Mahkemece, uyulan bozma ilamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının, sözleşmenin ifasının imkansız olduğu tarihten sonra turları yaptırmak için piyasada benzer şekilde faaliyet gösteren şirketlerle aynı şartlarla emsal bir sözleşme yapmasının mümkün olmadığı, dolayısıyla hesaplanan zarardan mahsup edilecek bir komisyon geliri bulunmadığı, uyulmasına karar verilen bozma ilamı gereğince davacının mahrum kalınan komisyon geliri sebebiyle 132.290,60 TL maddi tazminat talep ettiğinin kabulünün zorunlu olduğu, davacı vekilince, bozmadan sonra yapılan kısmi ıslahla her ne kadar dava dilekçesinin sonuç kısmında talep edilen 264.581,20 TL’nin tamamının mahrum kalınan kara ilişkin olduğu belirtilmişse de HMK’nın 177/2. fıkrasında bozmaya uyulmakla oluşan hukuki durumun ıslahla ortadan kaldırılamayacağının düzenleme altına alındığından Yasa metninde belirtilen niteliği haiz ıslaha kıymet verilmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 132.290,60 TL maddi tazminatın 18/09/2011 tarihinden...
Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır: kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır. Kâr kaybı, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından kardan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu fesihten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kardan yoksun kalan kusurlu fesih yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. Kâr kaybı zararının müspet zarar kapsamında bulunduğu şüphesizdir....
Mahkemece; manevi tazminat talebinin reddine, Maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile 153.983,95TL tazminatın avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-)Davalının 5 aylık mahrum kalınan kar süresine yönelik temyiz itirazlarının incelemesine gelince; Borçlar Yasasının 96. maddesine göre alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır....
Taraflar arasında ---- aynı tarihli İstasyonlu -------süreli sözleşmelerin imzalandığı, davalı bayinin taahhütname uyarınca sözleşme süresi içinde anılan istasyonda her yıl için-------- yapmayı taahhüt ettiği, bayinin ayrıca sözleşmeye aykırı hareket etmesi halinde sözleşme süresi sonuna kadar eksik alınan ürün bedelinin son cari hesap üzerinden hesaplanacak tutarın % 5'i oranında cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin -------tarihinde sona erdiği, davacının iş bu dava ile sözleşmenin kurulduğu----- tarihine kadarki yıllık alım taahhütlerinin yerine getirilmemesinden kaynaklanan cezai şart alacağı ile sözleşmenin sona erdiği ---- tarihinden sözleşmenin sona ermesi gereken ------ tarihi arasındaki dönem için kar mahrumiyetinden kaynaklanan maddi zararının giderilmesini talep ettiği görülmüştür....
üzere, ilk taşınmaz satış vaadi ve akabinde tanzim edilen diğer satış vaadi sözleşmelerine aykırılıktan kaynaklı olarak müvekkilinin uğradığı maddi zararlar, mahrum kalınan kar kaybı, mahrum kalınan kira bedelleri, gayrimenkuller için yapılan masraflar için şimdilik 5.000,00 TL; manevi zarar olarak da 25.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 08/04/2017 tarihinde Nevadium Batıkent Konutları Projesi Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin davalı şirketten 1+1 daire satın aldığını ve satış bedelinin tamamını ödediğini, sözleşmeye göre inşaatın tesliminin zamanında yapılmadığını, müvekkilinin üzerine düşen tüm yükümlülükleri zamanında yerine getirmesine rağmen davalı şirketin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri zamanında yerine getirmediğini, bu nedenle davalı şirketin temerrüte düştüğünü, 23/01/2019 tarihinde de davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, sözleşme gereğince müvekkiline 31 Aralık 2018 tarihinde teslim edilmesi gereken dairenin 14/07/2019 tarihinde teslim edildiğini, müvekkilinin mahrum kaldığı kira bedelinin tespit edilerek davalı şirketten tahsil edilmesi amacıyla dava açtıklarını belirterek fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü...
Davalı-karşı davalı taşeronun mahrum kalınan kârını talep edebilmesi için fesihte kusursuz olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Ortak kusur halinde de yukarıdaki açıklamalar gereğince mahrum kalınan kâr istenemeyecektir. Bu durumda; davalı-karşı davacının sözleşmenin feshinde davacı-karşı davacı yüklenici ile birlikte ortak kusuru bulunduğundan mahkemece mahrum kalınan kârın reddedilmesi yerine kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Öte yandan karşı dava dilekçesinde; BK'nın 83. maddesi uyarınca seçimlik haklarının kullanıldığı belirtilerek karşı dava tarihindeki Türk lirası cinsinden talepte bulunulmuştur. Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 83/III. maddesi (6098 sayılı TBK'nın 99. m.) hükmünce yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde vade veya fiili ödeme tarihindeki rayice göre Türk parası ile ödenmesi istenebilir....
İNCELEME ve GEREKÇE:Dava; taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince, davalı tarafın borçlandığı edimlerini hiç yerine getirmediği iddiasıyla, bakiye avansın iadesi, müspet zararlar kapsamında mahrum kalınan kar miktarının tespiti ile davalıdan tahsili ve manevi tazminat talebine ilişkindir. 7155 sayılı Yasa ile 6102 sayılı Yasaya 5/A maddesi eklenerek ticari davalarda arabuluculuk dava şartı haline getirilmiş olup, mahkememizdeki dava 17/02/2021 tarihinde açılmakla davacının dava şartı arabuluculuk koşulunu yerine getirdiği görülmüştür....
Mahkemece, davacı tarafın TBK 125. maddesi kapsamında sözleşmeyi feshederek müsbet zarar seçimlik hakkını kullandığını, taraflar arasında hizmet sözleşmesinin yapıldığını, davacının, davalının sözleşme hükümlerine uygun davranmaması nedeni ile sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini, bu nedenle yoksun kalınan kazanç kaybı bedelini davalıdan talep ettiğini, müsbet zarar, sözleşmenin ayakta tutulduğu durumlarda istenebileceğinden bahisle, sözleşmenin feshi halinde müsbet zarar niteliğinde değerlendirilen yoksun kalınan kazanç kaybı talep edilemeyeceğini, somut olayda, sözleşme davacı tarafça feshedildiğini, yoksun kalınan kazanç kaybı talep edilemeyeceğinden bahisle davanın reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebine ilişkin de davacının takibinde kötü niyetli oluşu ispatlanamadığından bahisle reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur....
Kâr kaybı, kârdan mahrum kalma karşılığı meydana gelen zarardır. Genelde sözleşmeyi kusuruyla fesheden taraftan istenir. Aslında kâr kaybı açısından, kârdan yoksun kalan tarafın malvarlığında kusurlu hareketten önce ve sonra bir değişiklik yoktur. Burada kârdan yoksun kalan kusurlu hareket yüzünden mal varlığında ileride meydana gelecek çoğalmadan mahrum kalır. 3. Taraflar arasında 30.11.2013 tarihinde 69 adet afiş panosu için imzalanan sözleşmenin "Sözleşmenin Süresi" başlıklı 5. maddesinde; " Sözleşme süresi, imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl olup, taraflar sözleşmeyi bu süre zarfında hükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumu haricinde fesh edilemez. Bir yılın sonunda ödemelerin zamanında yapıldığı ve kurallara harfiyen uyulduğu görüldüğünde, Yönetimin onayı ile sözleşme İTO'nun her ay açıkladığı üretici fiyat endeksi oranında veya bu orandan az olmamak üzere, anlaşılacak yeni bir artış oranında artırılarak devam ettirecektir....