İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Karar taraf vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiş, Davacı kadın vekili kusuru ve tazminat taleplerinin reddini, Davalı erkek vekili davanın kabulünü istinaf etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava TMK' nun 162. Maddesine dayalı hayata kast pek kötü veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma, TMK'nun 163. Maddesine dayalı suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme nedeniyle boşanma, TMK'nun 166/1 maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır....
gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerektiği, ancak sanık hakkında "daha evvelce işlemiş olduğu suç sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetim süresi içerisinde yeniden suç işlediği nazara alındığında gözlenen suç işleme eğilimleri ve suçun işlenmesindeki özellikler mahkememizce birlikte değerlendirildiğinde tatbikinden umulan faydanın hasıl olacağına ve sanığın birdaha suç işlemeyeceğine dair mahkememizde sanık lehine kanaat oluşmadığından" şeklindeki gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair karar verildiği halde, sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının TCK'nin 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilerek çelişkiye neden olunması, Kabule göre de; 3) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/3-e maddesi uyarınca tayin olunan hapis cezası üzerinden 87/3 maddesi uyarınca (1/3) oranında artırım yapılırken “1 yıl 12 ay” hapis cezası yerine hesap hatası...
Birleşen dava ise; TMK'nın 163. maddesi kapsamında " haysiyetsiz hayat sürme" nedeniyle boşanma talepli davadır....
uyarınca müsaderesine ve 5320 sayılı Yasanın 17. maddesi ile Sahte Madeni Paraların ve Sikkelerin İncelenmesi ve Değerlendirilmesinde Uyulacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, T.C....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : FETHİYE AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 08/07/2014 NUMARASI : 2013/445-2014/514 Taraflar arasındaki iştirak ve yoksulluk nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dilekçesinde, yaşlılığı sebebiyle çalışamadığı ve ihtiyaçlarını karşılayamadığını beyan ederek, boşanma ile hükmolunan 50'şer TL yoksulluk ve iştirak nafakasının ayrı ayrı 200 TL'ye yükseltilmesini ve ÜFE ve TÜFE oranında yıllık artışa karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı mahkemece alınan beyanında çalışmadığını beyan etmiştir....
Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre, davacının kargo şirketinde çalıştığı ve 1000 TL maaş aldığı, 500 TL kira ödediği, davalının ise Çocuk Sağlığı Merkezinde çalıştığı ve 570 TL ücret aldığı, babasının evinde kira ödemeden oturduğu, yüksekokul mezunu olduğu anlaşılmış olup, davalı kadın için 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedilmiştir.Bu durum karşısında mahkemece, davalının aldığı maaşın onu yoksulluktan kurtarmayacağı gözetilerek ve davacının nafakanın kaldırılması talebinin içinde (çoğu isteyen azı da ister) indirilmesi talebinin de bulunacağı dikkate alınarak ve TMK 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi uyarınca karar verilmelidir....
HGK'nun 07.10.1988 tarih ve 2-656-688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık,ulaşım,kültür(eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Yine HGK'nun yerleşik kararlarında “asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması” yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmemiştir. Tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırmasına göre, davacının muhasebecilik yaptığı, 1.750 TL maaş aldığı, eşinin de aynı yerde çalıştığı ve babasına ait evde 400 TL kira ile kaldığı, davalının ise sigortalı olarak çalıştığı 785 TL maaş aldığı anlaşılmış olup davalı kadına 21.09.2006 tarihinden itibaren aylık 200 TL yoksulluk nafakası bağlanmıştır....
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan davacının, davalıya halen 340 TL. yoksulluk nafakası ödediğini, ancak davalının dolgun bir maaşla çalışmaya başladığını ,böylelikle de yoksulluk durumunun ortadan kalktığını beyan ederek, yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karara verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davalının elde ettiği gelirin ülke koşullarına göre davalıyı yoksulluktan kurtaracak düzeyde olduğu gerekçesi ile yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmiştir. 4721 Sayılı Yasanın 176/3.maddesine göre, " irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi yada taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden ...; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararı ile kaldırılır....
Mahkemece, sözleşme yapıldığı zamandaki şartların davacı yönünden olağanüstü şekilde ağırlaşması veya hakkaniyetin yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirmesi hallerinin gerçekleşmesinin sözkonusu olmadığı kanaatine varıldığından bu sebeple nafakanın dava tarihinden geçerli olarak tamamen kaldırılması veya azaltılması talebi yerinde görülmediği, ilgili sağlık kurulu raporu ve davalının hamileliğinin başlangıç tarihi dikkate alındığında yoksulluk nafakasının 03/03/2012 tarihi itibariyle kaldırılması şartlarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varıldığından TMK 176/3. maddesi gereğince yoksulluk nafakasının 03/03/2012 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
TMK’nun 176/3.maddesi uyarınca; irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır. Tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarına göre; davacının emekli olduğu, 2847 TL aylık aldığı; davalının ise asgari ücretle işçi olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında "asgari ücretle çalışılmakta bulunulması" yoksulluk nafakası bağlanmasını veya yoksulluk nafakasının ortadan kaldırılmasını gerektiren bir durum olarak kabul edilmemiştir....