İnşaat Limited Şirketi'nden noter kanalı ile kiralandığını ve bu sebeple notere 608,27 TL ödeme yapıldığını, bu noter masrafının da ödenmesinin gerektiğini, davacı müvekkilinin D2 belgesini alabilmesi için araçlarındaki toplam koltuk sayısının 75 koltuğun üzerine çıkması gerektiğini, davacıya üç adet araç devredilmediği için koltuk sayısı az görüldüğünden davacı müvekkilinin başka araç almak zorunda kaldığını, 2018 aralık ayında koltuk sayısını tamamlamak için 113.000,00 TL'ye ... araç almak zorunda kaldığını ve bu 113.000,00 TL'nin de davalı tarafından ödenmesi gerektiğini, ... plakalı araç için 1.899,00 TL trafik cezası ödediklerini ve bu ödedikleri cezanın da davalıdan tahsili gerekeceğini, ... -...-... plakalı araçların mülkiyetinin davacı ... üzerine olduğunun tespitine karar verilmesini bu talebin kabul görmemesi halinde her üç aracın satış bedelleri toplamı 450.000,00 TL/2 =225.000,00 TL'nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini, 40.000,00 TL manevi...
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, Tapulu taşınmazın (MK md.706, BK md 213, Tapu Kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60). satışına ve araç satışına (2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 20/d maddesine) ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir. Ancak, dava konusu sözleşmenin, tapulu taşınmazın devri ve aracın mülkiyetinin nakline ilişkin olmadığı, davacının davalının yanında çalıştığı dönemin karşılığı olmak üzere taşınmaz ile traktörün yarı bedelinin vereceğine dair tahhaahüd içeren sözleşme olduğu anlaşılmıştır. O halde, davalı tarafça imzası inkar edilmeyen bu sözleşme geçerli olup tarafları bağlar....
Davalı, davacıya harici sözleşme ile araç sattığını, satış bedeli olarak davacıdan toplam 8500 YTL aldığını, bakiye 600 YTL’yi davacının ödemediğini, aracın devrini davacının kasıtlı olarak almadığını, davacı ile bu kez ikinci bir sözleşme yaptıklarını, sözleşmede aracın devrinin 10.4.2005 tarihine kadar yapılması, yapılmadığı takdirde aracın mal sahibine iade edilip hiçbir hak talep edilmeyeceğinin kararlaştırıldığını, davacının devri almaması üzerine, aracı 3.5.2006 tarihinde dava dışı 3. bir kişiye satıp devrini verdiğini, davacının ikinci sözleşme nedeniyle alacak talebinde bulunamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir....
Davacı vekili; bahsi geçen sözleşme ile davalının araçtaki payını davacıya satarak devrettiğini ileri sürerek araç mülkiyetinin tamamının davacıya ait olduğunun tespitine ve davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Açıklandığı gibi, geçerli bir sözleşme bulunmadan gerçekleştirilen zilyetlik devri de motorlu araç mülkiyetini geçirmeyeceğinden, zilyetliği devralan üçüncü kişi, iyiniyetli olsa dahi, aracın mülkiyetini kazanamaz (Özçelik, B., s. 847). Kanun’un açık hükmü karşısında, trafik sicilinde kayıtlı araçların satımına ilişkin bir sözleşmenin hukuki sonuç doğurabilmesi için o sözleşmenin KTK’nın 20/d maddesi gereğince resmî biçimde yapılması bir geçerlilik koşuludur. Anılan hüküm ile kanun koyucu bir aracın mülkiyetinin geçişi için noterde resmî bir sözleşme yapılmasını zorunlu kılmakla, tarafların iradelerinin ancak yasada öngörüldüğü biçimde birleşmeleri durumunda bir değer ifade edebileceğini, aksi hâlde sonuç doğurmayacağını ve geçersiz olduğunu düzenleme altına almak istemektedir....
Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesinden sonra taşınmaz tereke malı olmaktan çıkacağından mirasçılar arasındaki miras payının devri sözleşmesi hükümsüz hale gelir. Davalı ..., 05.03.2011 tarihli sözleşme ile 133 parsel sayılı taşınmazdaki payını davacı ... Erdoğan'a devretmiştir. Dava konusu 133 parsel sayılı taşınmaz tapuda tarafların ortak kök murisi ... adına kayıtlı iken, davacı tarafından açılan ....Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/136 Esas 2011/228 Karar sayılı kesinleşen kararı ile paylı mülkiyete çevrilmiştir. Mahkemece davanın esasının, miras payı devri sözleşmesinden sonra davacı tarafından açılıp kabulle sonuçlanan ve kesinleşen elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine ilişkin hükümde davacı sıfatı ile dava açan ...'...
Dava; kadastro tespiti sonrası kesinleşme öncesi zilyetliğin devri sözleşmelerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 6 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinden önce tapuya kayıtlı olmadığı, kadastro tespitinin 26.06.1976 tarihinde ... adına yapıldığı, kadastro tutanağının 06.04.2006 tarihinde kesinleştiği, davacıların 23.11.1987 tarihli sözleşme ile taşınmazı ...'dan satın aldığını iddia ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz, kadastro tespitinden önce tapuda kayıtlı olmadığı gibi satış tarihinde de kadastro tespiti henüz kesinleşmediğinden tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlardandır. Tapusuz taşınmazlar yerleşmiş Yargıtay ve Daire İçtihatlarına göre menkul hükmündedir. TMK'nin 763. maddesine göre taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri gerekir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : KARACASU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/11/2013 NUMARASI : 2012/103-2013/100 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların 06.07.2011 tarihli araç kira sözleşmesi ile dava dışı ... Turizm Seyahat Organizasyon ve Tic. A.Ş'den, mülkiyeti kendisine ait olan otobüsü kiraladıklarını, kira süresinin bitiminde kiracıların sözleşme şartlarını yerine getirmek kaydıyla aracın mülkiyetinin devrini talep etme hakları olacağının düzenlendiğini, davacı ile davalının 24.05.2012 tarihinde aralarında yaptıkları sözleşme ile ... Turizm Seyahat Organizasyon ve Tic....
Somut olayda; taraflar arasında, davalı tarafından davacıya araç satışına ilişkin satış ve teslimat koşulları başlıklı sözleşme akdedildiği, bu sözleşme ile aynı tarihli sipariş formu doğrultusunda davalı tarafça davacı şirkete çekici satışı yapıldığı, araç satış bedelinin tamamen 25.07.2017 tarihinde ödendiği, aracın davacı adına trafik tescilinin 27.07.2017 tarihinde yapıldığı, aracın tescil tarihinde meydana gelen aşırı dolu yağışı nedeniyle hasara uğradığı, aracın hasarlı haliyle 28.07.2017 tarihinde davacıya teslim edildiği, ayıp ihbarının teslim tarihinde yapıldığının tarafların kabulünde olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, aracın mülkiyetinin hangi tarihte davacıya geçtiği, buna bağlı olarak tescil tarihinde fakat davacıya teslimden önce gerçekleşen hasardan davacı satıcının sorumluluğunun bulunup bulunmadığına ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki araç mülkiyetinin tespiti ve tescili-alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalıya ait aracın satışı için 7.6.2009 tarihli sözleşme imzalandığını ve 6.000 TL ödedikleri halde aracın devrinin sağlanmadığını iddia ederek, ödenen bedelin tahsili veya aracın adlarına tescilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında, davacının 2.000 TL ödeme yaptığını ve devri vermeye hazır olduklarını beyan ederek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece; 7.6.2009 tarihli sözleşmenin 2918 sayılı 20/d maddesine aykırı olduğundan geçersiz olduğu, aracın davalıya iade edildiğinden ödenen 6.000 TL’nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....