek onanması isabetli olmamıştır....
Somut olayda davacı talebini “sözleşmenin feshi ve teminatların gelir kaydedilmesi işlemlerinin iptali” olarak açıklamıştır. Davacı, sözleşmenin feshine ve teminatların gelir kaydedilmesine ilişkin kararı dava yoluyla iptal ettirerek feshin sonuçlarından kurtulmayı amaçlamaktadır. Davacının, davalı idarenin fesihte ve teminatların gelir kaydedilmesinde haksız olduğunun tespitine dair açık bir tespit talebi bulunmamaktadır. Mahkemece davanın eda davası olduğu kabul edilerek davanın kabulüne, davalı tarafından sözleşmenin feshi ve kesin teminatların gelir kaydedilmesi yönünde tesis edilen işlemin iptaline karar verilmiştir. Kurulan hüküm “tespite” değil “edaya” yöneliktir. Ortada fesihte ve teminatın gelir kaydedilmesinde davalının haksız olduğunun tespiti istemiyle açılmış bir tespit davası olmadığı halde, eda davasının tespit istemini de içerdiğinden bahisle, eda kararının tespit kararına dönüştürülerek onanması isabetli olmamıştır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; "...Taraf defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen kök ve ek raporlarda, davacı şirketin davalıya borçlu olduğunun, davacının icra takibine konu yaptığı alacağa ilişkin fatura düzenlememiş olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 7/2- c maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılığın tutanakla tespit edilmemiş olduğu tespit edilmiştir. Sözleşmenin 7/2- c maddesine göre sözleşmeye aykırılığın tutanakla tespit edildiğinde ceza şartın o ayın hak edişinden işveren tarafından kesileceği hükme bağlanmıştır. Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davacının davalıya ihtar gönderdiği tarihte 228.472,98 TL, fesih tarihinde ise 134.190,89 TL borçlu olduğunun tespit edildiği, davacının sözleşmeyi fesh etmesinden sonra davalının hakedişinden 187.258,94 TL kesinti yaptığı, davacının talep ettiği cezai şart alacağı için davalıya fatura düzenlememiş olduğu tespit edilmiştir....
Mahkemece yapılması gereken iş konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan tarafların ticari defterleri incelenerek sözleşmenin 2. maddesinde bahsedilen ürün miktarından ne kadarının satıldığı ve dolayısıyla ne kadarının da satılmamış olduğunu tespit ettirdikten sonra satılmayan miktar için gerekli kağıt karton gibi ambalaj malzemelerinin bedelini tespit edip davalının ancak bu miktarla sorumlu olacağı kabul edilip hükmü bu şekilde kurmaktan ibarettir. Eksik incelemeyle hüküm tesis edilemeyeceğinden hükmün bu sebeplerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 11/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, dava konusu sözleşmedeki imzanın davacı şirket temsilcisine ait olduğunu, İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesindeki davada sözleşmenin taraflar arasında uygulandığının ikrar edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, İstanbul Anadolu 3 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/587 Esas sayılı dosyasında taraflar arasında 31.7.2008 tarihli sözleşmenin uygulandığı ve bu sözleşmeden kaynaklı borçlu olunmadığına dair menfi tespit davası açıldığı, buna göre davacı vekili beyanlarından ve dosya içeriğinden sözleşmenin varlığının ve içeriğinin kabul edildiği, tarafların sözleşme gereği işlemler yaptıkları, davacının sözleşmenin iptali isteğinin haksız olup dürüstlük ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesince onanmıştır. Bu kez davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur....
Ayrıca, sözleşmenin 25. maddesinde “Bu sözleşmenin feshine bayiinin sebebiyet vermesi halinde, bayii tarafından şirkete “bir yıllık kâr mahrumiyeti”nin (son bir sene içinde bayiinin şirketten satın almış olduğu LPG’den, şirketin sağladığı kâr) ödeneceğini, bayiinin bu ödemeyi peşinen kabul ettiğini, bu şekilde tespit edilen kâr mahrumiyetinin bir yıllık olduğunu, tüm kâr mahrumiyetinin ise, bu şekilde tespit edilen yıllık kâr mahrumiyetinin, sözleşmenin bakiye kalan süresi ile çarpılarak bulunacağını taraflar kabul etmiştir” şeklinde kâr mahrumiyetinin hesaplanma biçimi açıklanmıştır. Mahkemece, anılan sözleşme hükmünü gözetmeden kâr mahrumiyeti hesabı yapan bilirkişilerce düzenlenen raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir....